Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Balyoz'da 5 tutuklama

        Balyoz soruşturması kapsamında sorgulanan ve tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen 7 şüpheli haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. 7 şüpheliden aralarında ikisi generel olmak üzere 5 muvazzaf askerin tutuklanmasına, bir emekli Albay ve sivil memurun serbest bırakılmasına karar verildi. Korgeneral Rıdvan Ulugüler ifadesinde, "Oraj Hava Harekat Planı'nı hazırladığı iddia edilen İbrahim Fırtıra, muharif gücü olmadığı gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde aynı göreve atanacağı Hava Kuvvetleri Komutanı'nı ve onun karargahında devre dışı bırakmaya çalışması hayatın olağan akışına aykırıdır" dedi.

        Serdar KULAKSIZ/ AHT

        Balyoz soruşturması kapsamında sorgulanan ve tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen 5 muvazzaf bir emekli subay ile sivil memurun arasında bulunduğu 7 şüpheli haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme aralarında Korgeneral Rıdvan Ulugüler, Tuğgeneral Rıdvan Baloğlu'nun da bulunduğu 5 muvazzaf askerin tutuklanmasına karar verirken emekli Albay ile bir sivil memurun serbest bırakılmasına karar verdi.

        Balyoz Soruşturması kapsamında tutuklanan Korgeneral Rıdvan Ulugüler savunmasında, TSK'da özel filo kurulmasının söz konusu olmadığını söyleyerek Bunun için Hava kuvvetleri Komutanı ile Genel Kurmay Başkanı'nın onayının bulunması gerektiğini söyledi. Dijital çıktıdaki buna aykırı hususların bilgisizlikten kaynaklandığı ve sahte olarak düzenlendiğinin açık olduğunu belirten Ulugüler, "İddia edilen seminere katılmadım. Dijital veri olduğu belirtilen çıktılardaki tarihler arasında da açık çelişkiler mevcuttur. Bana verildiği söylenen emrin tarihi 09 Şubat 2003 iken benim buna dayanarak digital veri oluşturma tarihi mümkün olmayan önceki 03 Şubat 2003 olarak gözükmektedir" dedi.

        Ulugüler, "Oraj Hava Harekat Planını hazırladığı iddia edilen İbrahim Fırtına muharif gücü olmadığı gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde aynı göreve atanacağı Hava Kuvvetleri komutanının ve onun karargahında devre dışı bırakmaya çalışması hayatın olağan akışına aykırıdır" dedi.

        Dijital çıktılarda Hava Kuvvetleri Karargahı başkan ve daire başkanları adına düzenlendiği halde adresin yer almamasının da sahteliği gösterdiğini öne süren Ulugüler, "Hava Kuvvetlerinde geri hizmet uçuşu tabiri bulunmamaktadır. Bunun yerine geliştirilmiş harbe hazırlık uçuş planı kullanılmaktadır. İddia edilen eğitimler Hava Kuvvetleri karargahında değil Hava Kuvvetleri'nin eğitim kurumlarında filoların ve muharif filolarında planlanır ve yerine getirilir. Eğitim planlamasını eğitim daire başkanlığı yapmaz Bu eğitimlerin doktorin, konsept ve yönergeleri ile eğitim standartlarının belirler. Harp Akademileri Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda icra edildiği ve hazırlandığı iddia edilen planlar ile ilgili sözde belgelerin buralarda değilde ilgisi olmayan Gölcük Donanma Komutanlığı'ndan elde edilmesi gariptir" dedi.

        Üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirten Ulugüder, "İllegal grup yada örgüt tarafından çelişkilerle dolu sahte digital verilere dayalı koplonun boşa çıkarılmasını hakimlikten ve savcılıktan talep ediyorum. Bu digital verilerin her bakımdan gerçekliğinin tespiti için uluslararası kurum ve kuruluşlardan araştırılmasını istiyorum. Serbest bırakılmamı talep ediyorum" diye konuştu.

        FIRTINA İLE FİZİKSEL VE DİGİTAL HERHANGİ BİR GÖRÜŞMEM YOK

        Mahkeme tarafından tutuklanan Tuğgeneral Kubilay Baloğlu da ifadesinde, Birinci Ordu Komutanlığı'ndaki seminere katılmadığını belirterek, " Komutanımız İbrahim Fırtına ile ne fiziksel ne de digital olarak herhangi bir görüşmem olmamıştır" dedi.

        Belgelere göre sıkı yönetimden sonra İDO yönetiminin kendisi tarafından gerçekleştirileceğinin ileri sürüldüğünü anlatan Baloğlu, "Oysaki 2010 yılı haricinde karargahta görev yapmadım. Pilot olarak görev yaptım. Bu nedenle çalışan sayısı ve cirosu bakımından İDO'yu yönetmem söz konusu bile olamaz. Digital verilerde rütbem ile ilgili hata vardır. Binbaşı olduğum dönemde Yarbay olarak gösterilmekteyim. Ayrıca 2003 yılında düzenlendiği belirtilen belgelerin düzenleme yönergesi 2008 yılında yürürlüğe giren yönerge doğrultusundadır. Bu husustaki belgelerin sahteliğini kanıtlamaktadır. Suçlamaları kabul etmiyorum. Serbest bırakılmamı talep ediyorum" diye konuştu.

        İNANÇLI BİR İNSAN OLARAK SUÇLAMAYI HAKARET OLARAK DEĞERLENDİYORUM

        Abdullah Cüneyt Küsmez, "İsmail Ağa Camiine yönelik yapıldığı belirtilen keşif ile ilgili ki ben bu yönde bir keşif olduğunu kabul etmiyorum. Ana ve ek raporların tarihleri hayatın olağan akışına aykırıdır. Ana raporun Şubat ayında hazırlandığı iddia edilirken ek raporun bu tarihten önce Aralık ayında düzenlemesi mümkün değil. İnançlı bir insan olarak isnat edilen suçlamayı şahsıma yapılmış bir hakaret olarak değerlendiriyorum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

        USUL HATASI VARDIR

        Davut İsmet Çınkı ise belge olduğu iddia edilen Lahika ve direktiflerde soy isminin "Çıngı" olarak geçtiğini belirterek, "Soy ismim Çınkı'dır. Bu husus dahi başlı başına iddia edilen belgelerin düzenlenmesinde ya da faaliyetlerde yer almadığımın delilidir" dedi. Nufüs cüzdanını, pasaportunu , meslek kartını mahkemeye sunan Çınkı şunları söyledi:

        "İsmimin geçtiği belirtilen Lahika ve direktifler ile ilgili herhangi bir katılımım veya tebligat söz konusu değildir. İddia edilen bu belgelerin düzenlenmesindeki usul hatalıdır. TSK'da bu şeklide bir yöntem yoktur. Örnek olarak HHA-direktif.doc isimli belgenin hazırlanmasındaki usul gösterilebilir. Çünkü belgenin tarafları olarak gösterilen İbrahim Fırtına 50 m. Mesafedeki yerde görevli alt rütbesi konumundaki K.P.'ye herhangi bir konuda emir vereceği zaman onun alt rütbesindeki yarbayı görevlendirmez. Ayrıca akademideki generaller her öğlen yemek yediklerinde biraz önce bahsettiğim şeklide bir uygulamanın da gereği yoktur. Ne 2002-2003 yıllarında ne de öncesinde ya da sonrasında hükümete yönelik görev yaptığım TSK içerisinde faaliyette bulunan bir gruba rastlamadım. Herhangi bir kimseden emir almadım. Kimseye emir vermedim. Görev kapsamım ile isnat edilen eylemler arasında dahi bağ yoktur. Bir an için dijital verilerin gerçek olduğunu düşünsek dahi benim bu görevden haberdar olduğuma ya da bu amaç doğrultusunda çalıştığım konusunda kanıt yoktur. İddia edilen belgeleri düzenleyecek düşünce yapısına sahip değilim. İddia edilen planlardan haberim yoktur. Hazırladığım iddia edilen bir belgede üç sınıf üstte yer alan kişi ile aynı yerde geçmekteyim. Ancak belgeyi hazırlayanın ben olduğum görülmektedir. Bu da TSK'da mümkün değildir. İTÜ, ODTÜ ve TUBİTAK'a bilgisayar kullanımım ile ilgili becerimin tespiti konusunda 21 Haziran 2011'de başvuruda bulundum. Buna ilişkin dilekçeleri Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın hakkımda iddia edilen suçlarla ilgili bilirkişi raporunun ilgili kısmına sunuyorum."

        SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM

        İddia edilen suç tarihlerinde TCG Salih Reis Fırkateyninde Binbaşı rütbesinde görevli olduğunu belirten İbrahim Koçer ise, "Cem Aziz Çakmak isimli kişiyi 2007 yılına kadar tanımıyordum. Bu kişi adına imzaya açılan belgede ismimin geçtiğinden haberim yoktu" dedi. Koçer, "2012 ile 2014 yıllarını kapsayan Amiralliğe aday Personel Listesi'ndeki böyle bir listem yok gerçek olduğunun kabulü halinde dahi adımın geçmesinin bir anlamı yoktur" dedi.

        Feyyaz Öğütçü adına açılan belge ile ilgili olarak kendisine böyle bir görev verilmediğini söyleyen Koçer, "Bu iddiayı da kabul etmiyorum. Farklı görev yerlerindeki birimler arasında ayrıca beni tanımadıkları da düşünüldüğünde böyle bir görevin verilmesi mümkün değildir. İmasa ve Natali adlı yazılarla bir ilgim yoktur. O tarihlerde 3 sene yurtdışında görev yaptım. İbrahim Sezer isimli kişiyi tanımıyorum. Bu zamana kadar şerefimle TSK'da görev yaptım. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.

        BU VERİLER ÜÇÜNCÜ KİŞİLER TARAFINDAN HAZIRLANMIŞ

        Mahkeme tarafından serbest bırakılan emekli Albay Turgay Yamaç ise, görev yaptığı dönemde levazım karşılığı olan ikmal sınıfında çalıştığını belirterek, "Belge olduğu iddia edilen veriler üçüncü kişiler tarafından hazırlanmıştır. Bu verilerden hiçbir şekilde haberim olmadığı gibi savcılık tarafından bana yöneltilen iddialar da mevcut değildir" dedi.

        BELGELERDEN BİLGİ SAHİBİ DEĞİLİM

        Mahkemeden serbest kalan sivil memur Güllü Şaklaya da, "Gerektiği zamanda aynı ortamda çalışan sivil personel birbirlerinin bilgisayarını kullanabilir. İsmimin geçtiği belirtilen belgelerden ne o tarihlerde ne de sonrasında bilgi sahibi değilim. Suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.

        Mahkeme, Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçundan Rıdvan Ergüder, Kubilay Baloğlu, İbrahim Koçer, Cüneyt Küsmez ile İsmet Çınkı'nın tutuklanmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca emekli Albay Turgay Yamaç ve sivil memur Güllü Şalkaya'nın ise serbest bırakılmasına karar verdi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ