Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD ile Türkiye arasında tutuklu ve suçluların iadesi konusunda görüşmeler ve pazarlıklar bir aşamada kesildi. 26 Temmuz’da Başkan Donald Trump ve Başkan Yardımcısı Mike Pence “Türkiye’ye yaptırım uygulamaktan” söz etti. Önceki akşam da adım attılar ve konu iki ülke arasında krize dönüştü. Krizin aşılması konusunda iki ülke arasında diyaloğun sürdüğü açıklandı.

        Bu açıklamanın yapılması üzerine finansal piyasalarda tırmanmakta olan tansiyonda bir yatışma oldu. Doğal olarak da, iki ülke arasındaki kriz kısa vadede bir şekilde çözülürse, TL, faiz ve diğer finansal varlıklarındaki değer kayıplarının geri alınabileceğini düşündürdü.

        Çünkü son bir haftada Türkiye finansal piyasalarında kayda değer etki yaratacak bir gelişme yoktu.

        Yukarıda belirttiğimiz gibi, 26 Temmuz bizim piyasalar için kırılmanın başladığı tarih oldu. 24’ünde TCMB’nin faiz artırmaması üzerine verilen sert tepki yatışmak üzereyken bu kez ABD’nin yaptırımları gündeme düştü.

        BİR HAFTALIK BÜYÜK DALGA

        26 Temmuz’dan başlayarak 2 Ağustos’a kadar finansal araçların değerinde meydana gelen değişimler şöyle:

        -Dolar/TL 4.7660’tan 5.0931’e kadar çıktı. Artış yüzde 6.9. Euronun değeri 5.5901’den 5.9253’e çıktı ve yüzde 6 yükseldi. Her ikisinden oluşan sepet kur da 5.1780’den 5.5092’ye çıkarak TL karısında yüzde 6.4 arttı . Hem Euro hem de dolar tarihi en yüksek düzeylerine vardı.

        -Hazine tahvil faizleri 2 yıllıkta yüzde 20.09’dan yüzde 22.09’a yükseldi ve artış yüzde 10’u buldu. 10 yıllık tahvil faizi de yüzde 18.29’dan yüzde 19.48’e kadar yükseldi. Değişimi yüzde 6.5’ta kaldı.

        -Türkiye riskini yansıtan 5 yıllık CDS’in fiyatı 311.19’dan 347.61’e vardı. Bu düzey aynı zamanda son 4 yılın en yükseğini oluşturuyor. Türkiye riskinin bir haftalık artışı yüzde 11.7.

        DİKEN BATTIĞI YERDEN ÇIKAR

        -Belirtelim ki dün krizin kısa bir sürede çözümü için görüşmelerin yapıldığına yönelik bilgi, finansal araçlardaki bozulmayı yaklaşık yarı yarıya geri aldı.

        Dolayısıyla kriz aşıldığında, krizin başlamasıyla oluşan kötüleşmenin büyük kısmı da silinebilir. Hemen 26 Temmuz düzeylerine dönülmese de yaklaşılabilir.

        -Bu anlamda krizin nasıl seyredeceği piyasaların seyri üzerinde belirleyici olabilir. Krizin uzaması, yaptırımların genişletilmesi elbette piyasaları kötüleştirmeye devam eder. İki ülke arasındaki krizi de, bizim yaşadığımız finansal piyasa krizini de büyütür.

        Finansal piyasaların sağlığı açısından ABD ile olan krizin bir an önce aşılması gerekiyor. Yoksa piyasalardaki kötüleşmeyi düzeltmenin başka yolu yok. Diken battığı yerden çıkar.

        BÜYÜMEYE TAKSİTLENDİRME DARBESİ

        -Yüksek enflasyon ve yüksek cari açıkta yüksek büyümenin payı büyük. Her ne kadar kurdaki sıçrama enflasyonu sıçratıyorsa da, cari açığı ve büyümeyi düşürmeye de yarıyor. Nitekim bunun somut sonuçlarını almaya başladık. Temmuz ayında dış ticaret açığında yüzde 32 azalma meydana geldi. Çünkü ihracat yüzde 11.8 artarken ithalat yüzde 6.4 geriledi. Buradaki yükselen kurun başat rol oynadığını düşünüyoruz. Hız kesmenin en somut göstergeleri.

        -Merkez Bankası geçen hafta faizleri artırmazken, büyümenin ne kadar etkilendiğini ve maliye tarafında yapılacakları görmek istediğini açıklamıştı. Büyümenin düşmekte olduğu kesin. Üzerine son yaşadığımız kur artışı da bindiğinde hız kesme ivme kazanarak devam edebilir.

        İKİ AYDA NE DEĞİŞTİ?

        -Maliye politikalarında da ilk önlemler açıklanmaya başladı. Doğalgaz ve elektrik zammının ardından dün de BDDK borçlanarak ve taksitlendirerek yapılan harcamaları sınırlandıracak bir taslak açıkladı. Tüketici kredisi kullanma sınırı 4 yıldan 3 yıla indirilirken ziynet eşyalarındaki 4 taksit olanağını kaldırılacak. Elektronik eşya alımlarında 6 aylık vadenin de 3 aya indirilmesi planlanıyor.

        -Uzun vadeli borçlanılarak özellikle ithal edilen malların satın alınması artık istenmiyor. Hem cari açık hem de enflasyonla mücadele için. Devlet artık borçlanarak tüketme diyor. Bundan bir iki ay önce ise tersini diyordu. O zaman henüz kur şokunu yememiştik ve seçim vardı. Şimdi ise kur şoku yanında faiz şokunu da, enflasyon şokunu da yedik ve üstelik seçim zamanı geçti, geçim zamanı geldi.

        Diğer Yazılar