Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeme içme denilince ilk akla gelen şehirlerden biri şüphesiz Gaziantep. Geçmişten günümüze kadar uzanan kültürle adeta her köşede lezzet şöleni yaşatılıyor. O kadar çok marka var ki Gaziantep'te say say bitmez. Tam 270 tane baklavacı olduğu söyleniyor. Yüzlerce kebapçı, yüzlerce ciğerci, yüzlerce künefeci var. Her köşede her keseye uygun yemek yemek mümkün. Ancak öyle marka olmuş yerler var ki onların yeri bambaşka. Yıllardır hizmet veriyorlar, hiçbir zaman "ben oldum" demeyip hala mutfakta, ocak başında çalışan veya hala yufka açanı bile var.

        İmam Çağdaş'ın sırrı nedir?

        Gaziantep'e gidip İmam Çağdaş'a gitmeyen var mıdır merak ediyorum. Benim de yolum düştü. Şahinbey Bey semti tamamıyla tarihi bir dokuya sahip. Küçük küçük alışveriş dükkanlarını aştıktan sonra karşınıza muhteşem bir bina çıkıyor. Zaten kapıdaki yoğunluktan burada özel bir şey olduğunu anlıyorsunuz. İki katlı tarihi binada İmam Çağdaş uzun yıllardır hizmet veriyor. Daha önceki yeri belediye tarafında otopark yapılınca şimdiki yerine geçmişler. Eski bina renove edildikten sonra muhteşem bir yapı ortaya çıkmış. Hemen girer girmez sol tarafta tatlı çeşitlerinin satıldığı bir bölüm var. Önünde acayip bir kalabalık herkes paket paket tatlı alıyor. Kimi havuç dilimi, kimi baklava, kimi fıstık sarma alıyor. Herkes bir şeyler alıyor. Bazıları o kadar çok alışveriş yapıyor ki kapıya kadar garsonlar taşımaya yardım ediyor. Tepsiyle alan kişi sayısı da oldukça fazla. Acayip bir sirkülasyon var. Günde tahminim bin beş yüz kişi girip çıkıyor. Tatlı reyonuna hayretler içinde bakıyorsun sonra bulduğun yere oturuyorsun. Garsonlar hiç zaman kaybetmeden ne isteğiniz var mı diye soruyor. Eğer ilk defa gelmişseniz size tavsiyelerde bulunuyor. Bütün ürünleri tek tek anlatıyor. Sıkılma daralma gibi bir şey yok. Antep'te garson komi olarak çalışan personelin sanki hepsinin sinirini almış gibiler.

        Dört kuşak Çağdaş iş başında

        Tam karşı devasa bir mutfak aşçılar pişiriciler karınca gibi çalışıyor. Şöyle bir bakıyorum neler oluyor, nasıl yapıyorlar diye. Acayip organize olmuşlar. Tabii ki tüm bunlar olurken mutfakta asıl orkestra şefi İmam Çağdaş'ın oğlu Burhan Çağdaş var. Çıkan her şeyi yakından takip ediyor. Sanki bir çalışanmış gibi mutfakta duruyor. Baba İmam Çağdaş kasa kenarında olan biteni izliyor. Ama o yaşına rağmen hala dükkanda durması inanılmaz güzel bir şey. Sabahları çok erken kalkıyormuş. Tatlı üretim merkezinde sabah 5 gibi oluyormuş. Bütün her şey yapılmış, artık şiresi dökülecek, ilk İmam Çağdaş ve diğer oğlu Talat Cağdaş döküyormuş. Tadına bakıp ondan sonra dükkana geliyormuş. Çok disiplinliler. Kapris yok ben oldum yok. Sürekli çalışıyorlar. Burhan Çağdaş tamamıyla işi eline almış. Ama öyle patron gibi değil zaten kimse tanımıyor ortada olan bitene bakıyor. Yeri geliyor müdahale ediyor eğer tanıdık biri gelmişse oturup sohbet ediyor. Burhan Çağdaş ile en iyi kebapçıları çekerken tanıştım. İnanılmaz samimi ve çok mütevazı.

        Burhan Çağdaş mutfaktan çıkıp yanımıza geldi. Yarım saat süren sohbetin sonunda anladım ki bu adamlar her şeyi hak ediyor. 5 senedir zam yapmıyorlar. Hala kebap fiyatları 15 lira. Bugün 30 lira yapsa bile müşterisi hazır bir yer. Kimsede dönüp niye böyle demez. Ama İmam Çağdaş'da oturduğunuzda inanılmaz insan portreleri var. Her kesimden müşteriyi görmek mümkün. Artık paradan çok gönül adamı olmuşlar. Yarım saat süren sohbet sırasında Burhan Çağdaş'a hayran kaldım. Bu kadar mütevazi bu kadar bilgi ve birikim sahibi olması sektör adına beni sevindirdi. Aslında biz İstanbullular İmam Çağdaş'ı sadece baklavacı olarak biliriz. Ancak öyle olmadığını söylemem gerekiyor.

        Bu künefeden yemeniz lazım

        Gaziantep'te yeme içme yirmi dört saat sürüyor. Biz de yeme içme turu yaptığımız için ne kadar mekan varsa gezdik. Gaziantep sadece kebap ve baklava şehri değil. Gece yarısı ani bir manevrayla Erçelebi adında künefe yapan bir yere gittik. Sadece künefe, başka bir şey vermiyorlar. Akşam saati olmasına rağmen mekan ağzına kadar dolu. Odunda yapılan künefeler hiç zaman kaybetmeden masalara servis ediyorlar. Her yarım saatte bir masadaki müşteri değişiyor. İnanılmaz lezzetli ve ucuz yapıyorlar. Dört kişilik künefe yedik, ilk olarak 28 lira hesap geldi. Sonra "Size iki kişilik gelmiş" deyip paranın yarısını iade ettiler. Düşünün ne kadar büyük künefe yaptıklarını. Gaziantep'te hakikaten aklımda kalan mekanlardan biri oldu. Özellikle taze kaymağı ağızda acayip güzel bir tat bırakıyor. Ertesi sabah "Artık yeter buraya kadar bundan sonra bir şey yemeyeceğim!" desem de Sahan Kebap'ta öğle saatine doğru yapılan ‘ciğer partisi'yle güne başladık. O kadar güzel yapıyorlar ki sabah kahvaltısında ciğer yiyeceğim hiç aklıma gelmezdi.

        Diğer Yazılar