Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        28 Şubat askeri darbesinin yargılandığı davadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan 14 general yaklaşık 1 yıldır cezaevinde yatıyor.

        O generallerden Hakkı Kılınç’ın oğlu Mehmet Koray Kılınç’ın, tutuklu babasına yazdığı mektubu önceki gün Sözcü’den Aytunç Erkin’in köşesinde okudum ve bu mektuptan insani olarak çok etkilendim.

        Bir evladın babasına yazdığı her satırı içtenlikle dolu bir mektup bu. Kin ve intikam hırsı barındırmayan, ideolojik nefreti hiç olmayan çok samimi bir mektup. Okurken rahmetli babamı hatırladım. Evlat-baba sevgisi çok özel, çok kutsal bir duygu…

        Bu köşeden dindar-muhafazakar okurlarıma seslenmek istiyorum… Özellikle de kendini 28 Şubat askeri darbesinin mağduru olarak gören okurlarıma… Lütfen Koray Bey’in mektubunu okuyun. Bu mektuptan sizlerin de etkileneceğini düşünüyorum.

        Hem Hakkı Kılınç hem de diğer 13 general tahliye edilmeli ve eşlerine, çocuklarına, torunlarına kavuşmalı artık. Hepsi 80 yaşının üstünde. Tam 1 yıldır hapisteler. Türlü türlü ağır hastalıklarla boğuşuyorlar. İçlerinde demans hastası olanlar, geçmişi tamamen unutanlar var. Yemeğini kendi başına yiyemeyenler var.

        Ben bu ülkede yaşanmış tüm askeri darbelere karşı çok sert ve keskin tavrı olan, anti-militarist ve liberal-demokrat düşünceleriyle bilinen bir yazarım. Hatta anti-militarist kimliğim yüzden muhtemelen cezaevindeki 14 general de benden pek hazzetmezler.

        Fakat onların bana karşı negatif duyguları benim onlara karşı yapılmış haksızlığı-hukuksuzluğu yok sayacağım anlamına gelmez.

        İHLAL EDİLEN TEMEL HUKUK PRENSİBİ

        Bu 14 generale hukuken haksızlık yapıldığı kanaatindeyim. Türkiye tarihindeki her kritik davada olduğu gibi bu davada da bir temel hukuk prensibini ihlal ediyoruz.

        O temel prensip şu: Hukukta usul, esastan üstündür ya da eski tabirle usul, esasa mukaddemdir.

        28 Şubat davasında da bu ilkenin ihlal edildiği kanaatindeyim. FETÖ’cü savcı Mustafa Bilgili tarafından yazıldı 28 Şubat iddianamesi. Bilgili'nin FETÖ’cü olduğuna dair hiç şüphe yok.

        Bilgili’ye bu askerlerle ilgili dijital verileri temin eden Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse’nin de FETÖ’cü olduğu ile ilgili bir şüphe yok.

        Albay Muharrem Köse tarafından mahkemeye teslim edilen dijital belgelerin de içinin tahrifat ve fabrikasyon dolu olduğuna şüphe yok.

        28 Şubat’ın tıpkı 12 Mart 1971 tarzı bir askeri darbe olduğu ne kadar açıksa CD5 denen dijital belgenin de sahteliklerle dolu olduğu o kadar açık.

        2014'TEN BERİ BU DAVANIN YENİDEN GÖRÜLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYORUM

        2014’te ilk kez o dönem Milliyet gazetesindeki köşemde 28 Şubat davasının sil baştan yeniden görülmesi gerektiğini yazdım. Bu davanın usul yönünden çöktüğünü ve yepyeni tertemiz bir soruşturmayla yeniden yargılama olması gerektiğini ifade ettim.

        O zaman Genelkurmay Başkanı olan Necdet Özel’in talimatı ile Genelkurmay Basın Dairesi Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü beni aramış ve teşekkür etmişti. Necdet Özel Paşa’nın da aynı görüşte olduğunu söylemişti.

        Sonra bu kanaatimi 2015’teki başka bir yazıda yeniden kaleme aldım. O zaman Genelkurmay Başkanı şimdiki Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar’dı. O yazım üzerine de o dönem Hulusi Akar’ın başkanlığındaki Genelkurmay’ın Basın Dairesi Başkanı olarak Ertuğrul Gazi Paşa yine beni aramıştı tebrik için.

        Gerçekten de doğru olan tutum 28 Şubat’ın FETÖ’cü olmayan meşru savcılarca yeniden soruşturulmasıydı.

        Unutmayalım 28 Şubat mahkemelerinin ilk sürecindeki duruşma savcısı Kemal Çetin de, soruşturma hakimi Mustafa Karatay’ın da FETÖ olduğu anlaşıldı. Yani bu dava usul yönünden baştan yanlış bir davadır.

        28 ŞUBAT ASKER DARBE SÜRECİ ÇOK ACI BİR GERÇEKTİR ANCAK HUKUKTA USUL ESASTAN ÜSTÜNDÜR

        Hemen kimi okurlarım itiraz edecektir “Bunlar 28 Şubatçı değil mi, bunlar askeri darbeci değil mi, darbecilik suç değil mi Nagehan Alçı” diyecekler...

        Öyle de olsa hukukta usul esastan üstündür ve bu 14 general hukuka uygun şekilde yargılanmadılar. Türkiye'nin kadim problemi...

        Eline silah alıp herkesin içinde bir kişiyi vurmuş bir katil bile eğer usulsüz yargılanırsa -mesela ifadesi işkence ile alınmışsa- o dava yeniden görülmek zorundadır. Nereye giderseniz gidin, evrensel anlamda hukukçular arasında bu konuda tam bir fikir birliği var.

        Geçen sene söz konusu 14 general tutuklanmak üzere iken bu köşeden defalarca Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben yazı yazdım ve kendisinden özel af yetkisini kullanmasını rica ettim. Maalesef o zaman bu yazdığıma Doğu Perinçek hariç hiç kimse destek vermedi.

        Bir tek Doğu Bey “Nagehan Alçı’nın formülü mükemmel formüldür. Bu paşalarımız bu şekilde özgürlüğüne kavuşabilir” dedi.

        BAZI KALEMLER PAŞALARI YAŞARKEN MEZARA GÖMDÜ

        6’lı masanın muhalefet partileri de cezaevinde yatan bu generallerle ilgili son derece duyarsız. Generallerin eşleri de bu yüzden CHP’ye tepkili demeçler veriyorlar.

        Oysa CHP yine 28 Şubat askeri darbesine karşı tavır alıp, bunun yanında da tutuklu 14 isme karşı yapılan usulsüzlüğü de vurgulayabilirdi diye düşünüyorum.

        Bu generaller muvazzafken 28 Şubat zamanlarında onlara medyada her türlü şirinliği yapanlardan da hiç ses çıkmıyor. Paşaları yaşarken mezara gömdü bazı kalemler. Bu bağlamda Aytunç Erkin’i de bu mektubu kamuoyu ile buluşturduğu için tebrik ederim.

        FATİH ERBAKAN VE TANSU ÇİLLER'E ÇAĞRI

        Bu dava ile ilgili Yeniden Refah Partisi Başkanı Fatih Erbakan’ın ve Tansu Çiller’in tavrının da çok önemli olduğuna inanıyorum.

        28 Şubat askeri darbesiyle devrilen merhum Erbakan’ın oğlu Fatih Bey de hepsi 80 yaşını geçmiş ve sağlık sorunlarıyla boğuşan bu insanlar için vicdani inisiyatif koyabilir. Fatih Erbakan’ın tavrı bence etkili olur.

        Aynı şeyi 28 Şubat’ta devrilen hükümetin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’den de rica ediyorum. Bir ara siyasete de dönmek isteyen Tansu Hanım bu davadaki şikayetini geri çekmeli ve 14 generalin aileleriyle buluşması için inisiyatif koymalı bence.

        Son çağrım da Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a… Bu generallerin AYM’ye yaptığı başvuru 1 yıldır yüce mahkemede bekliyor. Böyle kritik bir davada Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararın hukuk tarihimize önemli bir emsal olarak geçebileceğini düşünüyorum.

        Diğer Yazılar