Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’nin Oscar’ları!?

        “Sinema Meslek Birlikleri Güç Birliği” sözcü Erdal Turşunel imzasıyla “Yeşilçam Ödülleri”ni artık desteklemediğini açıkladığında “Bunlar yine neyi paylaşamıyorlar acaba?” diye düşünmüştü birçokları. Aslında geçtiğimiz yılki törenden sonra ben de bir hayli huzursuz olmuştum, fakat daha hayatının baharındaki bir organizasyona destek olmak gerekirdi. TÜRSAK’ın bu yıl daha iyisini yapabileceğini düşünüyordum. Fakat geçtiğimiz gün 4.’sü düzenlenen törende ödül alanları gördüğümde, “Güç Birliği”nin neden feryat figan ettiğini daha da net bir şekilde anlamış oldum. Organizasyon gerçekten de her geçen yıl iyiye değil, kötüye gidiyordu.

        Nereden başlayacağımı tam olarak bilemiyorum, fakat medyada popüler olan haberler üzerinden gidersek daha anlaşılır olacak sanırım. Öncelikle şu soruyu soralım. Bir filmde hangi karakterin başrol olduğunu nasıl bulursunuz? Bunda bilemeyecek ne var demeyin, Türkiye 4 aydır “Av Mevsimi”nde kimin başrol oynadığını bulamadı. Bir filmde iyi veya kötü yönde en fazla değişime uğrayan karakter, o filmin başrolüdür efendim. Eğer Yeşilçam Ödülleri’nin geniş tabanlı ön jürisi? minimal veya anti-olay örgülü filmlere ödül veren diğer bir çok festivalin tersine, daha popüler klasik örgülü filmleri desteklemek üzere yola çıkmış ise, başrolü bu şekilde bulmalıydı.

        “Av Mevsimi”ni seyredenler bu tanıma baktıklarında Cem Yılmaz’ın kesinlikle filmin başrolü olmadığını anlayacaktır. Komiser İdris karakteri filme deli başladı, aynı delilik filmin sonuna kadar devam etti. Evet değişmeye çalıştı, ama başarılı olamadı. Onun karakteri üzerinden okuyacaksak “Av Mevsimi” bir trajedidir. Ne Oscar’ı, nur topu gibi bir “Altın Ayı”mız daha oldu heyhat, tüm sektöre hayırlı uğurlu olsun!

        Törende ödül alanların dağılımına baktığımızdaysa işler daha da fenalaşıyor. “Çoğunluk” gibi bir yapımın en iyi film olduğunu düşünen bir sinema algısına sahip olmasına rağmen, en iyi aktör ödülünü Bartu Küçükçağlayan yerine, Cem Yılmaz’a verebilecek kadar kafası karışmış bir jüri topluluğunu, ben hayatımda görmedim, duymadım. “Eyvah Eyvah”ı en iyi film seçip, en iyi erkek oyuncuyu aslında başrol olmamasına rağmen Cem Yılmaz’a verseniz, gene de bir şey demeyeceğim. Zira “Cem Yılmaz” rolünün hakkını verdi. “Güç Birliği”nin törenden önce ben bu işe destek vermiyorum demesi, gerçekten çok yerinde olmuş. Yoksa “Bu kadar kafası karışık ve bilgisiz insanlara koca sinema emanet edilir mi?” tartışmaları çoktan başlamıştı bile.

        Aslında ortada ne bir kafa karışıklığı, ne de bilgisizlik var. Engin Yiğitgil’in, “Sinema Meslek Birlikleri Güç Birliği”nin protestosundan sonra, organizasyonunu ve sponsorlarını koruyabilmek adına seçim sistemine müdahale ettiği hemen anlaşılıyor. Böylelikle sektörde kendine yakın duran her kesime bir şeyler vererek ve özellikle sinema yazarları gibi muhalefet edebilecek entelektüelleri de sakinleştirerek, mükemmele yakın bir tablo ortaya koymuş oldu. Düşünsenize, öyle bir organizasyonunuz var ki hem klasik, hem minimal, hem de anti olay örgülü filmler sayısız ödül alabiliyor. Gerçekle kurgu arasındaki fark nedir biliyor musunuz? Sadece kurgular mükemmel olabilir.

        “Engin Yiğitgil bu işi kendi kurduğu TÜRSAK vasıtasıyla yapıyor, adam istediği sistemle ödül verir” demeyin. Zira her şeyden önce bu ödüller sektörün düzenlediği en geniş katılımlı ve en şeffaf organizasyon şeklinde lanse ediliyor. İkincisi bu tören Kültür Bakanlığının verdiği, yani “Sinema Meslek Birlikleri Güç Birliği”ni oluşturan sektör temsilcilerinin ödediği eğlence vergilerinden gelen parayla destekleniyor. Siz organizasyonun hiçbir aşamasında “Güç Birliği”ne söz hakkı vermeyeceksiniz, ama hem isimlerini, hem de paralarını istediğiniz gibi kullanacaksınız. Bu tip davranışlar sinema sektöründe ancak sorunları, husumetleri ve kafa karışıklıklarını arttırır.

        “Sinema Meslek Birlikleri Güç Birliği” bir üst normdur. Sinemamızın ilk günlerinden beri arzu edip bir türlü oluşturamadığı bu “Güç Birliği” için hem de meslek birlikleri, hem de bakanlık çok büyük enerji harcadı. Dünya çapında bir sinema ülkesi olmak istiyorsak bu yapılanmayı değil göz ardı etmek, daha da güçlendirmek zorundayız. Yoksa Oscar diye “Altın Ayı Yavrusu”nu yuttururlar adama böyle!

        fatihomeroglu@cyapim.com.tr

        Diğer Yazılar