Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇTİĞİMİZ günlerde internet siteleri, Dışişleri Bakanlığı’nın İİT’nin yaptığı çağrıya ilişkin olarak iki ayrı metin yayınladığı, Türkçe çeviride İslam ülkelerinin Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanıdığı ifadesine yer verilirken İngilizce metinde böyle bir ifadenin yer almadığı iddiasıyla çalkalandı. İİT zirvesi için toplanan ülkelerin sadece “Filistin Devleti’ni tanıdığını”, “Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanıma” işini diğer ülkelere bıraktığını iddia eden iddia sahibine -T24 yazarı Yalçın Doğan’agöre ortada iki ayrı metin vardı. Dışişleri Bakanlığı’nın sitesine koyduğu metin ile dünyaya duyurulan metin. Güya, İİT’nin dünyaya ilan ettiği metnin Türkçe çevirisi şundan ibaretti: “Filistin Devleti’ni tanıdığımızı teyit ederken, bütün dünyayı Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz.”

        Yazar, “İİT ‘Biz Doğu Kudüs’ü başkent olarak tanıyoruz’ demiyor” diyor, sadece “öyleymiş gibi takdim edildiğini”, bunun da skandal olduğunu ifade ediyordu.

        Eskiden “amiral gemisi” diye anılan Hürriyet’te çalışmış kişinin iddiası, saman alevi ne kadar uzun ömürlü olduysa o kadar yaşadı. Ancak halen tekzip edilmiş değil. O halde belirtelim: İddia doğru değil.

        Zira hem taslak metinde, hem de İİT nihai bildirisinin İngilizce orijinalinde yer alan ifade şöyle: “Declare East Jerusalem as the capital of the State of Palestine and invite all countries to recognize the State of Palestine and East Jerusalem as its occupied capital.”

        Bu ifadenin her dildeki tastamam çevirisi şu: “Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti’ni tanıdığımızı ilan ederken, tüm ülkeleri Filistin Devleti’ni ve Doğu Kudüs’ü onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet ediyoruz.”

        Ortada İİT’den çıkan ve Dışişleri tarafından çarpıtılan iki ayrı metin filan yok, bilakis iddianın kendisi bir çarpıtma.

        İKİ AYRI BİLDİRİ YOK İKİ AYRI TOPLANTI VAR

        Ancak, bu kadar büyük bir yanlışı yapabilmek için kötü niyet yeterli değil diyerek Dışişleri’ne de sordum. Bu vesileyle aynı gün yayınlanan “başka bir toplantı ve başka bir metin” daha olduğunu öğrendim.

        Açıkçası benim de haberim olmamıştı. Gündeme bile gelmedi. Çünkü 13 Aralık’ta bütün gözler İİT zirvesindeydi ve kimse aynı gün Türkiye-Meksika-Güney Kore-Avustralya-Endonezya’yı bir araya getiren MİKTA oluşumunun Dışişleri Bakanları Yardımcıları düzeyinde İstanbul’da yaptığı toplantıdan ve “İstanbul Deklarasyonu” adıyla yayınladığı metinden haberdar olamadı.

        İstanbul Deklarasyonu’nun 18. paragrafında ise şu ifade geçiyor: “While we reaffirm that we recognize the State of Palestine, we invite the whole world to recognize East Jerusalem as the occupied capital of the State of Palestine. (Filistin Devleti’ni tanıdığımızı teyit ederken, bütün dünyayı Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz.)”

        Yalçın Doğan’ın İİT’nin bildirisiyle karıştırıp “skandal” atfettiği metin bu olsa gerek. Tamam, insan yanılabilir. Ama Filistin ile ilgili duyarlılık sahiplerine “kandırıldınız” demek için bu ne acele, bu ne telaş...

        İİT’nin ya da Türkiye’nin Kudüs meselesiyle ilgili olarak yaptıklarını yetersiz bulabilir, “Edebiyat çok, icraat az” diyebiliriz. Şahsen ben öyle düşünüyorum. İsrail’in BMGK kararlarına uymasını zorunlu tutan ve bu uygunluk gerçekleşmezse ağır yaptırımlar uygulayan bir mekanizma hayata geçmediği sürece BM’nin de BMGK’nın da meşruiyet kaybına uğrayacağını, hatta çoktan uğradığını; Türkiye’nin de İsrail’i bir “terör devleti” olarak görüyorsa bunu hiç değilse bazı anlaşmaları iptal ederek göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu söylemek için belge tarayıp kelime avına çıkmak gerekmediği kesin.

        Diğer Yazılar