Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cadılar Bayramı deyince aklımıza Şeker Bayramı gelir, çünkü Şeker Bayramında çocuklar ve gençler bayram ziyareti yaparak şeker ve hediye toplarlar. Cadılar Bayramında da benzer bir durum söz konusudur, ama aralarındaki tek fark cadılar bayramının korkutmaya ve şakaya yönelik oluşudur. Bayram birçok ülkede kutlanmakta olup, ülkemizde de kutlanmaktadır; ancak diğer ülkelerde olduğu kadar şaşalı bir biçimde değil… Çeşitli partiler yapılarak kutlamalar gerçekleştirilir, hatta o gün bazı mekânların özel kutlama yaptıkları bile görülmüştür. Bu yıl da kutlamalar olacak.

        Küreselleşmenin getirdiği etkiyle beraber birçok yabancı bayramı kutlar olduk, bunlardan biri de şüphesiz “Cadılar Bayramı”. Balkabaklarının öne çıktığı bayramda, balkabaklarının içi boşaltılarak gülen bir surat şeklinde oyulduktan sonra, içinde mum yakılacak şekilde şeytani bir ifade yaratılmaya çalışılır. Çocuklar kapı kapı gezerek ev sahiplerine "Şeker mi, şaka mı?" diye sorarlar. Şayet ev sahibi şaka derse, çeşitli komiklikler yapıp esprili taraflarını gösterirler. Büyükler de onlara elma şekeri ve bazı hediyeler verirler. Yetişkinler ve gençler ise kıyafet baloları düzenlerler. Bu balolarda katılımcılar cadı, hayalet veya korku filmi karakteri gibi korkunç kostümler giyerler. Cadılar Bayramı, nam-ı diğer Halloween (All Hallow's Eve) Azizler Günü Arifesinin kısaltılmışından oluşmaktadır. Bakalım bu gelenek ne şekilde doğmuş, onu inceleyelim biraz da… Rivayete göre; Britanya’da yoksullar aynı çocuklar gibi kapı kapı dolaşarak ‘ruh keki’ toplarlarmış. Bayram hakkında o kadar çok şey söyleniyor ki, neye inanacağımızı şaşırdık.

        ÖLÜLER GÜNÜ VE CADILAR BAYRAMI

        Her sene31 Ekim'de kutlanan bayramın hazırlıkları iki ya da üç hafta öncesinden başlar ve birçok kişi kendini bayram havasına hazırlar. Şimdi burada biraz durup, bu bayrama benzeyen başka bir bayramdan daha bahsedelim. Latin Amerikalıların-özellikle Meksika-kutladığı “Dia De Los Muertos” (Ölüler Günü) 1–2 Kasım gibi kutlanan özel bir bayramdır, ama Cadılar Bayramı ile kesişir, yani 31 Ekim gecesinin 1 Kasım’a bağlanmasıyla beraber bayram başlamış olur. Kökü Aztekler’e kadar dayanan bayramın gayesi, adından da anlaşıldığı üzere ölüleri anmasıdır. Peki, Cadılar Bayramından farkı nedir? Ölüler Günü korkutmaya yönelik değildir, iskeletler ölenleri temsil eder ve inanışları şu şekildedir: ölenlerin unutulmamasını sağlamak… Ölmüş olanları anmak için şekerden kafatası biblolar ve ölenlerin sevdiği kokulardan masalar (dinî törenler) yapılır. Bu günü anan filmlere geçmeden evvel, ufak bir not düşelim. Eğer bilgisayar oyunlarına ilginiz varsa, ölüler gününü merkeze alan ‘Grim Fandango’ isimli oyunu araştırmanızı öneririz. Günün anlam ve önemine değinen beş film sırasıyla: Macario (1959), El esqueleto de la señora Morales (1959), Pedro Páramo (1967), Hasta el viento tiene miedo (1968) ve Más negro que la noche (1975)…

        Amaç olarak birbirine benzemeyen bu iki bayram her nedense aynı anda kutlanmaktadır. Neyse diyerek geçiyoruz Cadılar Bayramının popüler filmlerine... Slasherhorror türündekiCadılar Bayramıserisininana karakteri olan Michael Myers küçük bir çocukken kız kardeşini öldürür ve 15 yıl sonra evine toplu katliam yapmak için geri döner. Elinde uzun bir bıçakla Cadılar Bayramında gençleri öldüren Myers izleyiciyi tam anlamıyla ürküterek, korkuyu aynı sigara dumanı gibi üzerimize doğru üfler. Filmin yönetmeni John Carpenter sade bir hikâyeden iyi bir gerilim çıkartır, zaten 80’lerin filmlerindeki olay da bu değil mi?

        Geldik Tim Burton’ın “The Nightmare Before Christmas”filmine… Müzikli bir stop-motion animasyon filmi olan “The Nightmare Before Christmas”gotik ve uçuk öğeleriyle izleyiciyi sanki korku eşiğine doğru sürekler ve şeytan ifadeli balkabakları ile Halloween’e gönderme yapar. Söz konusu Tim Burton olduğunda dışlanmış karakterleri seyrederiz, o karakterler fiziksel olarak o kadar farklıdırlar ki, ödümüzün kopmaması neredeyse olanak dışı…

        Peki, sinemalarda 31 Ekimde vizyona giren “Saw” serisine ne demeli? Çoğu kişi serinin neden sürekli 31 Ekimde vizyona girdiğini merak ettiği için sebebini burada açıklamak gerek. Korku filmi olarak yaftalanan “Saw” korkudan ziyade cinayet-gerilim filmidir. Ama her nedense korku türüne layık görülmüştür. Bakın Tobin Bell röportajımızda bununla ilgili ne söylemiş Filmin başrol oyuncusu da benzer bir şekilde yanıt vermiştir: “Saw” bir korku filmidir. ‘Halloween’ ise korku bayramı. Filmin korku bayramı gecesi vizyona girmesi önemli bir gelenek haline geldi. Hayranlar böyle olmasını çok seviyor.”

        Madem Cadılar Bayramı bu kadar çok kişi tarafından kutlanıyor, o halde neden bu bayramı konu alan çok az film var? İşte bu sorunun yanıtını vermek gerçekten de çok zor. Mesela her yıl kutlanan Noel’i konu alan çok fazla film var. Sanırız bunun sebebi seyircilerin korku filmlerine karşı önyargılı oluşları… 80’lere damgasını vuran korku filmleri günümüzde ne yazık ki, iyi bir yere gelemiyor, nedeni de teknolojinin olumsuz etkisi… Tabi bir de hasılat oranını düşündüğümüzde, iç açıcı bir tabloyla karşılaşamıyoruz.

        “TRİCK 'R TREAT” İLE “THE LAST WİTH HUNTER”

        Şunu da söylemeden geçmek olmaz: Eğer Cadılar Bayramının, korkunun ve cadıların müptelasıysanız cadılarla ilgili filmlere yönelebilirsiniz. Size “Trick 'r Treat” filmini öneriyoruz. “True Blood” dizisinin güzel oyuncusu Anna Paquin’in oynadığı filmde, bir okul müdürünün ay ışığıyla birlikte gözü dönmüş bir seri bir katile dönüşmesi ve beklenen dönüşüm için de bir bakirenin (Anna Paquin) kanına ihtiyacı vardır.Hikâyede yer alan genç çocuklar şiddet içeren olaylara yol açacak kanlı bir şaka yaparlar. Devreye yaşlı bir cadı girer ve olaylar iyice kızışır. “Şeker mi, şaka mı?” sorusu filmin en önemli metaforudur. Filmi başarıya götüren yalnızca içeriği değil, Anna Paquin’dir. Daha önce kendisinin ismini belki duydunuz, belki de hiç duymadınız, eğer duymadıysanız ona bir şans vermeniz gerek, çünkü gerçekten çok yetenekli. Hatırlarsanız, film Los Angeles’ta düzenlenen 2008 Screamfest’te Seyirci Ödülü’ne layık görülmüştü.

        Sırada 23 Ekim’de gösterime giren “The Last With Hunter”… Film, Cadılar Bayramı ile korku motiflerini birleştirerek hikâyeyi komediye doğru sürüklüyor. “Şeker mi şaka mı?” bölümü filmde yok, ama onun yerine yasaklı elma şekerini yemeye çalışan bir çocuğun sahnesi var. Neden yasaklı? Çünkü cadı elmalara kara büyü yapıyor. “Pamuk Prenses ve Yedi Cücelere” atıf var sanki… Hikâye flashback ve flashforwardlarla kötü kraliçe cadının nasıl bir lanet bıraktığını anlatarak, seyirciyi enteresan bir maceranın içine doğru sürüklüyor. Görsel efektlerle desteklenen hikâyede önemli olan kara büyüyü bozmak! Sıradan bir Hollywood klişesini bazı modifiyeler yaparak seyirciye aktaran yönetmen, cadıyı koca bir yaratık olarak temsil ediyor. Filmin en kötü tarafı, hikâyenin akışını bozan espriler… Bazı cadı filmlerinden ve fantastik masallardan etkilenen hikâye yaratıcıları senaryodaki gediklerin üzerlerini örtememişler ne yazık ki! Filmde montajlanmamış sahnelerin oluşu ise büyük sıkıntı yaratıyor, zira o an seyircinin bu sahneyi geçin diye yerinde kıvranıyor oluşu kuvvetle muhtemel. Aslında filmin bir kısmı Angelina Jolie’nin “Maleficent” filmine benziyor. Finali ise tam muallak, belli ki ikincisi yolda…

        Sonuç olarak; Cadılar Bayramını kutlamak ya da cadı filmlerini izlemek istiyorsanız buyurun meydan sizin. İyi Bayramlar!

        Diğer Yazılar