Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        7 Haziran yaklaşırken hangi partinin yüzde kaç oy alacağı kadar önemli olan bir mesele var: Seçim güvenliği...

        HDP bürolarına yapılan saldırılar kadar, Siirt’te 3 AK Partili Ar-Ge çalışanı hanıma yapılan saldırı, Şırnak’ta bayrak asma tartışmasının iki HÜDA PAR’lının ölümüyle sonuçlanması gibi hadiseler de tansiyonu yüksek bir seçim yaşanacağının habercisi.

        Özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da HDP oylarını tahkim etmek için sık sık görünür olan KCK ve YDG-H gibi unsurlara dair kaygılar, seçimlerin sıhhatini belirleyecek temel sorunlar olarak öne çıkıyor.

        6-8 Ekim olayları sırasında iyi bir sınav verilmemesi de şiddet olasılığına karşı sükûneti ve esenliği salık veren yazar, akademisyen kanaat önderlerini aşağıdaki çağrıyı yapmaya sevk etti. Siyaset bilimci Dr. Murat Yılmaz’ın öncülüğünde hazırlanan bildirinin tam metnini siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim:

        SEÇME VE SEÇİLME HAKKINA DUYARLI KAMUOYUNA...

        “Adaylara ve seçmenlere yönelik saldırılar ve tehditler kabul edilemez.

        Kökleri 19. yüzyıla giden Türkiye demokrasisi, 14 Mayıs 1950’den itibaren hâkim teminatı altında serbest ve adil seçimlerin gerçekleşeceği bir mevzuat ve kurumsal yapıya sahip olmayı başarmıştır. Millet, siyasi partiler ve vatandaşlar olarak bu başarıyla ne kadar gurur duyulsa yeridir.

        Türkiye, 7 Haziran genel seçiminin arifesinde bulunuyor. Şüphesiz ki, bu seçimin meşru ve demokratik bir rekabet içinde, adil ve güvenli bir ortamda gerçekleşmesi için bütün siyasi partilere, hepimize, her bir vatandaşa büyük bir sorumluluk düşmektedir.

        Bu sorumluluğun icabı olarak bizler, seçim sürecinin şiddetten uzak, sivil ve rekabete açık bir zeminde gelişmesi için özellikle milletvekili adaylarına, siyasetçilere, seçim bürolarına, siyasi partilere, seçim araçlarına, partililere ve vatandaşlara yönelik şiddet, silahlı propaganda, tehdit ve şantajların bir an önce sona ermesini istiyoruz.

        Batıda HDP bürolarına yönelen sokak saldırıları ve HDP bürolarının bombalanması hiçbir şekilde kabul edilemez. Siirt’ten Ağrı’ya, Van’dan Şırnak’a kadar neredeyse bütün Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde vuku bulan olaylarda, HDP dışındaki partilerin milletvekili adaylarına ve sempatizanlarına yönelik sözlü ve fiili saldırılardan, seçim bürolarının ve otobüslerinin taşlanmasına dek uzanan geniş bir zeminde şiddet eylemleri görülmektedir. Nitekim bu şiddet serisinin sonunda Şırnak’ta iki yurttaşımız HDP’nin propagandası sırasında yaşanan tartışmaların siyasi şiddete dönüşmesi sonucunda katledilmiştir. Elbette, şiddet nereden ve kimden gelirse gelsin kınıyor ve yetkilileri bu konuda gerekli tüm tedbirleri almaya davet ediyoruz. Ancak Doğu ve Güneydoğu’daki olayların, bilhassa şiddet kullanan örgütlü bir güç olan KCK/PKK’dan kaynaklandığını ayrıca müşahede ediyoruz.

        KCK/PKK maalesef çözüm sürecinin şiddete son vererek siyasi rekabetin önünü açacak mantığına aykırı bir şekilde şiddet kullanmaktan vazgeçmemiş ve silahlı unsurlarını Türkiye sınırları dışına çıkarmamıştır. KCK/PKK yöneticilerine göre bir günlük iş olan bu karar yıllardır alınmamaktadır. KCK/PKK’nın, seçim güvenliğini ihlal eden tavrını terk etmemesi, seçimden önce şiddeti sona erdirme ve Türkiye sınırları dışına çıkma kararı almaması halinde, seçme ve seçilme hakkını engellemeye yönelik olayların sorumluluğundan kaçınamayacağını kamuoyuna duyurmak isteriz.”

        Dipnot: Köşe yazıma ayrılan yer sınırlı olduğu için 56 kişiden oluşan imzacı listesine yer veremiyorum.

        Diğer Yazılar