Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsanlığın başlangıcından itibaren, bireyler, cinsler, gruplar ve toplumlar arasında refah, tarihsel süreç, “kader”, sağlık ve daha binlerce alanda eşitsizlikler meydana gelmiştir. Bu eşitsizlikler, zamanın akışı içinde katlanarak bize kadar ulaştı. İnsanlar, fizik açıdan eşit olmadıkları gibi, içine düştükleri toplumun, coğrafyanın, tarihin koşulları nedeniyle sosyal eşitsizliklere de maruz kalıyorlar. Bu eşitsizliklerin başında, insanların sağlığa, temiz içme suyuna, kirli olmayan havaya vb ulaşma dereceleri arasındaki derin farklar geliyor. Gıdaya ulaşma alanında da büyük bir eşitsizlik var. Zengin ülkelerde obezite nüfusun neredeyse yarısını tehdit ederken, fakir ülkelerde açlık nüfusun yarısından fazlasını pençesine almış durumda. Cinsler arası, inançlar arası eşitsizliklere, hem ülke içi hem de uluslararası gelir dağılımı bozukluklarını ve daha binlercesini eklemek mümkün.

        İnsanlık, gene başlangıcından itibaren bu eşitsizliklerden nasibini alarak okka altına gidenlere yardım etmiştir. Çok uzun bir süre varlıklı hayırseverlerin kişisel iradeleriyle gerçekleştirdikleri ve bütünsel olarak çok yetersiz olan bu yardım, birey-yurttaşların siyasal toplumu olarak modern devletin kurulmasından itibaren gayrişahsi bir şekilde örgütlenmeye başlamıştır. Bu konudaki ilke şudur: Devlet hiçbir yurttaşını açlığa, eğitimsizliğe, hastalığa vb terk edemez. Çağımızın devleti, tüm yurttaşlara eşit bir eğitim, sağlık ve minimum refah sağlamakla görevlidir. Yani modern devlet sadaka dağıtmaz, tüm yurttaşların sağlığını, eğitimini gözetir. Bu bir lütuf değil, devletin en öncelikli görevidir.

        Zaman ‘da İsmail Avcı imzalı bir haber şöyle: “Küçük Elif’in adım adım ölüme gittiği haberinin dün yayınlanmasının ardından, bakanlık tedavi için girişim başlattı. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü, Elif’in Ankara’ya götürülüp bütün tedavilerinin yapılması için Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğüne talimat verdi… Bakanlık, Bekler ailesinin hiçbir ücret ödemeden ameliyatlarının yapılmasını sağlayacak… Elif’in babası Veysi Bekler, Bakanlığın ilgisi karşısında duygulandığını söyledi”.

        Elif’in babasının, sanki Bakanlık lütufta bulunuyormuş gibi duygulanmasına hiçbir gerek yok. Tersine, zaten yapması gerekeni bu kadar geç kaldıktan sonra, üstelik sanki özel bir şey yapıyormuşçasına yapmasını kınaması gerekir. Yurttaşlar devletten atıfet değil, görev beklemelidirler.

        Türkiye, bir yurttaşlar devleti olmakta çok zorlanıyor. Pakistan’da şu anda yaşanmakta olan büyük dram, bizim insani değerler konusunda pek de yukarılarda olmadığımızı ortaya koydu. Bu sözlerde hiçbir çelişki yok. Evet Türkiye Pakistan’daki sel felâketzedelerine uluslararası camiadan yapılan yardımlarda başı çeken, en fazla yardım yapan ülkelerden biri, ama bu yardım tam bir insani yardım değil, çünkü aynı dinden insanlara yardıma koşuluyor ve belgelerin gösterdiği üzere, dünyanın başka yörelerindeki “başka” insanların dramları Türkleri ve Türkiye’yi pek ilgilendirmiyor.

        Miktar olarak dünyanın diğer yerlerine en çok yardım eden ülke ABD, yılda 30 milyar dolar. İkinci Fransa, 12,5 milyar dolar. Küçük Norveç 4 milyar dolar, İrlanda 1 milyar dolar yardımda bulunuyor. Yunanistan bile yılda 610 milyon dolarlık yardım yapıyor. Türkiye’ninki ise yalnızca 4,8 milyon dolar. Yardımların Gayri Safi Milli Hasıla’ya (GSMH) oranına bakıldığında, İsveç % 1.12 ile başı çekiyor, Yunanistan’da bile bu oran % 0,19 ve Türkiye’de ne yazık ki yüz binde bir bile değil.

        Demek ki biz, yurttaşlarımıza karşı görev ve ödevlerimizi bilmediğimiz, onların temel haklarını bin bir ricayla sadaka gibi verdiğimiz gibi, mensubu olduğumuz uluslararası topluluğun zor duruma düşen üyelerine son derece cimrice davranıyoruz ve bir tek Pakistan’a, o da “din kardeşliği” motifi içinde yardım ettiğimizde, kendimizi yapmamız gerekeni yapmış sayıyoruz.

        Diğer Yazılar