Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Kadir Kaymakçı Yalnızlığın çaresini bulmuşlar mı?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        “Benim için yalnızlık karımla yaşamak! Birbirimize karşı hislerimiz var ama bir bağımız yok. Ve ben bir süre önce birbirimiz için uygun olmadığımızı, mutlu evliliği olan bir adam rolü yaptığımı fark ettim. Arkadaşlarımızla çıkığımız bir yemekte herkes eşi ya da sevgilisiyle göz göze gelip sohbet ederken ben de eşime baktım. Gözlerini kaçırdı. İşte o zaman aslında ne kadar yalnız olduğumu anladım...

        Geçenlerde bir partiye gidecektik. Eşim hep geç kalır. Hazırlanmasına yardım edersem belki zamanında çıkarız diye düşündüm. Ama öyle olmadı. Geç kaldık. Ve geç kaldığımız için gerildik. Partiye yüzümüzde mutlu bir gülümseme maskesiyle girdik. Bütün geceyi, eşimden uzakta, odanın diğer tarafında gülümsemeye çalışarak geçirdim. O akşam birbirimizi sevmediğimizi anladım. İşte benim için en büyük yalnızlık budur...”

        Toronto’dan grafik tasarımcı Marissa Korda’nın 2017’de hayata geçirdiği ‘The Loneliness Project’ (Yalnızlık Projesi) adlı internet sitesinde 39 yaşındaki Michael’in ‘yalnızlık tarifi' bu! Korda’nın, Facebook ve Instagram’ın birer mutluluk projesi olduğunun, ama bizim hayatın ‘üzücü ve yalnız’ olduğunu da konuşmamız gerektiğini düşünerek başladığı projesine kısa sürede Küba'dan Suriye'ye, Kanada'dan Tayvan'a kadar 60 ülkeden 1400’den fazla ‘gerçek’ yalnızlık öyküsü gelmiş...

        Marisa Korda, yalnızlığı insan olmanın normal bir parçası olarak göstermek istediğini söylüyor: “Yalnızlık gelir, bu deneyimlediğimiz bir şeydir ve olduğu gibi izole edilmek, herkesten gizlenmek zorunda değildir...”

        KURMAK İSTEDİĞİMİZ BAĞLA KURDUĞUMUZ BAĞ ARASIDAKİ BOŞLUK

        Telefonuma kayıtlı 1308 numara var! Yazıyla binüçyüzsekiz… Daha önce fark etmemiştim, önceki gün tesadüfen gördüm. Böyle bir kalabalığın içinde kendimi yalnız hissettiğim anların çokluğu karşısında şaşırdım doğrusu!.. Yalnızlık nedir? Bir his? Binlerce kişini hep bir ağızdan şarkılar söylediği anda gelip kalbinin baş köşesine oturan bir his… Peh! Yalnızlıkla ilgili kurulmuş binlerce süslü cümleye ekleyecek bir şeyim yok doğrusu… İçerik üreticisi ve ‘Head on Fire’ adlı podcast’in yayıncısı Don Martin’in sesli kitabı ‘Where Did Everyone Go’yu (Herkes Nereye Gitti?) görmesem bu yalnızlık meselesini düşünmez belki de telefon rehberimde sonsuzla doğru akıp giden 1308 kişilik listeyi hiç fark etmezdim.

        Martin, çok sosyal insanların bile asıl ihtiyaç duydukları kaliteli zamanı veya yakınlığı elde edemediklerinde kendilerini yalnız hissedebileceğini söylüyor. Sesli kitabı’ Where Did Everyone Go?’ için araştırma yaparken, yalnızlığın basitçe, insanlarla aranızda kurmak istediğiniz bağ ile elde ettiğiniz bağ arasındaki boşluk olarak tanımlandığını keşfetmiş. Bu tanım bana Pessoa’nın “Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum” sözünü hatırlattı. Bu ‘boşluk’tan daha büyük bir yalnızlık yok herhalde!

        Don Martin, “Kalabalık bir odada kendinizi yalnız hissedebilirsiniz” diyor. Pandemi sırasında bunu fark edince, arkadaşlarıyla internette Animal Crossing oynamak gibi sosyalleşmek için yeni yaklaşımlar aramış: “Gerçekten meşgul olmayı sosyal olarak tatmin olmakla karıştırıyordum. Bunun yerine, etkileşimlerimizde proaktif ve esnek olmalıyız...”

        The Guardian’dan Elle Hunt, Martin’den ilham alarak iki hafta boyunca insanlarla etkileşimini değiştirecek 6 yol denemiş...

        Birlikte okuyalım, belki bizim de işimize yarar...

        1- YAZILI DEĞİL SESLİ MESAJ GÖNDERİN Yalnızım ve evden çalışıyorum. Gün içinde 4-5 WhatsApp grubunda aktif olarak sohbet ediyorum. Ama yarım yamalak konuşmalar ve sürekli gelen mesajlar bir bağlantı kurmaktan çok dikkat dağıtıcı olur. Bir sabah bir arkadaşım nasıl olduğumu sordu. Yazmak yerine ona sesli mesaj yolladım. O da sesli karşılık verdi: “Lütfen sesli mesaj yollamayın ama senin için bir istisna yapacağım.” Bu şekilde bile onun sesini duymak yazılı bir metinde daha fazla içinde bulunduğum duygu durumunu yükseltiyor.

        2- GÖRÜNTÜLÜ ARAMA YAPIN

        Gençlerin FaceTime'da vakit geçirmekten mutlu olduklarına eminim ama benim arkadaşlarımdan hiçbiri buna yanaşmıyor. Genellikle tek görüntülü görüşmem yakın ailemle veya profesyonel Zoom'larımla oluyor. Bir arkadaşımı aniden görüntülü aradım. Telefonu açtı ve şaşkın bir şekilde "Alo?" dedi. Ben o ve sevimli köpeği 20 dakika konuştuk. Telefonu kapattığımda, yüz yüze görüşme sayesinde daha iyi bir ruh halindeydim. Don Martin, görüntülü görüşmenin mesajlaşmaktan ziyade yüz yüze iletişime daha yakın olduğunu düşünüyor. "Birinin gözlerinin içine bakın o zaman sözsüz ipuçlarını yakalamaya başlayabilirsiniz... Çok daha tatmin edici bir sohbet olabilir ve daha az zaman alır…"

        3- DÜZENLİ, KALICI BİR PROGRAM OLUŞTURUN

        Martin, haftada üç dört kez, işe giderken yakın bir arkadaşını aradığını söylüyor. Bu görüşmeler, ayda sadece birkaç kez yüz yüze görüştükleri için bağlantıda kalmalarını sağlıyormuş: "Birisiyle düzenli olarak bağlantı kurmak, sonrasında ne gelirse gelsin başa çıkmayı biraz daha kolaylaştırıyor... Ayrıca birlikte olduğumuz zamandan da hiçbir şey eksiltmiyor…"

        Ben de sosyal çevremi daha da güçlendirmek için, yeni yılda haftalık bir Zoom görüşmesi başlatmayı başka bir arkadaşıma teklif ediyorum. Coşkuyla cevap veriyor: "Pazartesi benim için iyi!"

        4- OYUN OYNAMAK İÇİN ZAMAN AYIRIN

        Sosyal medyada sosyalleşmek yüz yüze buluşmanın yerini almayabilir ama bazen tek seçenek olabilir. Martin, "Sosyal medyayı bir bütün olarak kötülemek yanlıştır," diyor: "Ekran, insanlarla bağlantı kurmanın tatmin edici bir yolu olabilir." Çok sevdiğimi bir oyunun çevrimiçi versiyonunu denemek için arkadaşıma mesaj atıyorum. Elbette yüz yüze oynamak gibi değil ama o heyecanın bir kısmını da hissettiriyor. Öğle molalarında bir bardak çayla uzaklara bakmaktan daha dinlendirici…

        5- “SENİ DÜŞÜNÜYORUM” MESAJI YOLLAYIN

        Arkadaşlarımdan biri ebeveynlik, göğüs enfeksiyonu ve yoğun bir iş temposuyla boğuşuyor. Ona ara sıra mesaj veya fotoğraf göndererek onu düşündüğümü hissettirmeye çalışıyorum, hiçbir cevap beklemiyorum… Don Martin, "Tutarlılık harikadır; tutarlılık hiç kimse için bir zorunluluk olmamalı” diyor.

        6- YA DA DAHA AZ MESAJ YOLLAMAYI DENEYİN

        Sürekli gelen mesajlar bazen enerjimizi artırmaktan çok, enerjimizi tüketiyormuş gibi hissettirebilir. "Kaliteli zaman" olarak adlandırdığımız şeyin ne olduğunu düşünüp onu aramak daha iyi olabilir.

        Elle Hunt, bu iki haftalık deneyimden sonra, ne kadar keyif aldığını ve arkadaşlarının da bu yeni sosyalleşme durumuna katılmaya ne kadar istekli olduklarını fark ettiğini söylüyor. “Belki de herkes yoğun hayatlarında iletişimde kalmanın yeni yollarını arıyordur” diyor.

        Marissa Korda'nın yalnızlığı insanın normal bir parçası olduğunu göstermesini anlıyorum. Yalnızlıktan utanacak bir şey yok tıpkı Hunt'ın yalnızlıktan kurtulmak için iki haftalığına bir oyun oynaması gibi...