Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçen sene 11 Kasım’daki yazıma “Cezaevinde 1111 gün” başlığı atmıştım.

        O zaman Osman Kavala 1111 gündür cezaevindeydi.

        Bu yazının üzerinden yaklaşık 11 ay yani 330 gün daha geçti.

        Kavala hala cezaevinde. 4 yıl doluyor. Dile bile zor. 1438 gündür dört duvar arasında bir hayat...

        AİHM’in hak ihlali kararları, yargılandığı yerel mahkemelerin beraat ve tahliye kararları, iddianamedeki tutarsızlıklar, somut bir suç isnat edilememiş olması… Tüm bunlara rağmen Osman Kavala hala Silivri Cezaevinde.

        Bugün yeniden duruşma günü.

        Bizler için hayat günlük koşuşturmalarla akıp gidiyor ama cezaevinde, dört duvar arasında dört koca yıldır özgürlüğüne kavuşmayı bekleyen bir insan var.

        Eşi değerli Profesör Ayşe Buğra ve Kavala’nın 95 yaşını aşmış annesi 1438 gündür her akşam aynı umutla yatıyor her sabah aynı özlemle uyanıyorlar.

        Yargı reformundan bahsedildiği, yeni bir anayasa yapmanın konuşulduğu şu günlerde hukuki zeminden tamamen uzak bu tutuklamaya artık son vermenin zamanı gelmedi mi?

        Bu ülkede hukuk devleti inşa etmek, adalete olan güveni tesis etmek istiyorsak bugün o duruşma salonundan Kavala’ya özgürlük beklemeliyiz.

        Bu arada son günlerde 2010 referandumunda ‘Yetmez ama evet’ diyen aydınlara karşı büyük bir linç kampanyası var. Orhan Pamuk, Ali Bayramoğlu, Nilüfer Göle, Murat Belge, Ahmet Altan, Etyen Mahçupyan, Edhem Eldem, Ahmet İnsel gibi kıymetli entelektüeller muhalif kesimden açılan bir yaylım ateşi altında.

        REKLAM

        BU İSİMLERİ GÜNAH KEÇİSİ İLAN ETMEK AYIPTIR, YAZIKTIR

        Üstelik bu saldırının hedefleri arasına 4 yıldır cezaevinde olan Osman Kavala’yı da koyuyorlar hem de tamamen yanlış bir bilgi ile! Kavala o referandumda ‘yetmez ama evet’ cephesinde yer almamış, ne evet ne hayır deyip sandığı boykot etmişti.

        Kaldı ki ‘evet’ demiş olsaydı bile bu, böyle bir saldırıyı meşrulaştırır mı?

        Bugün söylem belirleme güçlerini mevcut tabloda tamamen yitirmiş bu kıymetli isimleri günah keçisi ilan etmek ayıptır, yazıktır!

        Aydınlarına bu kadar hor davranan bir ülke olursak burada düşünce nasıl filizlenebilir?

        Maalesef iktidar-muhalefet arasında olduğu kadar muhalefetin kendi içinde de çok yıpratıcı ve zararlı bir kavga var. Sol kesim gücü onlara yettiği için hıncını liberal olarak gördüğü bir avuç aydından çıkarıyor.

        Hakikaten içim parçalanıyor bu adaletsizlik karşısında…

        Bugün Türkiye’deki mevcut durumdan şikayet edenler ülkeyi daha iyi bir yere götürmek için mücadele edeceklerine hukuksuz şekilde cezaevinde tutulan bir insana özgürlük istemek yerine onu karalama yolunu seçiyorlarsa maalesef daha gidecek çook yolumuz var demektir…

        Diğer Yazılar