Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Antalya Altın Portakal”ın kapanış gecesi bayağı şaşalı geçti. Çok fazla ünlü vardı ve acayip kalabalıktı. O kalabalığın içinde gözümüz “Sivas” filminde muhtar rolünü canlandıran Muttalip Müjdeci’ye ilişti. Öylece dikiliyordu karşımızda, biz de bu fırsattan yararlanarak kendisi ile ayaküstü söyleşi yapalım dedik. İyi de oldu doğrusu…

        “Antalya Altın Portakal”da ‘Ulusal Uzun Metraj Jüri Özel Ödülü’nü alan“Sivas” filminin oyuncusu Muttalip Müjdeci ile kapanış gecesi (ödül töreni sonrası)“Antalya RixosDowntown”da“Sivas” filmi hakkında konuştuk. Kafamızdaki soru işaretlerini silen Muttalip Müjdeci aslında filmin yönetmeni Kaan Müjdeci’nin akrabası (amca oğlu)… Çok mütevazı ve cana yakın olan Muttalip Müjdeci, kendi ile ilgili çok önemli bilgiler verdi. Dıştan biraz sert gözüken oyuncunun,aslında çok temiz bir kalbi var, fazlasıyla iyi niyetli olduğunu da kendisiyle konuşurken fark ettik. Konuşurken gerçekten rahat ve samimiydi, keşke saatlerce konuşsa dedik, ama maalesef gürültülü bir ortamda olduğumuzdan bu pek mümkün olamadı.

        Müjdeci bize, Anadolu’da yaşadığı zorlukları aktardı. Bunun yanı sıra; oyuncu olarak yoluna devam etmek istediğinin de altını çizmeden edemedi. Aslında işçilik yapan Müjdeci’nin çok enteresan bir hayatı var, Müjdeci ile daha sonra bunları detaylı olarak konuşacağız, bize kendisi hakkında önemli bilgiler verecek. Hatta bir tanesini verdi bile: “Ben insan sarrafıyım” Zaten biz de öyle düşünmüştük. O gürültüde bizi kırmayarak sorularımıza yanıt verdiği için kendisine teşekkürü borç biliriz.

        “Sivas” filminin ele aldığı konu şöyledir: Küçücük bir köyde yaşayan Aslan sıradan bir hayat yaşamaktadır. Okula gidip gelen Aslan sınıf arkadaşı Ayşe’ye yanıktır. Bir gün yaşadıkları yerde bir hayli popüler olan köpek dövüşlerinden birine denk gelen Aslan, burada dövüşü kaybeden ve yaralanıp yere yığılan Sivas adında terk edilmiş Kangal köpeğiyle karşılaşır. Bu karşılaşma Aslan’ın tüm yaşantısını değiştirecektir. Bir tarafta şiddet, diğer tarafta dostluk…

        Kaan Müjdeci'nin yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği ilk uzun metrajlı filmin oyuncuları ise şu şekilde yer alıyor: Doğan İzci, Muttalip Müjdeci, Hasan Özdemir, Ezgi Ergin, Furkan Uyar, Ozan Çelik, Banu Fotocan ve Okan Avcı…

        Geldik “Sivas” filmi hakkında bizi aydınlatan Muttalip Müjdeci’nin cevaplarına…

        1- Film Sivas’ta mı çekildi?

        Müttalip Müjdeci:Hayır, film Yozgat’ta çekildi.

        “YOZGAT KENDİ KÖYÜMÜZ”

        2- Peki, film neden Yozgat’ta geçiyor?

        M.M: Yozgat; doğup büyüdüğümüz topraklar, yani kendi köyümüz, bu sebeple de filmi orada çekmek istedik ve “Sivas” şu ana kadar Yozgat’ta çekilen ilk sinema filmi.

        3- Bazı kişiler filmin insan ve hayvan haklarını ihlal ettiği konusunda tartışmaya girdiler. Bu doğru mu sizce?

        M.M:Aslında tam olarak doğru değil, çünkü filmle ilgili kamera arkası görüntülerimiz var. Filmde hayvanlar korunuyordu ve dostluktan bahsediliyordu.

        “BİZİ PROFESYONEL OYUNCU ZANNETTİLER”

        4- Film hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Nasıl bir filmdi?

        M.M:Bir çocuk ile bir çoban köpeğinin (Kangal) bozkırda geçen hikâyesikonu ediliyordu ve bunun yanı sıra, her daim kendini ispatlamaya çalışan bir muhtar vardı. Bahar geldiği zaman, sürü sahipleri, köpeklerinin gücünü göstermek için,diğer sürü sahipleriyle güç savaşına giriyorlardı. Ayrıca 3 tane İstanbullu oyuncu yer alıyordu filmde, gerisi de halktan oluşuyordu: Davulcu Muharrem, Kahveci Hacı, Taşeron İşçi Yasinve ben de sözleşmeli işçiyim. Hepimiz sanki bugünü bekliyor gibiydik. İstanbul’dan bizi ziyarete gelen yönetmenler bizi profesyonel oyuncu zannettiler.

        “TUTARSA TUTAR, TUTMAZSA TUTMAZ”

        5- Film çekilmeye başlamadan öncetereddüt ettiğiniz anlar oldu mu?

        M.M: Heyecan vardı ama Kaan bana sürekli kendini oyna ve doğallığını bozma dedi ve sonra şunu ekledi: “Tutarsa tutar, tutmazsa tutmaz,hiçbir şey olmazsa da atarız DVD’ye kendimizi seyrederiz, bu da bize güzel bir anı olur.”

        6-Filmdeki rolünüz neydi ve bundan böyle ciddi anlamda oyunculuğu düşünüyor musunuz?

        M.M: Köy muhtarını canlandırdım. Eğer bana uygun ve düzgün bir teklif gelirse değerlendiririm. Ben, Türk Sineması’nda Cüneyt Arkın’ı, Kadir İnanır’ı, Tarık Akan’ı ve Behçet Nacar’ı olmak, yani onların izinden gitmek istiyorum. Sonuçta ben bir işçiyim, sigortam var. Olursa olur olmazsa olmaz, kısmet…

        “SİNEMA BİR EMEK İŞİ”

        7- Çekimler nasıl geçti?

        M.M: Kendi memleketimizde film çekmenin hem iyi, hem de kötü tarafları vardı. Filmi kışın çektik. Herkes, evindeyken biz dağda bayırda dolaşıyorduk, hatta bizi define arıyoruz diye şikâyet ettiler. İlk defa böyle bir şey oldu, aslında haklılar… Başkente iki üç saatlik mesafesi olan Yozgat şehrinin sanatsal anlamda geliştiğini söyleyemeyiz. Yozgat’lı gençlerde heves olduğu için, biz onlara bu yolla ışık tutmuş olduk. Bu filmden sonra ‘Sinema ve Televizyon’ bölümünü çok tercih eden oldu, o dönem zaten üniversite sınavı vardı. Buradan şunu anlamış oldum: bu film ile sinema emekçilerinin neler yaptığını öğrenmiş oldum. Sinema bir emek işi…

        8- Filmde önemli olan neydi ve filmin amacını bize kısaca açıklar mısınız?

        M.M: Önemli olan doğal olmaktı, yönetmenimizin ilk filmiydi. Filmin hem yapımcılık, hem de oyunculuk alanında yer aldım. İşin içine girdikten sonra da hep şunu söyledim: “Sivas” filmi “Cannes” ya da “Venedik” film festivalinde gösterilecek ve ödülü kucaklayacak. Kendime ve arkadaşlarıma güvenmiştim ama çoğu kişi buna gülmüştü. Ben esasında çok film seyreden biriyim. Amacım; Yozgat’ın adını tüm dünyaya duyurmaktı, işte bu yüzden de çok mutluyum.

        “SİVAS KANGAL UYSAL BİR KÖPEKTİ”

        9- Köpekler çekimde zorluk çıkardı mı?

        M.M: Büyük bir köpek ile 11 yaşında bir çocuk ve etrafında dolaşan diğer çocuklar… Allahtan ki; köpek uysal bir köpekti, bizim gibi dinlenip bizim gibi uyuyordu, yani bizden biriydi, aradaki tek fark onun, dört ayağı bizimse, iki ayağımızın oluşuydu. Sanki yıllardır o da benim gibi bu filmi bekliyordu. Filmde “Bozo” isimli bir köpek daha vardı, o biraz ürperticiydi. Bozo’ya yaklaşmak zordu, bu sebeple onu sahibi tutuyordu ve yanında en az dört kişi bulunuyordu.

        “SİVAS KOMŞU İLİMİZ”

        10- Filmin ismi neden Sivas?

        M.M: Sivas komşu ilimiz sonuçta, memleketimizde davar ve sığır çok olduğu için çoban köpeklerini genelde Sivas’tan alırız. Aslında Sivas’ın sadece köpeği değil koçları da meşhurdur. Eğer çobanlık yapıyorsanız mutlaka Sivas’la bağlantı içinde olmalısınız. Köpeği Sivaslı’lar getirdiği için filmin adı “Sivas” olarak kaldı.

        11- Arjantin’de de köpekler yarıştırılıyor, böyle bir benzerlik söz konusu olabilir mi?

        M.M:Hayır…

        12- Filmde çok fazla yerel oyuncu yer alıyordu, aklımıza hemen “Dondurmam Gaymak” filmi geldi. Acaba bir esinlenme durumu olabilir mi?

        M.M: Kesinlikle ilgisi yok, onlarınki bir Ege filmiydi bizimki de özbeöz Anadolu/bozkır filmi…

        13- Yeni projeleriniz var mı?

        M.M: Evet, var bazı yönetmenlerle görüştük. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde dizi ve film teklifleri aldım, ama şu an sadece filmi düşünüyorum, ilerleyen günlerde ciddi teklifler gelirse değerlendireceğim.

        Son olarak; Muttalip Bey’in iletmek istediği mesaj: “Ben oyuncu olarak işe başladığımda, bana destek verip güvenen oyuncu koçum Kutay Sandıkçı’ya ve her zaman yanımda olan Türkiye’nin en genç yönetmenlerinden Kaan Müjdeci ’ye teşekkürlerimi sunarım.”

        Diğer Yazılar