Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir varmış bir yokmuş gibi başlasa da bu hikayem tamamıyla gerçek. Tüm hikayeyi gözler başlattı. Bir Brahms senfonisiydi babamın yemyeşil gözleri. İnsanın gözünün içine rahatlıkla bakabilen, kendinden emin, güzel ve tertemiz...Tıpkı onun kalbi ve zengin gönlü gibi.

        77 yaşındaki babam Mehmet Burhan Yılmaz'ı geçtiğimiz hafta kaybettik. Acımı burada sizlerle paylaşmak benim için çok zor olsa da, ölüm doğal. Sözün bittiği yer deniyor bu duyguya. Herşey bir anda olup bitiyor ve ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu yüzden gün geçirmeden ve yaşanacakları kesinlikle ertelemeden yakınlarınızla birlikte olmak için vakit ayırmalısınız. Çünkü, insanın birincil yakınlarının ayrılığı bambaşka acıtıyor. Anlatılacak birşey hiç değil. Şu günlerde dinleyebildiğim Beethoven'in romanslarıyla teselli oluyor ve sadece Chopin'in mazurkalarındaki incelik dolu ve duygu yüklü yorumlar yüreğime dokunabiliyor, içimi okşayabiliyorlar, hem de hafif hafif, en zarif şekilde...

        27 Temmuz günü büyük ağabeyim Ercüment Yılmaz'la birlikte bir iş seyahatinden İzmir'deki evimize döndüklerinde yeni doğan en küçük oğlunu ilk kez ellerine alır sevgili babacığım. İlk günlerde hiç uyumayan Tuncay'a doktorlar da pek fayda etmez ancak sağlık açısından bebeğin herşeyinin yolunda olduğunu söylerler. Bunun üzerine babam, küçük bir cep radyosu satın alır ve bebeğin yastığının kenarına yerleştirir. Basit ama işe yarayan bu fikir sayesinde ufaklık birdenbire susar. Benim seslere olan ihtiyacımı ve aslında seslerle olan ilgimi, müzik kulağımı ilk keşfeden benim canım babamdır...

        Annem, Gönül Hanımı ilk gördüğü anda kendisine aşık eden babam, son nefesine kadar hep tutkuyla sarıldı canı kadar sevdiği hayat arkadaşına. Genç yaşta hayatın içinde buldular kendilerini. Teker teker bizler geldik dünyaya. Onların hayatları olduk her birimiz. Pişmanlık duymadan ve her zaman ifade ettikleri, bizim onların yaşamı ve sevgisi olduğumuz gerçeğiydi. Babamın tutku, mücadele, aşk ve sabırla geçen yegane hayatını "SEVGİ" nin en değerli şey olduğunu bilerek ve dolu dolu yaşayarak geçirmiş olduğunu görmek, bizlere onun ayrılığına dayanabilme gücü veriyor.

        Bir çok şeyi şimdi bambaşka görebiliyorum. Mutlu bir sonun değerli olduğunu anlıyorum. Ve, aşkın çocuklarından biri olmakla kendimi her zamankinden daha fazla şanslı hissediyorum. Babamın bıraktığı değerler her zaman yaşayacak...

        Diğer Yazılar