Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geri sayım başladı. Okullar nihayet çok uzun bir aradan sonra açılıyor. Yine de ben hala temkinliyim.

        Her yer açıkken pandemiyi sadece okulları açıp açmamak meselesine kilitlemiş bir ülke olduğumuz ve “Okulları açmayalım” lobisi son 1.5 sene boyunca hep galip geldiği için yoğurdu üfleyerek yiyorum.

        Her yer hınca hınç dolu. Restoranlar, barlar, plajlar, oteller... İnsanlar alt alta, üst üste geziyorlar.

        Bu mekanları açıp kapama tartışması hiç yokken “Okulları açmak doğru mu değil mi?” diye medyada popüler bir konumuz var. Çıldırasım geliyor artık bu yanlışlık karşısında!

        Fakat yeni Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer son derece kararlı görünüyor. Yüz yüze ve tam zamanlı eğitimden geri dönüş vermeyeceği mesajını kuvvetli bir şekilde veriyor. Sonuna kadar arkasındayım bu kararlılığın.

        Ama Milli Eğitim Bakanı’nın kararlılığı yetmeyebiliyor.

        Bence okulları açmak kadar açık tutmayı sağlamak istiyorsak artık aşı meselesine yaklaşımı cesurca gözden geçirmemiz gerekiyor.

        Eylül ayında açtık, Ekim ayında vaka sayıları artmaya devam etti, hastaneler iyice yoğunlaştı, diyelim ki birkaç okulda üst üste yüksek pozitiflik çıktı, ne olacak?

        EVİNDEN ÇIKMAYANIN AŞI OLMAMA HAKKINA SAYGILIYIM AMA...

        Ben size söyleyeyim, okulları kurban edip yoluna devam etme lobisi -muhtemelen yine Mehmet Ceyhan’ı kullanarak- yine avaz avaz bastıracak ve eskiye döneceğiz…

        REKLAM

        Peki bu kısırdöngüyü önleyemez miyiz?

        Önleriz sevgili okurlar, elbette önleriz…

        Kimse kusura bakmasın ama aşı olmamak şayet evinizde oturacaksanız bir tercih olabilir ama toplumun genelini ilgilendiren bir konumda iseniz bir tercih olamaz. Bu bir mecburiyet olmalı.

        Öğretmenlerin yüzde 70 kadarının iki doz, yüzde 85’inin de tek doz aşısı yapılmış. Geri kalanlara da şayet çalışmaya devam etmek istiyorlarsa aşı zorunluluğu getirmek durumundayız.

        Mevcut durumda haftada iki PCR testi zorunlu. Tamam bu kulağa hoş geliyor ama diyelim ki o hafta yaptıramadı ya da sonucu getirmedi… Ne olacak? Okula alınacak mı, alınmayacak mı testsiz öğretmen? Alınmayacaksa onun dersindeki öğrenciler ne yapacak? Kısacası yaptırımlar net değil.

        AŞI OLMAK İSTEMEYENE ÜCRETSİZ İZİN

        Ben elbette aşı yaptırmak istemeyene saygı duyuyorum ancak bu bireysel tercih başkalarını ilgilendiren sonuçlar doğuruyorsa bireysel olmaktan çıkıyor.

        Bence kısa süre içinde test zorunluluğu aşı mecburiyetine çevrilmeli. Bunu istemeyenlere de ücretsiz izin hakkı tanınmalı.

        VELİLERE DE MECBURİYET

        Sadece öğretmenler değil, işin veli boyutu da var. Sağlık Bakanlığının elinde kaç velinin aşılı olduğu, kaçının olmadığı bilgisi mevcut…

        Çocuğu okulda olan tüm vatandaşlara da aynı şekilde aşı zorunluluğu getirilmesi gerekiyor.

        Biliyorum bana kızacaklar olacak ama kim kızarsa kızsın ben mücadelemi sürdüreceğim.

        Çocuklarımızın beden ve ruh sağlığı için öğretmen ve velilerin aşılanması şart.

        Bakın aksi takdirde okulları tam zamanlı açık tutmak mümkün olmayacak. Aynı kabus geri dönecek. Artık bu ülkenin masum yavrularının birilerinin keyfi istemediği için kaybedecek zamanları yok!

        REKLAM

        AŞI KARŞITI DEĞİL, AŞI KARARSIZLARI ÇOĞUNLUKTA

        Cumartesi akşamı Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi sevgili Muharrem Sarıkaya okullar ve pandemi üzerine çok kapsamlı ve doyurucu bir yayın yaptı.

        O yayında Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz dikkat çekici bir ayrımı hatırlattı. Dedi ki, “Türkiye’de aşı karşıtları değil aşı kararsızları çoğunlukta.”

        Serap Hoca’nın bu tespitine diğer uzman konuklar da katıldılar.

        Kısacası aşı olmayanların yalnızca küçük bir kısmı Abdurrahman Dilipak-Soner Yalçın ekolü.

        Bu arada öğrendiğime göre Dilipak aşı karşıtı miting düzenlemeyi düşünüyormuş. Biliyorsunuz aşı düşmanlığı furyasının liderliğini İslamcı cenahta Dilipak, Kemalist cenahta Soner Yalçın üstlenmiş durumda.

        Ben 45 senedir kesintisiz köşe yazarı ve açık oturum yorumcusu olan ve bu bağlamda Türk medyasında sembol isimlerden gördüğüm -ama görüşlerine tamamen zıt olduğum- Dilipak’ın ifade özgürlüğüne saygı duyuyorum. Akit Medya’nın Dilipak’a açtığı geniş alanın da çok kıymetli olduğunu düşünüyorum ama aşı düşmanı miting düzenlemek de çılgınlık değil mi Sayın Dilipak? Yani artık orada da durmak gerekmez mi? Böyle bir miting tertiplemek dopdolu bir sinema salonunun ortasında “Bomba var” diye bağırmaktan farksız. İnsanların hayatı ve can sağlığı söz konusu...

        Neyse ki Prof. Yavuz’un dediği gibi aşı karşıtı değil aşı kararsızları yani aşıya ikna olmamışlar esas büyük grup.

        Aşı kararsızlarının bu kadar büyük bir grup olmasında başından beri devamlı panik ve karamsarlık aşılayan, şimdi de “Aşılar, delta varyantının bulaşını azaltmıyor, okullarda online eğitim de devam etmelidir” diyerek yüz yüze eğitim kararını yine baltalamaya çalışan ve insanlara uluslararası bilimsel raporların sonuçları ile uyuşmayan tespitlerle korku salan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın da payı var. Sayın Ceyhan evrensel bilim kriterlerine ısrarla uymamaya devam ediyor. Bu bağlamda Dilipak’tan farkı yok Ceyhan’ın.

        REKLAM

        DEVLET "AŞI OLUN, SORUMLULUĞU BEN USTLENİYORUM" DERSE...

        Bence devlet aşıya yönelik tercihi vatandaşa bırakan, fazla gevşek tavrı değiştirip, başta sağlık çalışanları olmak üzere öğretmen, polis, postacı gibi vatandaşla doğrudan muhatap olanlara aşı zorunluluğu getirip “Aşı olun, sorumluluğu ben üsleniyorum” derse tereddüt eden birçok vatandaş da ikna olacaktır.

        Bu salgını bitirmenin bilimsel olarak kanıtlanmış tek yolu aşı olmak. “Tercih sizin” dendiği için birçok kişi sanki devlet ciddi bir yan etkiyi saklıyor diye düşünüyor.

        Aşıların komplikasyonları ile ilgili yayınlanan bilimsel raporlar bu yönde bir sonuç olmadığını söylese de bence devletin bu ‘gevşek’ yaklaşımı insanların şüphelerini körüklüyor.

        Artık bu mesele keyfi olmaktan çıktı. Yarın öbür gün bir kapanma daha yaşanırsa çocuklar da, esnaf ayakta kalamaz.

        Aşıyı sadece konserler, uçaklar, maçlar için zorunlu tutmak yetmez. Topluma karışan her yetişkin gruba kategori kategori aşı mecburiyeti getirilmesi şart. Yoksa birilerinin tercihi herkesin sonu olacak…

        Diğer Yazılar