Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün açıklanan veriler yılın son çeyreğine nasıl başlandığını ortaya koyuyor.

        Öncelikle istihdam verileri eylül ayına ait. Mevsimlik etkilerden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 11.3’e çıktı. Şubat ayında yüzde 9.9 düzeyinden başlayan işsizlikteki tırmanış arka arkaya 8 aydır devam ediyor. Tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 13.3’e yükseldi ki, kentlerdeki işsizlik oranıdır bu. Şubat ayında yüzde 11.9’den 8 ayda yüzde 1.5 puanlık artış meydana geldi.

        - İşsizliğin artışındaki neden ise üretimde ivme kaybıdır. Dün açıklanan ekim sanayi üretimi yüzde 5.7 geriledi. Böyle rakamlar çıkacağı belliydi.

        - Çünkü öncü veri İmalat Sanayi Satınalma Endeksi PMI ekim ayı için 44.3 olmuştu. Sınır değer 50 ve bunun altına inilmesi sanayide daralan faaliyetlere işaret ediyor. PMI ise en son ocak ayında 55.7 ile güçlü büyümeyi işaret ediyordu. Sonraki aylarda sürekli gerileyerek eylülde yüzde 42.7 ile son 10 yılın dibine indi. Ekimde 44.3 ile en kötü noktadan biraz uzaklaştı ama bu durum üretim artacak gibi yanlış biçimde yorumlandı. Çünkü 50 değerinin altındaki her rakamda sanayi faaliyetleri daralır.

        TÜKETİMDE SERT DARALMA

        - Üretim düşmüş, işsizlik artmış, tüketim olur mu? Zorunluysa veya vergisel avantajları varsa olur. İşte dünkü kasım ayı bütçe verilerinden de tüketimdeki sert daralmayı gördük. Bütçenin gelirleri arasında yer alan vergi kalemlerinden dahilde alınan KDV kasım ayında yüzde 27.8 azaldı. Dörtte bir düzeyinden daha yüksek tutarda bir azalmayla karşı karşıyayız.

        - Diğer bir vergi kalemi Özel Tüketim Vergisi de KDV’deki yüksek kaybı teyit ediyor. ÖTV gelirleri kasım ayında yüzde 22.7 düştü. Otomobile getirilen vergi teşvikleri satışları artırmak yoluyla bir ölçüde buradaki kaybı törpülemiş.

        - İthalde alınan KDV de yüzde 2.2 düzeyinde arttı. Aradan geçen bir yıla ve bu sürede dolar kurunda meydana gelen yüklü artışa karşılık ithalattan alınan KDV artamamış bile. Buradan yıllık enflasyona yakın düzeyde ithalat gerilemesini olduğu sonucunu çıkartabiliriz.

        TÜKETİCİ İLK KEZ BU KADAR BORÇLU

        - Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1.6 büyümeye inilmesinin ardından dördüncü çeyrekte daralma olacağı zaten bekleniyordu. Rakamlar bunu teyit ediyor. Burada şaşırtıcı bir taraf yok. Ancak tüketim verilerindeki keskin düşüşle beklenin ötesinde bir daralma yaşanabilir.

        - Son çeyrekte kur kendini önemli ölçüde düzeltmişken tüketici güveni düzeltemedi. Bunun en önemli nedeni de kur şoku yanında faiz şokunun yaşanmasıdır. Kurun yükselmesi geleceğe güveni yıktı, üretim ve tüketim iştahını kesti; faizin yükselmesi de tüketimden alıkoydu.

        - Çünkü tüketici ilk defa bu kadar borçlu şekilde bir türbülansa yakalanıyor. Toplam borç miktarı 550 milyar lira ve GSYH’ya oranı da yüzde 17. Diğer ülkelerle karşılaştırınca yüksek değil, ama ilk kez borç yükü altında ekonomik zorluk yaşanıyor.

        ENFLASYON ALIM GÜCÜNÜ DÜŞÜRDÜ

        - Üstelik yükselmekte olan tüketici enflasyonunun getirdiği bütün olumsuzluğu da aynı anda yaşıyor. Ne 1994, ne 2001, ne de 2008 krizlerinde enflasyon kendini hemen böyle göstermemişti. Tüketici fiyatlarındaki artış, geniş kitlelerin alım gücünü düşürerek tüketimi sınırlayıcı etki yarattı. Kasım ayı KDV ve ÖTV rakamları bunu gösteriyor.

        - Dolayısıyla sokaktaki insan yaşanan zorluğu bu kez erken hissediyor olabilir. İlk kez bu kadar borçlu durumu da göz önüne alındığında geçmiş krizlere hızla girip, kısa süre kalıp, hızla çıkmıştık. Koşullar değişince tüketim artışı krizlerden hızlı çıkışı beraberinde getirmişti. Bu kez aynı hızlılık görülmeyebilir. Çünkü borçlu insan kolay kolay tüketemez.

        Diğer Yazılar