Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yıllardır siyasetçilerle çok sayıda program yaptım. Her görüşten isme sorular sordum. Kolay programlarım da oldu, zor programlarım da.

        Tansiyonu yüksek yayınlarda da bulundum, sakin yayınlarda da.

        Ancak Perşembe akşamı Habertürk TV’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuk olduğu yayın gibisine daha önce hiç şahit olmamıştım.

        Ekrem Bey ile ilk yayınımız da değil. Üçüncü kez canlı yayın için bir araya geldik. Daha önce yaptığımız yayınlarda Habertürk’te reyting rekorları kırmıştık.

        Başka hiçbir televizyon kanalındaki İmamoğlu yayınları böyle izlenmiyor. Hatta bizim yayınlarda alınan reytingin yarısına bile yaklaşılamıyor. Kimi kanallarda ya da Youtube platformlarında baştan sona ağırlama programı olan ve hiç izlenmemiş İmamoğlu yayınları da var.

        Geçen Perşembe de yine çok izlendi ama birçok insana göre bu sefer İmamoğlu benim üzerimden bir siyasi hesap yaparak bu ortak izlenme oranı yüksekliğini istismar etmek istedi.

        Sayın İmamoğlu ile iyi bir hukukumuz vardır. Bu zemini şimdiye kadar hiç bozmadık.

        Ben kendisine hep saygı duydum ve devlet tarafından haksızlık gördüğünü düşündüğümde güçlü olan tarafın değil Ekrem Bey’in yanında durdum. Üstelik CHP çizgisine uzak bir yazar olmama rağmen. O da bu demokrat tavrımdan ötürü bana teşekkür etti. Beni hep dikkatle takip ettiğini söyledi, bazı yazılarımdan sonra beni aradı.

        REKLAM

        Fakat önceki günkü yayında önyargılı, tepkisel ve öfke kontrolü olmayan bir İmamoğlu gördüm. Geçtiğimiz günlerde İmamoğlu hakkında yazdığım yazıda da Ekrem Bey’in öfke kontrol problemi olduğunu söylemiştim. Bu program o yazımdaki tezi adeta ispatladı. Öte yandan İmamoğlu o yazıdan da belli ki rahatsız olmuş.

        Ayrıca program boyunca beni merkeze ve hedefe alarak bence diğer üç gazeteci meslektaşıma da haksızlık yaptı.

        Ben siyasetçi değilim. Dolayısıyla İmamoğlu ile düello ya da polemik yapacak kişi ben değilim. Hatırlayacaksınız 30 Mayıs 2018 Muharrem İnce yayınından sonra da aynısını yazmıştım. İnce’nin benim üzerimden stratejik hamlesi ters tepmişti. Ekrem Bey için de bence şimdiden ters tepti.

        CHP içinde benim dindarlar ve Kürtlerin hakları konusundaki tavizsiz tutumum nedeniyle benden nefret eden rijid bir kesim vardır. Benim üzerime oynarsanız bu kesimi mutlu edersiniz belki ama bu kesimin desteklediği hiçbir siyasi lider şu güne kadar Türkiye’nin başına geçemedi.

        Ekrem Bey yayını izleyince muhakkak tepkisel, diyaloğa kapalı ve çok öfkeli bir izlenim verdiğini kabul edecektir. Zira program çıkışında “Size özellikle yüklenmek gibi bir amacım yoktu, öyle anlaşıldıysa üzülürüm” diyerek ayrıldı kanaldan.

        Maalesef yayın boyunca hiçbir soruma sakin ve net bir cevap alamadım. Daha doğrusu sormak istediğim hiçbir şeyi doğru dürüst soramadım. Üstelik sorularımın kaynağı sorgulandı, cevap vermek yerine tuhaf bir biçimde beni hedef almayı tercih etti Ekrem Bey.

        Mesela Tevfik Göksu kendisine sormam için bana hiçbir soru göndermemişti ama önyargıyla en baştan benim sorularımı öyle kodladı ve konuşturmadı. Ben bu öfkeli tavra karşı sakin ve nazik tutum almaya çalıştım. Bu olmayan Tevfik Göksu soruları da saçma biçimde her yerde haber oldu.

        Yeniden söyleyeyim: Tevfik Göksu bana tek bir soru bile göndermedi.

        Sırf bana değil, programda sevgili Nihal’e de yer yer çok sert çıktı. Yalnızca İsmail’in sorularını güler yüzle karşıladı ama İmamoğlu öyle gergindi ki İsmail de doğru dürüst soru soramadı.

        REKLAM

        Sosyal medyadaki tantanaya ve dezenformasyonlara kanmayınız sevgili okurlarım. Post-truth döneminin yalan algılarına itibar etmeyiniz…

        Lütfen açın Youtube’dan yayını izleyin. Zaten trend videolara da girmiş. Sosyal medyadaki güya programda söylenmiş gibi dolaşan birçok saçmalığın yalan olduğunu göreceksiniz.

        Sonuç olarak taraflı tarafsız herkesin uzlaştığı bir konu var ki Ekrem İmamoğlu o yayında bana nezaketli davranmadı. Gerçi ben bir kadın olarak sık sık cinsiyetçi nezaketsizlik ve kabalık görmeye Fatih Altaylı’dan da alışığım ama açıkçası Ekrem Bey’den bu tavrı beklemezdim.

        KANAL İSTANBUL KONUSUNDA HERKES KENDİ POZİSYONUNU DAYATIYOR

        Şimdi usul yönünden itirazlarımı bir kenara koyup gelelim benim esas yönünden 3 temel itirazıma…

        Bilindiği gibi Ekrem İmamoğlu Kanal İstanbul’a karşı. Elbette olabilir. Bu projenin İstanbul’a zarar vereceğine inanıyor.

        Ancak karşı çıkarken iktidarı Kanal İstanbul’u dayatmakla, meseleyi tartışmamakla eleştirirken kendisi de aynı yanlışa düşüyor.

        İmamoğlu da net ve katı bir şekilde konuyu tartışmayı bırakın, soru sorulmasına dahi tahammül edemiyor.

        İktidar "Biz yapacağız" İmamoğlu "Biz yaptırmayacağız" diyor kısacası.

        Ben bu ikisi arasında bir fark göremiyorum. İki taraf da kendi pozisyonunu dayatmaya çalışıyor.

        BOĞAZ KÖPRÜSÜ YALANI

        Programda ben "Zamanında Boğaz Köprüsü'ne de üniversite camiasından çok ciddi itirazlar yapılmıştı, CHP ve sol karşı çıkmıştı ama o köprü yapıldı, itiraz edenler dahil tek bir kimse bugün Boğaz Köprüsü'nü tartışmıyor" deyince "Geçin bu konuları, ben o zaman iki yaşındaydım" cevabını vermesini çok garipsedim. Bu mantıkla şahitlik etmediğimiz hiçbir olay hakkında konuşmamamız gerekir.

        REKLAM

        Sonrasında ise sosyal medyada bu konunun İmamoğlu taraftarları tarafından tamamen çarpıtıldığını gördüm. Büyük bir yalan makinesi çalışıyor.

        Güya ben "Siz Boğaz Köprüsü yapılırken de karşı çıktınız" demişim Ekrem Bey o zaman sadece iki yaşındaymış.

        Yalanın bu kadar aleni ve kuyruklusunu görmedim.

        Diğer bir konu ise yukarıda belirttiğim gibi olmayan Tevfik Göksu mesajı mevzu. Belli ki Ekrem İmamoğlu, Tevfik Bey’e çok dolmuş. Ancak öfkesini benden çıkarmaya kalkması olmadı, yakışmadı.

        Bana her yayında çok sayıda mesaj gelir. Her görüşten, her çevreden mesajlar. Dikkate değer bulduklarımı okurum. CHP’lilerden de çok sayıda mesaj alırım.

        Ancak işin komiği Ekrem Bey gazetecinin kaynağını sorgulamaya girişip "Tevfik Göksu’nun mesajlarını okursanız bu program bitmez" gibi bir cümle kurarken Tevfik Göksu’dan gelen bir mesaj yoktu.

        SAYIN İMAMOĞLU’NA ADALAR’A UĞRAMASINI TAVSİYE EDERİM

        Buraya not düşmek istediğim bir de Adalar'daki atlar mevzu var. Konu açılınca çok somut bir şey sordum Sayın İmamoğlu’na. Büyükada’daki 110, Heybeliada’daki 4 ve Burgazada’daki 2 atın akıbeti nedir?

        Konuyu çok iyi biliyorum zira -dün de yazmıştım-geçen haftayı dinlenmek için Büyükada’da geçirdim.

        Kiminle karşılaşsam -ki karşılaştıklarımın tamamına yakını İmamoğlu seçmeni idi- Adalar'da kalan atların kötü koşullarda tutulduğundan şikayet etti. Zincirlendikleri, bakımsız halde ölüme terk edildikleri dilden dile dolaşıyor Büyükada’da. Ekrem Bey bana inanmıyorsa sandıkta ciddi bir destek de aldığı o bölgeye bir uğramasını tavsiye ederim.

        Oyuncu Lale Mansur -ki muhalif bir sanatçıdır- abisi Şanar Yurdatapan’ın programına katılıp atların zincire vurulduğunu, bağlı kalmaktan yüzlercesinin öldüğünü söyledi.

        REKLAM

        Ben Sayın İmamoğlu’na Adalar'daki 116 atın akıbetini ve Lale Mansur’u sorunca aldığım cevap şuydu:

        "Nagehan Hanım Ada'dan giden 880 atla ilgileneceğine konuyu özellikle 110 ata getiriyor"!

        880 at belediye tarafından birçok yere gönderildi -ki 100’ü ile ilgili Hatay Dörtyol’daki skandal ortada. Atlar ortadan kayboldu! Büyük olasılıkla ya sucuk ya köfte oldu hepsi.

        Kaldı ki reaksiyon göstermek yerine cevap verse önce hala belediye mülkiyetindeki atlardan başlayarak onları da soracaktım. Ancak 110 atla ilgili hiçbir net bilgi vermedi Ekrem Bey, üstelik Lale Mansur’u da çok sert bir şekilde hedef aldı.

        Kısacası soru sordurmayan, fevri tepkiler veren, duygularını zaman zaman mantığının önüne geçiren bir profil çizdi Ekrem İmamoğlu. Herhalde başka kanallardaki gibi sadece övgülerin dile geldiği bir program istiyordu.

        Aslında kendisine sorularımız da, eleştirilerimiz de, övgülerimiz de vardı ama dinlemeyi tercih etmedi.

        Bence yanlış yaptı zira bu rijid, tahammülsüz tavır siyasetçilere hep zarar vermiştir.

        Eğip bükmeden yazayım: Ekrem Bey’in tavrına üzüldüm ve kendisine kırıldım. Hani herkesle diyaloğa açık, kavga değil çözüm isteyen Ekrem İmamoğlu? Hani iktidarın sert dilinden şikayet eden ve güler yüz, tatlı dil vaat eden yeni İstanbul Belediye Başkanı?

        Diğer Yazılar