Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Diğer Bozkır, Alican Türkoğlu'nun sorularını yanıtlıyor

        Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Alican Türkoğlu'na konuştu.

        Bozkır'ın açıklamaları şöyle:

        Türkiye'de yaklaşık 11 bin kişi kapasiteli geri gönderme merkezi var ve bu 17 bin kişiye çıkacak.

        Suriyeliler Osmaniye'ye gönderilecek. Diğer ülke vatandaşları Kırklareli'ye gönderilecek ve gerekli işlemler sonrasında ülkelerine gönderilecek.

        Geri kabul anlaşmalarının belli prosedürleri var. Sırf ekonomik amaçlar ile göç eden kişiler belli kurallar ile geri gönderiliyor.

        Düzensiz göçmenlerin ülkelerine başvuracağız, belirli bir süre misafir edebiliriz daha sonra yavaş yavaş göndereceğiz.

        Gelecek göçmenlerin yüzde 70'i Suriyeli. Bu göçmenler Osmaniye'deki kamplara yerleştirilecek. Daha sonra bu kamplarda bulunan Suriyeliler düzenli olarak Avrupa'ya gönderilecek.

        Birleşmiş Milletler'in mülteciler konusunda belli kuralları var, sadece belli meslek grupları ya da yaş grubu olmayacak. Avrupa şu kadar kişiyi alıyoruz dediği anda göndereceğiz ama varılan mutbakat bire bir. Hep Avrupa'dan mülteci gelecek oraya gönderilirken bekleme olacak diye bir şey yok. İyi niyet çok önemli.

        Bir grup geldiği ama bizden bir grup Avrupa'ya gitmediği zaman bir sonraki grup için sorgulama yapılır.

        Geçtiğimiz yaz Avrupa hangi ülke ne kadar mülteci alabilir dağılımı yaptılar ve burada 72 bin rakamı çıktı, bu bizimle ilgili değil. Bizim anlaşmamız bire bir; daha az gelirse daha az, daha çok gelirse daha çok.

        Oraya giden düzensiz göçmenlerin geri geleceklerini bilmeleri ve bir daha düzenli göçmen olarak Avrupa gidemeyeceklerini bilmeleri burada sağnlanmak istenen asıl psikolojik faktör.

        Günde 300 olan yasadışı göçmen sayısı 900'e indi. 20 Mart'tan sonra beş adaya ulaşmış göçmenleri alacağız. Epey bir düşme var ama sıfıra inme yok.

        Konunun uluslararası örgüt boyutu var. İnsan ve silah kaçakçılığından faydalanan örgütler var. Bu örgütlerin de neması kalmadığında Balkan Yolu denen güzergah önlenecek.

        Türkiye'nin tutumu yürek yakan manzaraların sona ermesi yönünde. Oraya ulaşan insanlar için de durum zor; Türkiye'deki düzenli kamplar yok, insan onuruna yakışmayan manzaralar var, savaş esiri gibi atlı polislerin eşliğinde, tellerin arkasında aç susuz insanlar var.

        Türkiye iftihar edilecek bir performans sergiledi, 2 milyon 730 bin misafir ağırladık. İnsanlık tarihi bunu hatırlayacaktır.

        Avrupa Birliği ile geri kabul anlaşmamız ve Yunanistan ile geri kabul anlaşmamız ayrı konular. Bu anlaşma da ayrı, sadece spesifik bir konumu kapsıyor. Beş adaya 20 Mart'tan sonra giden göçmenlerin geri alımı. Yunanistan ile anlaşmamız ise tüm Yunanistan'ı kapsıyor ama 1000 kotası var. Yunanistangeçen yıl 11 bin kişilik liste yolladı, 5000 kişi kabul edebiliriz dedik ama gelen rakam 500-600 oldu. Çünkü zaten göçmenlerin büyük kısmı başka ülkere ulaşmıştı. Avrupa ile olan anlaşma Haziran başında yürürlüğe girecek. Onda da aynı şekilde kişi pasaport sahibi ise ve Türk vatandaşı ise geri alınacak, üçüncü ülke vatandaşını da geri alacağız ama geldikleri ülkeye göndereceğiz. Sorun pasaportu olmayanlar. Türkiye'de komisyon kararı verilecek, gerçekten buradan mı gitmiş, kanıtlar yeterli mi bakılacak.

        Günde 100-150 bin kişi gelecek gibi kanaatler oluşabiliyor ama böyle bir şey yok. Tek tek dosyalar incelenecek ve kişiler istenecek. Anlaşmamız olan ülkelere göndermeye çalışacağız, olmayanlar ile görüşeceğiz, bir kısmını misafir edeceğiz.

        Bu yıl için 3 milyar euro, 2018'e kadar bir 3 milyar euro daha kararı alındı. İlk iki zirve basın bildirisi ile sonuçlandı, 18 Mart zirvesi sonrasında karar kesinleşti. Göçmenler için yaşam alanları, hastaneler gibi kararlar alındı, kamplar yerine yaşam alanları yapılacak.

        Uluslarası yardım kuruluşları ile geldiği için paranın % 15'i kesiliyor. Biz paranın bir an önce gönderilmesini istedik. Kızılay ya da AFAD'a para verilmesini önerdik, onların % 15 kesinti gibi bir durumu da yok. Anlaşma sağlanıyor ancak akreditasyon işlemleri tamamlanmalı. Sonrasında para doğrudan gelecek, AB ile mutabık kalınan projelere harcanacak. Harcanan paraların kuruşu kuruşuna hesabı yapılmıştır.

        İlk başta 500 kişiden bahsedildi ama bunun ne kadarı bize gelir bilinmiyor. Mesela AB'nin kendi kuralları içinde bize gönderilebilir hale getirmesi lazım. İlk grupta Suriyeli yok. Suriyeliler geldikten sonra "Şu kadar Suriyeli geldi şimdi siz şu kadarını alın" diyeceğiz.

        Vizenin Haziran sonunda kalkması için üç karar gerek; konsey vize kalkabilir raporu verecek, konsey kararı çıkacak, Avrupa Parlamentosu onaylayacak. Biz de 72 beklentiyi tamamlama çalışmamızı 4 Mayıs'tan önceye göre ayarladık, 41'i tamamen, 50 civarında bir kısmı kısmen karşılanmış durumda. 6 yasa geçmesi gerekiyordu, biri geçti. Bir yasanın bu hafta tamamlanmasını bekliyoruz. Yasalar meclise sevk edildi, gerekirse hafta sonu da çalışacaklar. Muhalefet liderleri de tam destek vereceklerini fade etiler ama henüz bunu göremedik. Kişisel verilerin korunması kanunu çok uzun sürede geçti.Muhalefet işbirliği yapmazsa meclis grubumuzda geçireceğiz ama o zaman da bu, Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına Ak Parti'nin hediyesi olmuş olacak.

        Parmak izi olan pasaporta geçiyoruz, vatandaşlar tekrar harç ödemeden sadece cüzdan bedeli ile pasaportu alacak, vatandaşlarımız bir ülkeye gittğinde sınır kapısında tüm bilgilerinize ulaşılmış olacak ve vizeye gerek olmayacak. Burada sadece Schengen ülkelerinden bahsediyoruz yani İngiltere ve İrlanda yok ama Norveç, İsviçre gibi Schengen üyesi olmayan ama bu sistemle birlikte hareket eden ülkere girebilecekler.

        Pasaportlar ile birlikte biyometrik kimlik kartlarına da geçiyoruz. İleride sadece kimlik kartı ile giriş imkanı olacak.

        Yeni pasaportlar tek bir merkezden veriliyor, başvuru sonrası 1-2 günde alınıyor. Yine aynı merkez verecek. Daha önce pasaport harcı ödemiş olanlar tekrar ödeme yapmayacak.

        Haziran sonu hedef tarih, Hollanda dönem başkanlığı bitmeden, vize kalksın, fasıl açılsın, 3 milyar euro gelsin, bire bir formulü uygulansın gibi faktörleri bir arada görmek istediğimizden bu tarihi belirledik.

        Biz müzakere sürecine fasıl açmak olarak bakmadık, önemli olan sürecin ilerlemesi. 2006'da sekiz fasıl bloke olduğunda biz bunun AB'nin keyfine bırakılacak bir süreç olmadığını söyledik ve bütün fasılları Türkiye'de açtık. Resmi tablo 15 fasıl açıldı bir fasıl kapandı ama reel tablo 28 fasıl açtık, 15'ini kapattık. Bu ne demektir, Türkiye seviyesel olarak oraya gelmiştir demektir. Biz herhangi bir faslı iki ay içinde açabilecek konumdayız. 33. fasıl en son açılan fasıldır ve bu yüzden bunun ayrı bir anlamı da var. Son açtığımız üç fasıl Fransa blokajının kalkmasından sonra oldu. Kıbrıs sürecinin o anda bulunduğu noktadaki hassasiyetiveseçimler sebebiyle ertelme yaptık. Kıbrıs sorunu çözülürse bir sorun yok, çözülemez ise de varılan mutabakatta Güney Kıbrıs'ın bloke ettiği beş faslın açılması var.

        Mesela 24. fasıl, geri kabul anlaşması, pasaport güvenliği, yasa dışı göçmenler ve bunu açamıyoruz. Bu, tamamen bir ironi.Bunlardan biri olmazsa AB çöker. Biz önemli adımlar atarken bir ülkenin kaprisi yüzünden sistemi tehlikeye atmanız doğru değildir. Eğitim faslı, dış güvenlik ve savunma faslı, bütün bunlar açılması gereken fasıllar.

        Avrupa'da bir süre Türkiye bizimle işbirliği yapmıyor gibi bir yanlış algı oluşmuştu. Şu ana kadar 37700 yabancının girişini yasakladık ve binlerce kişiyi Türkiye dışına gönderdik. Avrupa'da 25-30 bin DAEŞ temaüllü AB vatandaşı var, hepsi DAEŞ üyesi olacak demek değil ama kullanılabilirler. İstihbarat paylaşımı çok önemli. Türkiyesiz terörle mücadele mümkün değildir. PKK da terör örgütüdür ve Belçika'da yaşananlar yüz karasıdır. Türkiye'de bu kadar can kaybına yol açan terör örgütüne izin verilmesi, patlama günü çadırın açık olması, o gün kaldırılıp tekrar kurdurulması anlaşılması mümkün olaylar değildir. Sabancı'nın katilleri, DHKP-C liderleri Belçika'da dolaşıyor. 10 yıldır bütün belgeler veriliyor, yakalamıyorlar. Belçika'nın Türkiye'ye dayatması haline geldi, böyle terörle mücadeleyi yönetemezsiniz. Terör örgütlerinin amaçları aynı, PKK da DAEŞ de canlı bomba kullanıyor. Bunu önlemek için birlikte hareket etmeliyiz. Bu olay AB genelinde değil, Belçika özelinde bir sorun. AB'de birçok ülke bu örgütleri terör örgütleri listesine almış halde.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ