Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Yavuz Turgul zor, Onur Ünlü komik’, Tansu Biçer Altın Portakal Film Festivali, Tansu Biçer filmleri, Tansu Biçer Neden Tarkovski Olamıyorum, Kübra Par haberleri

        Kübra PAR/kubrapar@haberturk.com

        Tansu Biçer son dönem Türk sinemasının en iyi oyuncularından biri. Katıldığı her festivalden ödülle çıkıyor. Geçtiğimiz hafta Altın Koza’da En İyi Film seçilen “Toz Ruhu”ndaki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı. Bu hafta da Altın Portakal’da “Neden Tarkovski Olamıyorum” filmindeki rolüyle ödülün en güçlü adaylarından biri... Tatsız tartışmalar sonrası nihayet yapılmasına karar verilen Altın Portakal öncesi Tansu ile buluştuk, sinema macerasını ve dizi setlerini konuştuk.

        Büyük tartışmayla başlayalım. Altın Portakal’da Gezi Belgeseli etrafında dönen anlaşmazlıklarla ilgili ne düşünüyorsun?

        Festivallerin daha yukarıda bir yerde durması ve kurumsallaşması lazım. Yani düzenleme komiteleri ya da destekleyen belediyeler değişse bile festival kendi kimliğini korumalı. Bu olay özelinde ise temel sorun iletişimsizlikti. Taraflar birbiriyle açık açık konuşmadı.

        Neden sansür değil de iletişimsizlik demeyi tercih ediyorsun?

        Yönetmen yarışmaya dönmeyi kabul etti ama diğer belgeseller geri çekildi. İnsanlar açık açık konuşmadı. Şimdi kim iyi, kim kötü, kim festivalin iyiliği için çalıştı belli değil. Yarışmada kalma kararı verenler de zan altında kaldı. Tabii herkesin kendine göre bir doğrusu var. Festival kurumsallaşmış olsaydı bu sorun büyümeden halledilebilirdi.

        Murat Düzgünoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı “Neden Tarkovski Olamıyorum” filmiyle En İyi Erkek oyuncu kategorisinde yarışıyorsun. Film sinema maceranda nereye oturuyor?

        Daha önce hep Anadolulu karakterleri oynamıştım. Bu filmde ilk kez şehirli entelektüel bir karakteri canlandırıyorum. Bu açıdan ilginçti.

        İlk filmini çeken genç bir yönetmeni canlandırıyorsun. Gelecekte kamera arkasına geçme planın var mı?

        Hayır, şimdilik öyle bir niyetim yok.

        Filmde günümüz sinemacılarına ve sinema ortamına dair pek çok gönderme var. Tespitlerine hak verdin mi?

        Oyuncular olarak hangi rolü oynarsak oynayalım biz aracıyız, yönetmen kendi hikâyesini anlatıyor. “Sen nasıl buldun” diye soracak olursan, yer yer yerini bulan, yer yer “Daha ileri gidebilirdi” diyebileceğim bir film oldu...

        Nesimi Yetik’in ilk filmi Toz Ruhu ile Altın Koza’da En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldın. Daha önce de Venedik Film Festivali’nden ödülle dönen Ali Aydın’ın Küf filminde oynamıştın. İlk filmini çeken yönetmenlerle çalışmak riskli değil mi?Neye göre karar veriyorsun?

        Hislerime güveniyorum! İlk sorduğum sorulara aldığım cevaplar önemli... Senaryoyu okuyup kendimle ilgili bir şey bulabiliyorsam, yönetmen söylediklerimi dinliyorsa, karşılıklı saygı varsa kabul etmemek için bir neden yok.

        ‘TİTİZ DEĞİLİM AMA EVDE TEMİZLİK YAPIYORUM’

        Filminde oynadığın yönetmenleri kıyaslamanı istesem... Kim eğlenceli, kim zordu?

        En zor set Yavuz Turgul’unki. Daha yolun başındayken bir filminde oynamıştım, elim ayağıma dolaşıyordu karşısında. Çok disiplinli ve kontrolcü... En komiği ise Onur Ünlü’nün setleri. Ortada sürekli bir espri tufanı döner.

        Oyunculuk açısından kendini en beğendiğin film hangisiydi?

        Küf’teki rolümü beğeniyorum. Yozgat Blues da iyiydi.

        Seni en zorlayan rol hangisiydi?

        Toz Ruhu’ndaki rolümün çok hassas bir dengesi vardı. Karakterin başından müthiş olaylar geçmiyordu. Karikatür ile gerçek arasında bir yer tutturmaya çalışmak zordu.

        Toz Ruhu’nda evlere ve işyerlerine temizliğe giden, arabesk müzik albümü çıkarmak isteyen genç bir adamı canlandırıyorsun.

        Normalde temizlikle aran nasıl? Titiz değilim ama evde ara sıra yapıyorum! Temizlikten çok karakterin arzusuna odaklandım. Şarkıcı olamadığı için temizlik işinin en iyisi olmaya çalışıyor. Görünmek isteyen bir adam, sürekli sahne ışığının altındaymış gibi davranıyor. Role hazırlanırken bu halleri üzerine kafa yordum. Dramaturg Çetin Sarıkartal’dan da yardım aldım.

        Sesin gerçekten kötüymüş! Sağol... (Gülüyor.)

        Sese değil şarkı söylerkenki ruh haline odaklandım. Ünlü bir şarkıcıyı oynasam daha iyi söylerdim!

        Oyunculuğun meslek hastalığı var mı? Sürekli başkalarının davranışlarını gözlemliyor musunuz mesela?

        Gözümüzü dikip insanları gözlemlemiyoruz. O seyirciliktir. Çay içişini izleyerek seni oynayamam. Önemli olan davranışların altındaki düşünceleri fark etmek...

        ‘Dizi ve film sektörü birbirinden ayrılmalı’

        Dizilerde oyunculuk kalitesinin sinemaya kıyasla kötü olduğu tezine katılıyor musun?

        Geçiş döneminin içindeyiz. Bir ayrışma olacak bence. Dizi yapacaklar sadece dizide, sinema yapacaklar da sadece sinemada kalacak.

        Bu iyi bir şey mi?

        Evet, bence ayrılmalı. Her sektör kendi sorunlarıyla yaşıyor. İki tarafın beklediği oyunculuk farklı. Dizide matematik ve ritim var. Sinemada ise yönetmenin dünyayı algılayış biçiminin daha özgürce ifade edildiği bir alan var. Bizdeki ayrışma tuhaf zaten. “Tiyatro entelektüellerin işi. Sinema cesaret ister. İşin içinde para olmasa dizi yapmayız” sınıflandırmasının kalkması lazım.

        Ama oyuncular da kendi aralarında dizi oyunculuğunu küçümsemiyor mu?

        Evet, öyle bir şey var ama yanlış değerlendiriliyor. Dizilerde yoğun çalışan bir fabrikanın işçisi gibi hissediyoruz ama işçilerden daha çok kazanıyoruz. Bir bölümde bir sahne gözükmekle on sahne gözükmek arasında kazandığımız para açısından fark yok.

        Dizilerde rol almak oyunculuğu köreltmiyor mu yani?

        Köreltmiyor ama insanın algısını şaşırtıyor. Dizide bir sahneden diğerine daha hızlı geçiş yapmanız, daha tempolu oynamanız gerekiyor. Sinemadaki gibi 5 dakikalık tek plan yok, her anını dolu dolu oynayamazsınız. Daha az düşünülmüş, daha kolaya kaçılmış bir yere sürükler. Bu alışkanlığı sinemaya taşırsanız problem başlar. Bu yüzden sektörlerin ayrışmasından yanayım ben.

        Son dönem türk sinemasının en iyi oyuncularından birisin. Festivallerden ödüller alman dizi tekliflerini artırdı mı yoksa o işin kendi piyasası mı var?

        Dizilerde belli roller var. Elbette uygun rol olunca iyi oyuncuları oynatmak istiyorlar ama o zaman da kaşeler giriyor devreye.

        İyi filmlerde oynayıp, ödüller almak kaşenizi yükseltiyor mu?

        Hayır çok etkisi yok. Dizilerde şöhret daha ön planda.

        ‘Onur Ünlü’nün dizisinde oynayacağım’

        Hangi yönetmenleri seviyorsun? tarkovskici misin?

        Mike Leigh’i seviyorum. Oyuncularla çalışma sistemini merak ediyorum.

        Setinde olmak istediğin bir yönetmen var mı?

        Özel biri yok. Zaten iyi bir yönetmenin filminde iyi oyunculuk çıkarmak garanti değildir. Tabii ki belli kriterler var. Nuri Bilge filminde oynatmak istese “Bi bakalım abi elektriğimiz tutacak mı?” diyemezsin! (Gülüyor.)

        Onur ünlü’nün hemen hemen tüm filmlerinde oynadın. Bundan sonra ne çekse oynar mısın?

        Zor bir soru sordun! “Ne çekse oynarım” diyemiyorum! (Gülüyor...) Gerçi çekeceği yeni dizide oynayacağım.

        Yine komedi mi?

        Hayır, Onur’un bugüne kadar çekmediği bir tarz, uçuk kaçık değil. Beş kardeşin hikâyesinin anlatıldığı bir melodram. Kardeşlerden birini oynuyorum. Ertem Eğilmez sinemasına yakın bir iş. Böyle bir türde kendini deneyeceği için Onur için de iyi olacak.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ