Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Günlerdir anlatmaya çalıştığım tuzağı açık seçik yazdığı için sağolsun…

        İstanbul Sözleşmesi’ne muhalefet edenlerin gerçek niyetini tüm berraklığıyla ortaya koyduğu için sevgili Yasin Aktay’a binlerce teşekkür!

        Pazartesi izne çıkmış, bir süre köşemde yazı yayınlamayacağım demiştim.

        Aktay’ın dürüst çıkışı sayesinde tatilde yazmak şart oldu.

        Ne diyor İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanlar?

        Yok cinsel yönelimden bahsediyormuş, yok toplumu cinsiyetsizleştiriyormuş...

        Bunların tamamen bahane olduğunu Yasin Aktay itiraf ediyor.

        LGBT söylemlerinin kadınların temel haklarına dair tamamen bir erkek kamuflajı olduğunu hep yazdım ve söyledim.

        İstanbul Sözleşmesi’nde esas mesele şudur…

        Erkeklerin kadınlara tahakküm edebildiği bir düzenden mi yanasınız?

        Yoksa şiddet gören ve ezilen kadınlardan mı yanasınız?

        İster başörtülü ister başıaçık kadınların yani hepimizin erkek şiddetine karşı tek silahı ‘Kadının beyanı esastır’ prensibini ortadan kaldırmak istiyorlar.

        ‘Kadının beyanı esastır’ prensibini yok etmeyi sadece kimi İslamcı erkekler istiyor sanmayın.

        Hangi dünya görüşünde olursa olsun fark etmiyor, her kesimde bu düşünceye sahip erkekler var.

        Şimdi bu durum tüm çıplaklığıyla ortada.

        Bu sözleşmeye karşı çıkan erkek lobilerinin tek derdi var: İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için hayata geçirilen 6284 sayılı kanundaki ‘Kadının beyanı esastır’ prensibinden geri adım attırmak.

        REKLAM

        Bakın bunu ne güzel, ne dürüst anlatmış Yasin Aktay dün Yeni Şafak’ta yayınlanan yazısında.

        Şöyle demiş:

        ‘Söylediğimiz şey çok açık. İstatistiki rakamlar ortada. Sözleşmenin uygulandığı tarih 2011, uygulamaya başlandığı tarih 2014.

        O tarihten bu yana bu sözleşmenin de ruhuna uymak adına sözümona kadını korumaya yönelik bir dizi yasal düzenleme yapıldı.

        Bu düzenlemelerde kadına yönelik şiddete hiç bir tolerans tanımayan yargı(ç) teamülleri bile radikal anlamda değişti.

        En ufak bir şikayette veya aile içi ihtilafta kadının beyanı hakimin de kararı haline geldiği için hemen uzaklaştırma kararı verilmeye başlandı.

        Bu yönde alınan kararlar o kadar yaygınlık kazandı ki şu anda Türkiye’de evden uzaklaştırılmış koca meselesi dünyada başka hiçbir ülke ile karşılaştırılmayacak kadar arttı. Sadece bu bile ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiş bulunuyor.’

        İşte günlerdir, haftalardır ‘LGBT’yi meşrulaştırıyor’ lafı bir paravandır, esas mesele kadınların kazanımlar geri almak, kadının beyanı esastır ilkesinden geri adım attırmak, diye boşuna yırtınmadığımızın açık kanıtı.

        Beni ve benim gibi bu tartışmanın ardındaki gerçek niyeti anlatmaya çalışanların söylediğini dürüstçe ifade ettiği için çok teşekkürler Yasin Aktay!

        Burada da açıkça görülüyor: İstanbul Sözleşmesi’ne itirazın esas sebebi kadının beyanı esastır ilkesini yok etmek. Bu oyuna gelmeyelim!

        Diğer Yazılar