Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’de CHP’li bir grup siyasetçinin başlattığı ‘‘Parti İçi Demokrasi Hareketi” önümüzdeki günlerde çoğu partide genel seçime yönelik aday belirleme sürecinin demokratikleştirilmesi tartışmalarına zemin hazırlayabilir.

        Bu girişimlerden sonuç alınıp alınamayacağı, parti üst yönetimleri üzerinde oluşturulacak toplumsal baskıların şiddetine ve tabii ki karar vericilerin niyetine bağlı.

        CHP örneğinde Kılıçdaroğlu’nun yakın geçmişte konuya ilişkin yapmış olduğu açıklamalar, parti içi demokrasi atıfları, şimdilik hareketin öncülerini umutlandırmış görünüyor.

        Teorik olarak Kılıçdaroğlu’nun iyi niyeti veri alındığında, CHP’de yeni lideriyle parti içindeki süreçlerin katılımcı ve demokratik tarzda işletilmemesi için neden yok gibi.

        Fakat, teoriler ve iyi niyetlerin siyasi partilerde olanı iyileştirme yönünde tek başına belirleyici ve açıklayıcı olmadığını eklemek gerekir.

        Partilerimiz bu haliyle Batı’daki örneklerinden aralarındaki mesafe kolay kolay kapatılmayacak kadar geri durumda.

        Yeri gelmişken, kısaca dünyada aday seçimlerinin nasıl yapıldığına bakarak, nerede olduğumuzu görelim.

        Siyasi partilerin örgütsel yapılarıyla işleyişlerinin her alanında demokratik mekanizmaların varoluşu, parti içindeki tüm süreçlerde katılımcı, şeffaf, hesap sorulabilir, denetlenebilir ara yapıların yerleşik olması parti içi demokrasiyi ifade etmektedir.

        Bu demokrasinin başlangıç noktası, siyasette belirli pozisyonlara aday olanların parti içinde belirlenme biçimidir.

        Partilerde adayları seçen organlar ya da birimler ne kadar fazla ise, kapsayıcı bir süreç ve mekanizmaya karşılık gelen seçim yönteminin demokratikliğinden bahsedebiliriz.

        Had safhadaki demokratiklik ve kapsayıcılık aday seçiminde seçmenleri yetkilendirirken, parti üyelerinden seçilmiş organlara (delegeler), seçilmemiş parti organlarına ve parti liderine doğru, kapsayıcılık yerini dışlayıcılığa bırakır.

        Aday belirlemenin en kapsayıcı olduğu uygulamalara ABD ve İzlanda’daki çoğu partide rastlanırken, İsrail’de seçilmemiş parti organlarının adayları belirlemesi dikkat çekicidir.

        Örneğin; Degel HaTorah isimli ultra dini partide aday listesinin belirlenmesinde tek yetkili hahamdır.

        Günümüzde aday seçimlerinin demokratikleştirilmesi konusunda hakim eğilim, seçimlerin desantralize edilmiş yöntemlerle yapılması, yani yerel düzeydeki seçici organların karar verici olmasıdır.

        Yerel teşkilat liderleri, yerel komiteler, parti üyeleri, hatta seçmenler bu süreçte yetkilendirilmektedir.

        İdeal olan; seçmenler örneğinde geniş sosyolojilerin siyasi pozisyonlara aday olanları belirlemesidir.

        Tabii ki bunun için partilerin cesaretli olmalarına ihtiyaç var.

        Diğer Yazılar