Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

O gecenin sabahı yıpranmış kırılmış ve en çoğu da yorgun hissediyordum kendimi onun yüzünden. Canım ne kalkmak ne de yatakta hareketsiz kaldıkça o anları tekrar tekrar düşünüp kendimi hırpalamak istemiyordu. Varlığıyla hayatıma kattığı gücün tamamı emilip gitmiş gibiydi benliğimden, geriye sade ve kararsız bir hal bırakmıştı.

Uzanıp telefonumu aldım elime, sosyal medyada dolaşıp biraz gündeme bakmak birazda kafa dağıtmak istiyordum. Gözüm son zamanlarda sıklıkla gördüğüm bir dövmeye takıldı ve nedir bu diye araştırdım.

Tasavvuftan ve felsefeden hafızalarımıza yerleşmiş ama nefsimize pek de yerleştiremediğimiz ‘Hiç’ anlamına geliyormuş. Görseller de bu şekilde aratınca kadın erkek fark etmeksizin pek çok kişinin bu sembolü vücuduna dövme yaptırdığını gördüm. Bu furyaya televizyon dizilerinden tanıdığımız Oyuncu Sinem Öztürk, ünlülerin Stil danışmanı Hande Can Yüce, Yazar Ferhat Kazancı, yine ünlülerin sıklıkla ziyaret ettiği Beşiktaş ta ki CakeHouse un sıcak kalpli işletmecisi Nilgün Mutlusen gibi isimler de katılmış. Dövmecileri araştırınca da bu sembolü en çok işleyen, alanında son derece başarılı Olgu Fts karşımıza çıkıyor.

Bu sembolü vücutlarına dövme yaptıranlar ne de iyi etmişler.

Zira eskiden tekke ve dergâhların girişlerinde genellikle Hiç yazısı göze çarpacak şekilde duvarlara asılırmış.

Çünkü ekseriyetle nefsine Hiç dersini veren kişilerin ego ve komplekslerinden arındığına inanılır ve kompleksler olumsuz yaşantıların bilinçaltına bastırılması sonucu oluşur. Negatif duygularda buralardan kaynaklanır ve insan ilişkilerinin sağlıklı olmasını önler.

Günümüzün hareketli şehir hayatında kendi gözümüze bu sembolü sokacağımız ve hatırlatacağımız en iyi yer yine kendi bedenimiz sanırım. Bu yaklaşımla yaptıranlar gerçekten çok iyi düşünmüşler.

Tesadüfen böyle derin bir konuya girmiş ve kafamı da güzelce oyalıyorken bir an kendime dönüp sordum “ ben de yaptırabilir miyim? “

Mesele dövme yaptırmak değil zaten bedenimin farklı yerlerinde var. Mesele her an Hiç ile yani nefsinle yüzleşebilmek!

Sorgum devam ederken gözlerim Mevlana’nın şu sözlerine takıldı: Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.

Mevlana nın da etkisi ve desteğiyle cesaretimi topladım. Şimdi tek tek koymaya başladım karşıma komplekslerimi ve egolarımın yarattığı kaoslarımı.

Zaten işin zoru da bu kısmıydı ya artık uygun zamanda bende iliştiririm vücuduma Hiç sembolünü gözümün de görebileceği bir yere.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar