Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Okul başarısına ulaşmanın basamakları

        Damla ÇELİKTABAN / HT MAGAZİN

        Koray Varol bir eğitim sevdalısı. Matematik öğretmeni, öğrenci koçu, eğitim danışmanı, TEOG denemeleri yayıncısı. Okul başarısı ve sınavlara hazırlanma konularında öğrencilere motivasyon konuşmaları yapıyor. Varol’la okula nasıl adapte olunacağını, nasıl ders çalışılacağını, başarılı ve başarısız öğrencileri konuştuk…

        Okulda başarılı olan çocukların özellikleri hakkında çalışıyorsunuz. Başarılı çocuğu başarısızdan ayıran ne?

        Başarılı çocukların özelliklerine baktığım zaman “Ben bunu yapacağım” diye bir iç ses, bir inatları var. Bu sesin varlığı aynı şeyi anlattığınız zaman 2 öğrenci arasında öğrenme farkı yaratıyor ve bu da başarıyı doğuruyor.

        Bu sesin kaynağı nerede?

        Bu sesin kaynağı çocuğun kendi içinde. Merakı ve bir şeyler yapma çabası... Çocuklar çok hassastır, aile tarafından desteklenmeleri gerekir. Onlara bisiklete binmeyi ya da misafir geldiği zaman oturup kalkmayı öğrettiğiniz gibi ders çalışmayı ya da inancını korumayı da öğretmek gerekiyor.

        Nasıl olacak bu?

        Çocuk öğrenmeyi biliyordur ama onu nasıl daha uzun süre aklında tutabileceğini ya da ne kadar tekrar yapması gerektiğini, tekrarı nasıl yapması gerektiğini tam olarak bilmeyebilir. Anne ve babanın, öğretmenlerin ona öğretip yardımcı olması gerekir. Velilerde yaşanan sıkıntılardan biri şu: Çocuğa mesela “Robert Koleji’ni kazan” derler. Çocuk Robert’i nasıl kazanacağını bilemez ama Robert’in iyi bir şey olduğunu, onun işine yarayacağını düşünür. Sonucu istemektense yolda giderken yapması gereken şeyleri öğretmek çocuğa güç katar.

        Basamakları öğreteceksiniz yani...

        Mesela çocuğunuza “Odanı topla” dediğiniz zaman çocuk bunu yapamayabilir. Onun yerine yatağı önce siz toplarsınız, çarşafı düzeltirsiniz, örtüyü örtersiniz. Bir kere bozup çocuğa “Şimdi sen yap” dersiniz. Bir sonraki sefere çocuk öğrenir. 1 hafta boyunca yatağını toplattırdığınız zaman yatak toplama onun kafasında normalleşmeye başlar. İkinci hafta “Eşyaların yerlerde olmayacak, kirliler kirli sepetinde olacak, temizler asılacak” dersiniz. Bu kadar. Ondan sonra hem yatağı hem de odayı toplamayı geliştirirsiniz. Bir yerden sonra ikisi de oturur. Bazı çocuk ikisini birden yapamayabilir. O zaman yer toplamayı bırakıp 3 hafta boyunca sadece yatağa odaklanırsınız.

        Gideceği yolu saptamak

        Başarı illa okul başarısı olmak zorunda mı? Sporda ya da sanatta başarı olamaz mı?

        “Ben çok iyi bir yüzücü olacağım” dersen yüzmeye başlaman lazım. Yüzücü olmak isteyip durmaya devam edersen yüzücü olamazsın. İsteği hareketle birleştirip hareketin içerisinde kendini geliştirmeye çalışmasını göstermek gerek. O zaman çocuk zaten istediğini yapabilir. Mesela bahçıvan olacaksa, bahçıvan olma süreçlerini inceleyip nasıl daha iyi bahçıvan olabileceğini bulabilir. Anlamlı bir hedefi olmalı. “Astronot olacağım” diyen çocuğa, “Türkiye’de zor. Astronot olacaksan liseyi nasıl yurtdışında, Amerika’da okursun?” demek lazım. En kötü ihtimalle bunları yapmak gerekiyor.

        Bir miktar tedirginlik

        HERKESTE belli bir miktarda tedirginlik olmalı. Fazlası eli ayağa dolaştırır. Azı da herhangi bir işi yaptırmaz. Öğrencinin tedirginliğini dengesini bozmayacak ama bir şey yapacak aralıkta tutmak önemlidir. Yani “Sen zaten kazanırsın, zaten süpersin” dediğiniz zaman yapması gereken işi “Zaten ben kazanacağım” diye yapmıyor. “Sen çok zekisin, çalışmadan da yaparsın” dediğinizde çalışmıyor. Çalışmadan yapabileceğini düşünüyor ama o kadar soruyu çözmediği için pratiği eksik kalıyor. “Kazanamazsan şöyle şöyle olur” dendiği zaman da tedirginlik artıyor, yapabileceği şeyde heyecan yaratıyor.

        Zorlanmayan çocuk zorlanır

        BAZI aileler “Benim çocuğum hayatta çok zorlanmasın” diye düşünüyor. Bu ailelerin çocuklarına çok üzülürüm. Hiçbir zorluk yaşamıyorlar. Bir zorluğa girecek, aile kurtarıyor. Çocuk 18 yaşına gelip bir zorlukla karşılaştığında da ne yapacağını bilmiyor. Çocuğun elinden mücadele gücünü alıyorlar. Oysaki gündelik hayatta rastlayabileceğimiz ufak büyük sıkıntılar karşısında “Ben bunu yapabilirim” diye inanabilmek için daha önceki yaptıklarımızdan aldığımız içsel desteklere ihtiyacımız var. Örneğin, yağmur yağıyor diye iş görüşmesine gitmeyen insan gördüm.

        Ödevlerini yapmak istemiyorsa anne-baba ne yapmalı?

        ÖDEV yapmak opsiyonel değildir. Aile ödevi çocuğa hem sevdirmeye çalışır hem de yapılması gereken bir şey olduğuna sonuna kadar inanırsa, çocuk da “Ben bunu zorlamayayım” der. Çocuk niye çalışmak istemiyor? Biz onu çocuğa sevdirip nasıl yaptırabiliriz? Ailenin “Nasıl bir insan yetiştiriyoruz?” diye sorması gerekir. Bu çok önemli bir soru. Ben velilerime şunu soruyorum: Çocuğunuz gibi bir insanla çalışmak ister misiniz? Verdiğin işin tamamını yapmıyor, zamanında getirmiyor, sen anlatırken etrafa bakıyor. Diyelim ki toplantıdasınız ve sorumluluk veriyorsunuz. Yapmayacak yani.

        Yaşlara göre okula adaptasyon

        Okula ilk defa başlayacak çocukların alışma süreci nasıl geçer?

        Küçük sınıfların okula başlamasında anaokuluna gitmiş ve gitmemiş öğrenci arasında fark vardır. Anaokuluna gitmiş öğrenci ailesinden uzak kalabilmeyi öğrenmiştir. Anaokuluna gitmemiş öğrencinin duygusal dünyasını hazırlamak gerekir. Bir şey olursa anneye ve babaya ulaşabileceğini ya da hocaların ona yardımcı olabileceğini anlatmak önemlidir. Kendi yaşıtlarıyla kaynaşması ve onlarla adaptasyon sağlayıp kendi dengini görebilmesi gerekir. Aile bunu kendi içinde ne kadar doğal ve normal yaşarsa, çocuk da o kadar doğal ve rahat yaşar. Ama anne “Ya sen burada korkarsan, ya çok ağlarsan...” dediği zaman çocuğa aslında gizli bir şekilde onları kodlamayı başlar.

        Ne kadar zamanda alışılır okula?

        3 hafta gibi... 3 hafta içerisinde o uyum süreci tamamlanmaya başlar. Tamamlanmıyorsa ve majör hareketler oluyorsa destek almakta fayda var.

        Peki daha birinci, ikinci sınıftan çocuğun ilerde okul yaşamında zorlanıp zorlanmayacağı belli olur mu?

        İlk 3 yıl çok önemlidir. Çocuğa çantasını toplamanın, çantasını hazırlamanın, kapının önüne koymanın, okuldan geldikten sonra defterlerini çıkarıp ödevlerine bakmanın ve ödevlerini yapmanın eğitimi verildiği zaman eğitim hayatının yüzde 80-85’i rahatlar.

        Peki ödevleri anne de onunla yapmalı mıdır?

        Öğretinceye kadar, ona gösterinceye kadar tabii ki, çünkü çocuk tek başına onları yapamaz. Çocuk bir yere kadar kendi yapabilmeye başlayınca anne biraz uzaklaşıp orada başka bir şeyle ilgilenebilir. Gazete okuyup arada onu kontrol edebilir.

        Yani onun yerine alıp yapmak değildir olay.

        O zaman anne öğrenir çocuk öğrenmez.

        Sekizinci sınıflara hedef koymalı!

        Peki daha büyük sınıfların okula başlangıcında nelere dikkat etmek gerekir?

        Sekizinci sınıflar kasım ayının sonunda TEOG sınavına girer. Onun için okular açılmadan önce belli bir seviyede çalışma disiplini yaratılmaya başlanması ve önceki öğrendiklerinin geliştirilmesi gerekir. Bir de okulun ilk haftası aile yemeği sırasında babanın veya annenin çocuğa, o yılın önemi hakkında konuşma yapması, ona güven vermesi ve belli bir seviyede beklentilerini ifade etmesi önemlidir. Çocuk böylece vizyon geliştirebilir, “Ben bu yıl bunları yapmaya çalışacağım” tarzında bir ses olabilir çocuğun içinde. Senenin başında aile içinde TEOG sınavının gerçekliğinden, sınavın ona yapacağı katkılardan, nasıl çalışılacağından, her gün ne kadar soru çözüleceğinden bahsedilebilir. Bunu bir yapı olarak kurmak çocuğun hayatını kolaylaştırıcı ve güçlendirici bir yöntemdir. Aile yol çizer.

        Ailenin beklentileri derken, sınır koymak gerekmez mi? Çocuk kendi iyiliği ve geleceği için sınava hazırlanacakken, bunu ailesi istiyor diye yapması normal mi?

        Çocuklar yedinci sınıfa kadar yaşamlarının büyük bölgesini sevgi üzerinden yaşarlar. Annem-babam beni sevecek mi, sevmeyecek mi? Beğenilecek miyim, beğenilmeyecek miyim? Sekizinci sınıfla birlikte dünya biraz değişmeye başlar. “Bir sınava gireceğim ve bu benim lisemi etkileyecek” bilinci gelir. Ailenin bu dönemde motive etmek için hedefler koyması ve yapabildiklerini övmesi çocuk için yararlı olur. Beklenti önemlidir çünkü çocuk kendi beklentisini ailenin ve çevrenin ona karşı koyduğu beklentilerden oluşturur. Burada bazı riskler vardır. Düşük beklenti koyarsanız, çocuk kendisine güvenilmediğini düşünebilir.

        Ya da yetersiz olduğunu…

        Çok yüksek hedefler koyulduğunda çocuğun dünyası ulaşılamaz beklentilere doğru gider. Bu da yardımcı değildir. Şu an özel okulların büyük bir kısmının liseye devamı var. Birçok aile “Zaten lise garanti, çocuğumuz çok hazırlamadan oraya geçebilir” diye düşünüyor. Bunun üzerine yapılmış bilimsel bir araştırma var. Sınava hazırlanmış olan çocuk kendi lisesine devam edecek olandan daha mutlu.

        Öyle mi?

        Evet. Sebebi “Ailem bana güvenmedi” ya da “Benim başarılı olacağımı düşünmedi” algısı. Aile onun rahat etmesini isterken çocuk böyle algılamıyor. Sınava hazırlamak, iyi öğrenmesine katkı sağlayan bir süreç.

        Ve bu sonra üniversite sınavına da etki ediyor mu?

        Kesinlikle etkiliyor. Öbür türlü çocuk lise sona geldiği zaman hiçbir zorlanmaya girmediği için kendini konumlandırması zor oluyor. Bazı çocukta özgüven çok yüksek, “Ben zaten bunu yaparım” diyor ama hayatında ders çalışmamış. Şimdi biraz ders çalışınca dağları delecekmiş gibi düşünüyor ama sınava girince yeterli olmadığını görüyor. Ya da bazı çocuk 160 dakika oturmayı bilmiyor. Sınava hazırlamak belli bir dozajda bir şeyleri şekillendirmeye yarıyor ve öğrenme süreçleri gelişiyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ