Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Turkcell’de yeni bir dönem başlıyor. Yaklaşık 15 yıldır devam eden karmaşık sahiplik sorununu çözen ilk adım önemli ve şirket açısından faydalı. Ancak bir kamu şirketi hüviyeti kazanan Turkcell’in geleceğinin nasıl olacağını bekleyip görmemiz gerekecek. Mesela kamu otoritesi tarafından yönetilen Türk Telekom ile Turkcell arasında bundan sonra rekabet nasıl olacak? Merak konusu.

        Türkiye Varlık Fonu (TVF) ilk defa bir şirkete nakit yatırarak, Turkcell’deki sahiplik sorununu bir yönüyle kamu menfaati adına çözmüş oldu. Başka bir açıdan bakılırsa küçük bir yabancı sermaye çıkışı söz konusu, ama bu işin büyüklüğüne bakıldığında devede kulak gibi. Netice itibariyle son 5 yıldır zaten perde arkasında devlet tarafından yönetilen Turkcell, böylece şeffaflaştı. Ortaklar arasındaki problemlerden kurtularak daha hızlı gelişebilecek, atılım yapacak kamu şirketi konumuna getirildi. Bu sebeple de kamu kontrolünde her türlü destek ve imtiyaza rağmen ağır ağır ilerleyen "Türk Telekom’a mı yaklaşacak, ona mı benzeyecek?" endişesi de elbette haksız ve yanlış değil.

        Aslında Turkcell’deki yönetim sorunu zaten kamunun müdahalesiyle ve bazı pratik uygulamalarla çözülmüş, sahiplik problemi ise devam ediyordu. Dolayısıyla şirketin yönetim tarafında fazla bir değişiklik olacağını beklememek lazım. Yeni durumda şirketin 9 yönetim kurulu üyesinin 5’i fon tarafından bağımsız, 3 üye de yine kamu tarafından (SPK) atanacağı için mevcut tablo değişmeyecek, bilakis kamu adına güçlenecektir.

        REKLAM

        Öte yandan hissedarlar arasında tartışmalar yaklaşık 15 yıldır sürerken üst üste 4 yıl genel kurul bile yapılamadığı zamanlar olmuştu. Şirketin 25 milyar doları bulan piyasa değeri de dolaylı ve dolaysız hisselerde devam eden sahiplik tartışması yüzünden erimişti. Son adımla piyasa değeri yükselecektir, ama gerçek değerine ulaşmasına da bu defa kamu marifetiyle yönetilmesi yüzünden erişim sorunu olabilir. Dikkatli olmak gerekir. Yeni dönemin ruhuna uygun profesyonel bir ‘Varlık Fonu’ yönetimi uygulanırsa sorun olmayacaktır. Dolayısıyla şirketin bundan sonraki yönetim anlayışı, piyasa algısı ciddi önem arz edecektir.

        Turkcell’in borsadaki yüzde 49 hisseleri de ilk etapta belli bir süre yukarı çıkacaktır, ama çıktığı yerde kalıp kalmayacağı yeni dönemdeki yönetim anlayışla ilintili olacaktır. Şöyle düşünün; Telekomünikasyon sektöründeki 3 GSM operatöründen ikisi kamu kontrolünde olurken sadece Vodafone özel şirket olarak yoluna devam edecek.

        Sektörün fiber altyapı yatırım ve yönetim sorunuyla birlikte baz istasyonu kuleleri gibi regülasyon tarafında da yol alması gereken epeyce meselesi var. Aslında toptan bir regülasyon ihtiyacı söz konusu. Zira sektörde kamu marifetiyle yönetilen şirketlerle, düzenleyici kurum çok fazla iç içe geçmiş durumda. Bu durum denetim, kontrol ve müeyyide uygulama zafiyeti doğuruyor. Ulaştırma Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafında da sektöre eşit mesafede müdahil olacak düzenlemeleri gerekli kılıyor.

        Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) doğrudan Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ'nin yüzde 26,2 oranında hisseyle en büyük ortak olması, Telia Company, LetterOne, Çukurova Holding, Ziraat Bankası ve diğer ilgili taraflarla anlaşma sağlanarak dolaylı hisselerin ortadan kaldırılması net bir yol haritası çıkarılmasını kolaylaştıracak.

        TVF ve Rus LetterOne (Alfa) kontrolünde Turkcell'in ortaklık ve yönetim kurulu yapısı sadeleştiği için daha aktif olması beklentisi doğacak. Eğer bu beklentinin içi doldurulmazsa, işte o zaman yeni bir tablo ile Türk Telekom’a yaklaşan bir Turkcell ile karşılaşabiliriz. Eğer Turkcell kendi yolunda ilerlemek üzere gerekli desteği görürse küresel ölçekte isminden söz ettiren bir dijital operatör olarak karşımıza çıkabilir.

        TVF Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Sönmez, Turkcell'in koronavirüs salgını sonrası dönemde daha da büyüyeceğine dikkat çekiyor. TVF’nin global lige çıkmasında Turkcell’i önemli bir aset olarak görüyor. Bakalım yapılacak ilk Turkcell Genel Kurul Toplantısı’nda fonun atayacağı 5 yönetim kurulu üyesi kimlerden oluşacak? Şirketin global oyuncu olması için nasıl bir vizyon ortaya konacak? Şirkete kısa süre önce Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından bağımsız üye olarak atanan Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Aksu ve diğer 2 üye değişmeyecek. Fon tarafından 5 üye ve Rus LetterOne tarafından da bir üye atanacak. Böylece 9 üyenin 8’i kamu otoritesi tarafından şekillendirilmiş olacak. Şirketin rotasının belirlenmesinde yönetim kurulunun bahane edebileceği hiçbir pürüz de olmayacak?

        Netice itibariyle Zafer Sönmez önemli bir başarıya imza atmış durumda. Yeter ki bundan sonra hakkı verilebilsin. Yeni dönem Turkcell’e hayırlı olsun...

        Rus teknik heyet KKTC'de hükümeti düşürecek!

        Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) geçtiğimiz Cuma gününden bu yana özel iş jetiyle adaya gerçekleşen ilginç bir ziyaret ve beraberinde ortaya çıkan tartışma koalisyon hükümetini düşürmek üzere.

        Antalya’dan KKTC’ye gelen Anex Tour’un sahibi Neşet Koçkar ve 8 kişilik grup adayı tam anlamıyla karıştırmış durumda. Halkın, hükümetin ve medyanın gündemine oturan ziyaret, karantina tedbirlerine uyulmadığı gerekçesiyle başladı, ama başka bir hal alarak hararetleniyor. Zira grubun içinde “teknik heyet olarak” takdim edilen 4 de Rus güzelinin yer alması konuya farklı boyut katmış durumda. Ne hükümet yetkilileri, ne otel sahibi ve ne de ziyareti gerçekleştirenler durumu izah edebiliyor.

        Tartışmanın baş rolünde Anex Turizm Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Azur Airlines sahibi Neşet Koçkar var. 12 Haziran Cuma günü 5 erkek, 4 kadın ve 4 mürettebattan oluşan ekibiyle Kıbrıs Ercan Havalimanı’na özel jeti ile inen Neşet Koçkar’ın, KKTC Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel’in özel izniyle adaya geldiği belirtiliyor. Sebep-i ziyareti ise Lapta bölgesine yapılacak 5 yıldızlı otel ve 400 yatlık marina projesi olarak anlatılıyor.

        Ancak projenin ihalesini 14 Şubat 2020 tarihinde en yüksek teklif veren Kıbrıs Arenco Yatırım Ltd. kazanmış. Koçkar’ın ihaleye birlikte girdiği Cyprus Deluxe Global Travel şirketi ise ikinci olmuş. Zaten üçüncü şirket de yok. İhale şartnamesi gereği 26 Haziran’a kadar teminat bedeli yatırılmadığı takdirde ikinci firma ile görüşmeler yapılacağı belirtiliyor.

        KKTC’yi ziyaret eden Koçkar’ın da ihaleyi kazanan şirketin teminat bedelini yatırmasını beklemeden, proje alanında inceleme yapmak için “teknik heyet” ile birlikte KKTC Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel’in izniyle adaya geldiği belirtiliyor.

        Fakat ada ziyaretinde 14 günlük karantina uygulamasından muaf tutulan Koçkar’ın, KKTC’ye tatil için geldiği, Ercan Havalimanı’nda Merit Park Hotel’in araçları tarafından karşılanıp, otele yerleştiği, 1 gece kaldıktan sonra da ihale alanına uğramadan geldikleri uçakla Antalya’ya geri dönmesi sebebiyle tartışma koalisyon hükümetini sallamaya başlamış.

        İktidardaki Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile Halkın Partisi (HP) bu ziyaretin iznini kimin verdiği kavgasına tutuşmuş durumdalar. Turizm Bakanı UBP’den Ulaştırma Bakanı ise HP’den olması sebebiyle ziyarete kimin izin verdiği netlik kazanmış değil. İki taraf da bu bakanların istifasını istiyor. Bakalım bu tartışma nasıl bitecek?

        Diğer Yazılar