Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ortadan kaybolan bazı oyuncular,tekrardan gündeme gelmeye başladılar, onlardan biri olan KeanuReeves, doğru bir karar vererek yeniden,aramıza geri döndü. Üst üste başarısız filmlerde oynayarak hanesine eksi yazdırtan Reeves, yıktığı duvarları yeniden inşa etmiş olsa gerek ki, herkes merakla çok yakında vizyona girecek olan “John Wick” hakkında konuşur oldu. Dahası da var. Bilim kurgu türündeki “Matrix” üçlemesi ile bir hayli hayran toplayan Reeves, “Passengers” isimli filmle bilim kurguya adım atıyor. Yine “Matrix” gibi kafa kurcalayıcı bir konuya sahip olan film, Reeves’in kariyeri için iyi bir basamak olabilir. Oyunculuğa başlama sebebini yaşadığı sorunlara bağlayan Reeves’in, şu ana kadar oynadığı başarılı filmleri toplu olarak değerlendirelim istedik.

        Bundan çok kısa bir süre önce yazdığımız bir yazıda KeanuReeves’in ortadan kaybolduğundan bahsetmiştik. KeanuReeves nihayet sessizliğini bozdu. “47 Ronin” ile kendini gösteremeyen Reeves,“John Wick” filmiyle bomba gibi geliyor, şu ana kadar edindiğimiz bilgilere göre; film hakkında olumsuz eleştiriler yok, genel itibariyle KeanuReeves’in yeniden doğuşuna olanak tanıyan film, dur durak bilmeden ilerleyen sert bir karakterin portresini çiziyor. Henüz izlemeye nail olamadık ama araştırmalarımız neticesinde sanırız bu sefer hüsrana uğramayacağız. Keanu Reeves’i gerçekten gözlerimiz arar oldu, biz onu her haliyle sevdik. “John Wick” onun yeniden toparlanması adına iyi bir fırsat! Reeves’in“John Wick” dışında da yer aldığı bazı filmler var, ancak onlar hala hazırlık aşamasında…

        Keanu Reeves’i bu kadar düşüşe geçiren neydi, sorusunu incelersek zaten ortaya çok ürkütücü bir tablo çıkıyor. Ama bu ürkütücü tabloda resmedilenleri ortaya dökme isteğimiz gitgide büyüyor içimizde, tıpkı bir çığ gibi… KeanuReeves çok zor şartlar altında büyüyen ailesinden kopuk bir hayat sürdüren, kendi içindeki yalnızlığı ve terk edilmişliği yaşayan bir derbeder sanki… Sorunların, sorunları doğurduğu bir dünyanın içinde çırpınan Reeves’in sevgiyi ve mutluluğu yakalayamaması onu hırçın yapmadı, aksine hayata daha çok tutunmasına neden oldu, tabi bir noktaya kadar… Baskılardan ve depresif duygulardan bir türlü kurtulamayan Reeves, tüm sorunlarına rağmen kötü yolu seçmedi, ya da intihar teşebbüsünde bulunmadı. Her ne olursa olsun ayağa kalmaya çalıştı. Zaman zaman ortadan kaybolması hayranlarını çok üzdü belki, ama hayranları onun yeniden sahalara döneceğini biliyordu.

        Bir sanatçının düşüşü her zaman kolaydır, peki ya yükselişi…? Reeves’in ailevi sorunları, sevgilisinin gözlerinin önünde ölmesi ve kardeşinin ölümcül hastalığı nedeniyle belli bir döngünün içine girmesi, kaçınılmaz sonun bir tezahürü aslında. Belli ki tüm bu katı problemler Reeves’iiçten içe yemiş. Bu kadar problemi aynı anda yaşayan insanların sonu malum hazin oluyor, bu yüzden beyne giden negatif komutlarla hareket etmemek gerekiyor. Şimdi size Keanu Reeves hakkında hiç tahmin edemeyeceğiniz bazı detaylardan bahsetmek istiyoruz. Reeves’i yakın merceğe aldığımızda; Reeves’in özel yaşamında koruma ile gezmediğini biliyor muydunuz? Hatta Reeves’in öyle özel villası da yok, sıradan bir apartman dairesinde oturuyor. Hayatı olduğu gibi yaşıyor oluşu, bizi ona daha çok bağlıyor. Demek ki, bazı ünlüler gözümüzde büyüttüğümüz gibi değiller, dışarıdan baktığımızda her şey çok farklı görünüyor, ancak buzdağının görünmeyen tarafına ulaştığımızda tüm istatistiki veriler değişiyor, sebebi de önyargının benliğimiz üzerindeki olumsuz etkisi… Bu iç acıtıcı olaylara karşın kendini kısa sürede silkelemeyi başaran Reeves, mücadeleci ruhunu sonuna kadar göstereceğinin de altını çizmiş oluyor böylece…

        Son olarak şunu ısrarla vurgulamak istiyoruz: Reeves’in çok lüks bir yaşamı yok belki ama kocaman bir yüreği var, o bir halk adamı, çünkü yokluğun ne demek olduğunu çok iyi biliyor ve o sebeple minimal bir şekilde yaşamını sürdürmeyi yeğliyor. Yani azı karar, çoğu zarar diye düşünüyor, yoksa ufak bir apartman dairesinde nasıl oturabilir ki? Reeves bu o her şeyi yapar.

        Keanu Reeves’in son filmi “John Wick” filmi vizyona girmeden evvel Keanu Reeves listesi yapalım istedik. Listemiz şu şekilde yer alıyor:

        1-Matrix (1999): Kulağımıza çalınan bir bilgiye göre; hasta kardeşine yardım etmek amacıyla “Matrix” filminde oynayan Keanu Reeves hayatının en önemli kararını verir. Daha önce adını çok sık duymadığımız Reeves, bu filmle tanınan bir sima haline gelerek, aksiyon ve bilim kurgu filmindeki cesur duruşunu da böylece simgelemiş olur. ‘Postmoderntechnoir’ türünü destekleyen filminçıkış noktalarından biri olan ‘yapay zekâ’, birçok filme ilham olurken, Reeves gibi atik ve korkusuz bir oyuncunun maharetleri ile birleşince de ortaya olağanüstü bir hikâye çıkar. Böylece “Matrix” Reeves gibi bir oyuncuyu Hollywood’a kazandırmış olur. Ardından iki tane daha “Matrix” filmi çekilir. “Matrix” bize şunu anlatır: Makine ve insan arasındaki ilişkiyi güçlendiren film, gerçek dünya ile ‘virtualreality’ ilişkisine göz kırparak, gerçek dünyanın yalnızca beyin odaklı olduğuna dikkat çeker.

        2-Devil’s Advocate (Şeytanın Avukatı) (1997): “Şeytanın Avukatı”, isimli aynı romandan uyarlanan film, bir avukatın, şeytani güçleri olan bir karakterin eline düşmesiyle korkunç olaylar başlar. Hayatı alt üst olan avukatın vereceği ‘evet’ cevabı tüm dengeli değiştirir. Tuzaklı akıl oyunlarıyla mücadele etmek zorunda kalan avukatın, aklı karıştığı için kaos yaşıyor oluşu, onu hiç ummadığı bir cehenneme taşır. O cehennem onun çatır çatır yanacağı yerdir. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemeyen avukat, neredeyse akli dengesini yitirmeye başlar, çünkü daha önce böyle bir şeytanla hiç karşı karşıya gelmemiştir. Adalet sisteminin eğrildiği “Şeytanın Avukatı”, şeytani planların havada uçuştuğu, kaynayan bir kazandır sanki… Avukata can veren KeanuReeves’in, Al Pacino gibi bir oyuncunun karşısında tutulmadan ve duraksamadan oynamayı başarması, oyunculuktaki doğallığını göz önüne sermiştir. Koskoca usta oyuncunun karşısında, rahatlıkla oynamak, her oyuncunun harcı değildir. Hele ki oyunculuğa belli bir sebepten ötürü girdiyse!

        3-Lake House (Gül Evi) (2006):Paralel kurgu ile aşkı birleştiren “Lake House” farklı zaman ve farklı mekânlarda karşılaşan karakterlerin,birbirlerine tutku ile bağlanmalarını konu alıyor. Bir türlü kavuşamayan karakterler, imkânsızlığın sınırlarını aşmaya çalışıyorlar. Peki, bu imkânsızlığın nedeni zamansal akışın farklılığı mı? Zaman kaymasının ıstırap veren etkisi üzerinde analiz yapan film, ters köşelerden ve tezatlıklardan yola çıkarak sıradan aşkı baş aşağı sallandırıyor ve hikâyenin tersten akmasına yol açıyor. Kurguyu, darbe vuran bir yıkım aracı olarak tanımlayan film, hikâyedeki ulaşılamayan noktayı, kavuşamamak olarak betimliyor. Işık oyunları ile hikâyenin karanlık taraflarını aydınlatan yönetmen Alejandro Agresti, karakterlerin yaşadıkları heyecanı ve zaman zaman hayal kırıklarını fantastik öğelerle harmanlayarak, izleyicinin filme kolayca adapte olmasını sağlıyor. Kimyaları tutan karakterlerin, sadece belirli noktalarda karşılaşıyor oluşları, zamanın bükülemeyeceğini türlü türlü yollarla ifade ediyor. Fantastik aşk filminde de üstün başarısını gösteren Reeves, yine alnının akıyla çıkıyor bu işin içinden…

        4-Speed (Hız Tuzağı) (1994):Film, ABD'de 350,448,145 $ kazanç elde ederek aksiyon filmlerinin başını çeker. Film ABD'de gösterime girdiği hafta sonu 14,456,194 $ gelir elde ederek, inanılmaz bir rekor kırar. Acaba bu rekor Keanu Reeves’e mi bağlıdır? Öyle olduğu düşünülüyor. SandraBullock ile güzel bir uyum içinde olan Reeves, aksiyon sahnelerindeki ustalığını ve gözü karalığını çekinmeden perdeye çiviliyor. Hem de ne çivilemek! Fidye istemek adına bombalı saldırılar düzenleyen, bir suçluyu yakalamaya çalışan Keanu Reeves, soğukkanlılıkla bir sürü masum insanı kurtarır. Hızlı aksiyon sahneleriyle kendini göstermeye çalışan Reeves, resmen aksiyon için biçilmiş bir kaftandır, o rol için başka birini düşünemiyoruz bile… “Speed”,Reeves’in kariyerinde çok önemli yere sahiptir, bu yüzden ne zaman Reeves’in adını ansak aklımıza ya “Speed”, ya da “Matrix” gelir. Her oyuncunun Reeves gibi çıkış filmleri vardır elbette…

        5-Constantine (2005): 2005 yılının başarılı filmlerinden biri olan “Constantine”in şu ara dizisi yayınlanıyor, ama ne yazık ki dizide KeanuReeves oynamıyor. Aslında “Constantine” filminin dizi versiyonunun ekranları süslemesi bir hayli sürpriz olmuştu bize, belki de filmin dizi olarak yapılmasının başını çeken KeanuReeves’tir. Belli mi olur bu işler… Biz gelelim Constantine filmine… Film; mistik güçler ile Hristiyan mitlerini bir araya getirerek, sıradan şeytan çıkarma yöntemlerini işe yaramıyor diye suya fırlatıyor. Korku öğelerini şeytana yükleyen film, dini ve dini objeleri yüzeysel geçerek,dinin içine girmemize izin vermiyor. Oynayacağı karakteri ve senaryoyu seçmeyi iyi bilen Reeves, rolüne cuk oturarak, kendini oyunculuk alanında geliştirdiğini, bize bu şekilde ispatlamış oluyor. Senaryoda ve karakterde doğru seçim çok önemli olduğu için, bir oyuncunun bunlara dikkat etmesi gerek, Keanu Reeves’i, Keanu Reeves yapan en önemli etmen de doğaçlama yönünün gelişmiş oluşu değil midir zaten?

        Diğer Yazılar