Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Etiler Nispetiye Caddesi ile ilgili 12 08. 2012 tarihinde söyle yazmıştım: "Nispetiye savaşını kim kazanacak kim kaybedecek." Aradan zaman geçti. Aslında baktığınızda bir işletme için az denebilecek bir süre. Ama hepsi tek tek pes etti. Ne kadar haklı olduğumu buradan anlamışsınızdır sanırım. Şu gece hayatında bulunan işletmeci mekân sahibi insanları anlamıyorum. Bir yer iş yaptı diye sanki her yer iş yapacak gibi bakıyorlar. Şimdi Café Cadde kendini Bağdat Caddesi'nde kanıtlamış bir yer. Onun dışında bir yerde başarılı olması mümkün değil. Çünkü bir Kırıntı olma hayali var. Ancak Kırıntı'nın bilinmeyen bir büyüsü var. Çok yere açmıyorlar. Nişantaşı, Bağdat Caddesi ve Bebek'te var. Onun dışında bir yer açmıyorlar. Ayrıca hepsi ağzına kadar dolu. Aynı şekilde Cook Shop da öyle. Kalitesi her gün daha da yükseliyor. Ayşe Kazancı zaten bir işkadını olduğu için işi ciddiye alıyor. Diğer mekân sahipleri gibi lay lay lom yapmıyor. Yalıkavak Marina'da en çok iş yapan yer ne Billionare ne Cipriani ne de Nusret. En çok iş yapan yer şüphesiz Cook Shop. Ancak aynı ciroyu yaptıklarını zannetmiyorum. Tam orta ölçekte insanların gidip karnını doyuracağı bir yer. Şimdi Cafe Cadde de böyle bir atılım yapmak istedi ama maalesef olmadı. Café Cadde'nin Nispetiye'deki şubesi kapanalı yaklaşık iki ay oldu. Peki Café Cadde'nin yeri ne oluyor dersiniz. Eğlence hayatının yaramaz, bir o kadar zeki ismi İzzet Çapa, meşhur cafesi Limonata'yı açıyor. Geçen Nispetiye'den geçerken hummalı bir çalışma vardı. Yaklaşık bir ay içinde İzzet, Limonata'yı açar. Şimdiden nasıl olacağını çok merak ediyorum. İşin başında benim de tarzını çok sevdiğim Mimar Ali Türker var, çok başarılı. Bugün bir mekân yapsam "Al Ali Bey ne istiyorsan yap ben sana uyarım" derim. En son Etiler Balık Ev'i yapmış. Mekâna bayıldım. Tarzı çok sade ve rahatsız etmiyor. Diğer mimarlar gibi abuk sabuk şeyler yapmıyor. Neyse İzzet Çapa Etiler'in son günlerde biraz yıldızı sonen Nispetiye Caddesi'ne belki hareket getirir.

        Nispetiye'nin revizyona ihtiyacı var

        Bir sürü mekân açıldı hepsi tasını tarağını topladı gitti. En son Kahve Diyarı mekânı kapatmak zorunda kaldı. Kardeşim bu kadar kiralara mekân mı açılır. Ama açıyorlar. Hesap yok, kitap yok. Kahve satarak, okey oynatarak ne kadar para kazanabilirsin? Mekânın aç kapası yeme içme dilinde 150 bin TL. İş yapsa da yapmasa da aynı para gidiyor. Bunun üstü bir ciro yapacak ki zarar etmesin. Yoksa hey ay 100 bin TL eksi yazıyor. Kahve Diyarı bu işe en az bir milyon TL para yatırdı. Dekorasyona da en az bir milyon harcadı. İki milyon çöp oldu. Neymiş "Nispetiye çok moda biz de mekân açalım". Açtınız başınız göğe mi erdi. Siz siz olun yeme içme sektörü çok karlı deyip çoluğunuzun çocuğunuzun rızkını heba etmeyin. Küçük büyük mekân fark etmez. Zarar ettin mi sonu gelmiyor. Nispetiye Caddesi'nde tabii ki bazı mekânlar iş yapıyor. En çok iş yapan mekânlar arasında şüphesiz Big Chefs geliyor. Sabah, öğle, akşam hep dolu. Bir de yenilenmişler. Detaylara başka bir yazımda yer vereceğim. Yine de Nispetiye'de gidilecek en güzel ve kazık olmayan mekân Big Chefs diyebilirim. Bu kadar güzel caddede niye düzen yok, niye bu mekânlar iş yapmaz diye soracak olursanız... Beşiktaş Belediyesi'nin beceriksizliği. İsmail Ünal şöyle çıkıp neler olup bitiyor bakmıyor. Çıkıp bakmıyorsun bari yapılan yerlere gidip bir bak. Belediye başkanlığı yan gelip yatma yeri değil. Başkan hep tatilde sanırım. Ne bir etkinlik, ne bir aktivite. Şimdi "Başkan Nispetiye'ye ne yapsın" diye soracak olursanız; kaldırımları genişletip bir gidiş bir dönüş ve yan cepler yapmalı ki trafik tıkanmadan insanlar arabalarını valeye bırakabilsin. Şimdi ana arter büyük şehir işi, benim işim değil diyebilir. İlçe belediye başkanı teklif edip gece gündüz bir uğraş verdi ve olmadıysa o zaman haklıdır. Ama hiç bir şey yapmayıp her şeyi başkalarından beklersen olmaz. Mustafa Sarıgül, Atiye Sokak'ı trafiğe kapatmak için 10 tane proje yaptı. Sonunda Büyükşehir Belediyesi ikna oldu ve sokak trafiğe kapandı. Bugün Nişantaşı'nın en iyi yerlerinden biri oldu. Binlerce insan yürüyüp gezerek ihtiyacını gideriyor. Peki, Nispetiye Caddesi niye öyle olmasın. Olabilir ancak önce İsmail Ünal'ın bir el atması gerekiyor. Papermon'da öğle yemekleri yiyerek, teknelerde tatil yaparak işler çözülmez. O caddede bulunan mekânlar milyonlarca dolar ciro yapıyor. Hepsinin kendine göre bir değeri var. Belediye çıkıp güzel bir proje yaparsa daha iyi olur. Zaten muhit çok güzel, muhteşem villalar var. Ama caddeye bakın, bir his yaratmıyor, sıradan. Aynı Bağdat Caddesi gibi.

        ABD'ye steakhouse dersi verdik

        Türkiye'nin yeme içme sektöründe artık dünya devleri arasında olduğuna yazılarımda birçok kez yer vermiştim. Bu konuda beni haklı çıkartan bir olayı aktarmak istiyorum şimdi sizlere. Türkiye'de et denilince akla gelen markalardan ve steak kültürünün öncüsü Günaydın ve onun markalarından Etiler Günaydın Steak House'un işletme müdürü Süleyman Dilek bu olayın başkahramanı. Peki, kim bu Süleyman Dilek? Günaydın Et'in kurucu ortağı Cüneyt Asan'ın yanında 10 yıldır işin inceliklerini öğrenen Süleyman Dilek, şu anda Etiler Günaydın Steak House'un işletme müdürlüğünü yapıyor. Kendisi o çok meşhur siyah kovboy şapkasıyla misafirleriyle tek tek ilgilenmekte; kimi zaman ateş gibi servis yapmakta, kimi zaman ızgaranın başına geçip etleri bizzat kendisi pişirmekte. Neyse lafı fazla uzatmadan Etiler Günaydın Steak House'un ve Süleyman Dilek'in başarısını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bundan birkaç zaman önce ABD'li senatör Ryan T. McDougle İstanbul ziyareti sırasında yemek yemek için Etiler Günaydın Steak House'a gidiyor. Burada misafirleri ile tek tek ilgilenen Süleyman Dilek'le tanışıyor. Süleyman gerek servisi, gerekse pişirdiği etlerle senatörü adeta büyülüyor. Ve film bundan sonra başlıyor. ABD'li senatör Ryan T. McDougle 28 yıldır insanların önünde kuyruk oluşturduğu, müşterileri arasında Alfred Hitchcock, Robert De Niro, Donald Trump, Jerry Seinfeld, Peter Sampras gibi dünyaca ünlü isimleri ağırlayan ABD'nin önde gelen steak'çısı Peter Luger Steak House'a Türkiye'de yaşadığı steak deneyiminden bahsediyor. Bunun üzerine harekete geçen Peter Luger Steak House, Süleyman Dilek'le iletişime geçip onu ABD'ye davet ediyorlar. Süleyman işinin inceliklerini Amerika'nın ünlü steakhouse'çusunda ortaya koyuyor. Onlara kendi pişirme yöntemlerini gösterip adeta ders veriyor. Şimdi baktığımızda ülke çapında binden fazla steakhouse olan ABD'ye buradan kalkıp steak kültürü konusunda ders veriyorsak artık bizde yeme içmede sektöründe dünya ligindeyiz demektir. Bunu üstüne basa basa söylüyorum. Ve başarısından dolayı Süleyman Dilek'i, Günaydın Etiler Steakhouse'u tebrik ediyorum.

        Erkekler niye bıyık bırakıyor?

        Son günlerde bir bıyık modasıdır almış başını gidiyor. İlk olarak Muhteşem Yüzyıl'da Burak Özçivit'in canlandırdığı Malkoçoğlu karakteri ile popüler oldu. Sonrasında ise herkes bıyık bırakmaya başladı. Geçtiğimiz hafta Türkiye'nin en meşhur, bir o kadar da mütevazı ismi Özden'e gittim. Özden'e gelmeyen ünlü isim yok. Papermoon nasıl Papermoon'sa Özden de aynı o şekilde. Çok mütevazı ve işinin ehlidir. Elleri çok iyidir, iyi ustadır. Ben Özden olmadan saçımı kestirmem. Özden'e göre tatilimi ayarlıyorum dersem inanır mısınız. Alışkanlık, bir hoş sohbet. Zaten iki haftada bir gittiğim için genel değerlendirme yapıyorum. Bu arada yemek konusunda Özden'in üstüne adam tanımıyorum. Benim fahri danışmanım. Bütün İstanbul'da ne var ne yok çok iyi bilir. Sevdiği yeri yere göğe sığdıramaz, sevmediği zaman da Allah muhafaza. Boğazına çok düşkün, benim yazdığım birçok yeri de Özden söylemiştir. "Ağabey şurada şu var, burada bu var"... Bir de gerçekten keşfediyor ve yemekten çok iyi anlıyor. Neyse, ben tıraş olurken iki üç kişi bıyık düzeltmeye geldi. "Özden nedir bu bıyık modası" diye sorunca, Özden'den ilginç bir cevap geldi: "Son birkaç senedir o kadar çok metroseksüel erkek ortaya çıktı ki genç kızlar babalarına benzeyen erkekleri tercih etmeye başladı. İşin özü kadınlar bıyık seviyor" dedi. Bir anlamda Özden'e katılıyorum, bir anlamda katılmıyorum. Erkeğin bıyık bırakması kadar doğal bir şey olamaz. Her gün kaytan bıyıkları ile oynama hakkını ondan başka kimse hak etmiyor. Ancak bir de işin başka bir boyutu var. Çevremde tanıdığım bir sürü gay var. Onlar da bıyık bırakıyor. Bu duruma ne diyeceksin Özden... Yorumları haftaya senden bekliyorum.

        Diğer Yazılar