Tokat
6 Şubat 2023.
Bu tarihi bu toprakların evlatları olarak hafızamızdan bir ömür boyu silemeyeceğiz.
Unutmayacağız.
Havadan rahmet değil felaket yağdığı gün olarak hatırlayacağız.
Öyle bir kasvet,
Öyle bir karanlık,
Öyle bir ağırlık hissettik,
Millet olarak öyle sarsıldık ki…
Benim için kabus sabah 6’da başladı. Meğer o andan bir saat 33 dakika önce felaket yaşanmış, art arda gelen sarsıntılarla binler enkazların altında kalmış…
Telefonumun sesi ile uyandım.
Yeğenim Çisem hattın diğer ucunda hüngür hüngür ağlıyor.
Depremin buz gibi tokadını o telefonla yedim.
Çok yakın arkadaşları Hatay merkezde evlerinde mahsur kalmış, yanlarında 40 günlük bebekleri!
Hemen ulaşabildiklerimize ulaşmaya çalıştık, sosyal medyadan duyurduk, bebeğin sesi geliyordu ama kendilerine erişilemiyordu.
Öğlene doğru çok şükür iyi haber geldi. Minik bebek enkazdan çıktı.
Tam ona sevinecekken bu kez eski bir dostum aradı, kız kardeşinin eşi Adıyaman İsias Otel’de yıkıntının içinde, kurtarılanlar arasında yok, telefon açılmıyor…
Hemen onun için ne yapabiliriz diye düşünmeye başladık…
O telaş içinde halamlar geldi aklıma. Adana’dalar. Üstelik halam kanser tedavisi görüyor, yataktan kalkamıyor, acil bir şey olsa nasıl çıkacak?
Sonra bizim Habertürk’ten ailesi deprem bölgesinde olanlar, haber alınamayanların durumunu işittim…
Art arda dört bir taraftan korkunç hikayeler yağmaya başladı.
Hatay’dan, Maraş’tan, Adana’dan, Antep’ten tanıdığım ne kadar isim varsa hepsini aramaya koyuldum, kiminin telefonuna sanırım hat yoğunluğundan ulaşılamıyordu, ulaşabildiklerimden oralardaki son durumu öğrendim, ihtiyaç listelerini aldım, beklentilerini sordum.
Bu yazıyı yazarken saatime bakıyorum…
İlk depremin üzerinden yaklaşık 16 saat geçmiş.
Yaşanan ikinci 7,7’lik deprem ile korku ve panik bölgeye iyice hakim olmuş durumda.
Bu kabusun bize en azından söz konusu hayatsa gerisinin bırakın teferruat olmayı var bile olmadığını hatırlatmış olmasını diliyorum.