Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sivri dili ve müstehzi gülüşüyle tanınan İngiliz komedyen Ricky Gervais'in gecenin sunuculuğunu üstlendiği Altın Küre Ödül Törenine toplamda 3 dalda ödül kazanan Alejandro Gonzalez Inarritu filmi “Revenant” ve 2 dalda ödül kazanan Ridley Scott filmi “The Martian” geceye damgasını vurgu. Bu yılki “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü Leonardo Di Caprio kucaklayacak diye kesin yargıda bulunanlar haklı çıktılar ve Caprio geceden galip ayrıldı.Bizi o gece en çok şaşırtan ise müzikten oyunculuğa transfer olan Lady Gaga oldu. Gerçekten büyük bir sürprizdi. Sırada Oscar var, bakalım dengeler değişecek mi?

        Altın Küre Ödülleri son buldu ama şunu sormadan edemiyoruz: Ödül törenini rahatça izleyebildik mi? İşte orası tartışılır… Eskiden televizyondan rahatça izlediğimiz törenini artık rahat bir şekilde izleyemez olduk. Neden mi? Çünkü töreni izleyebilmeniz için D Smart’a sahip olmanız gerekiyor, aksi takdirde izlemeniz zor. İşte bu sebeple sinemaseverler yayını internet üzerinden izliyorlar. Ne kadar trajik! Ülkemiz sanata bu kadar mı uzak? Kapitalizmin etkisi altına girdikçe kendi önceliklerimizden ödün veriyoruz, sanat da kapitalizmin altında ezilip gidiyor. Burada biraz sürü psikolojisi mantığı var, bir kişi bile ses çıkarmayınca diğerleri de ona uyuyor. Tabi bir de şu var; kadere razı gelme!

        Buraya kadar her şey çok net, peki ödül törenini yazması gereken bir gazeteci ya da sinema yazarı ne yapsın? İnternetten izledikleri ile mi donatsın yazısını? Burada büyük bir açmaz var. Bu yılın ödül töreni Foxlife (eskiden digitürk ailesindeydi) kanalından canlı olarak verildi, ama o kanaldan ne kadar kişinin izlediği yönünde net bir bilgimiz yok.

        ÖDÜLLER BİZİ NE DERECE MUTLU ETTİ?

        Gelelim asıl meseleye… Ödüller beklediğiniz gibi mi gelişti diye soracak olursanız cevabımız hem evet, hem de hayır olur ama Alejandro Gonzalez Inarritu’nun ödülü kucaklayacağı en baştan belliydi. Şunu hatırlatalım: film ülkemizde henüz vizyona girmedi. Doğrusunu söylemek gerekirse; ödül töreninde en çok şaşırdığımız şey; “Mad Max Fury Road”ı çeken George Miller’a hiç ödül verilmeyişiydi. Başka bir şaşırdığımız şey ise bugüne kadar hiç Oscar ödülü alamayan ünlü oyuncu Leonardo Di Caprio’nun ödül alışı oldu. Zaten ödül alamadıkça surat yapıyordu, bunu çok iyi bildikleri için kendisine ödülü takdim ettiler.

        “Yabancı Dilde En İyi Film” ödülünü “Mustang” filminin alamaması ise hiç şaşırtıcı değildi, çünkü şu ana kadar Nuri Bilge Ceylan dışınsa bir Türk yönetmene ödül verilmedi. Bu kategorideki ödül, ne yazık ki Yahudi Soykırımı'nı konu alan Macaristan yapımı “Son of Saul”a (Saul'un Oğlu) verildi. Tercihimiz “El Club” filminden yanaydı ama tutmadı. Şimdi sıkı durun burada çok önemli bir mesele var: Türk yönetmen Deniz Gamze Ergüven’in “Mustang” filmi en iyi yabancı film dalında Oscar adayı oldu. Altın Küre’yi alamadı diye filmin Oscar’a aday olmasını istediler sanıyoruz ki…

        Peki, “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” ödülü için nasıl bir tahminde bulunursunuz? Gidişat şimdiden belirlenmiş durumda. Oscar’da en iyi film kategorisi de dâhil 12 dalda aday olan ve Leonardo Di Caprio’nun başrolünde oynadığı “The Revenant” filmi, en çok dalda aday gösterilen film oldu. Altın Küre’yi alışından belli değil miydi? Akademi kimi parlatmak istiyorsa ona ödül vermiyor mu? Törende büyük hesaplar dönüyor. Eskiden Akademi ödülleri hak edene verirdi, ancak günümüz için aynısını söylemek güç, çünkü yarışın galibi olacak kişiye çok önceden yatırım yapıldığı için sonucu tahmin etmek kolaylaşıyor. Ne yazık ki; bazı iyi filmler listede kaynıyor ve ödülü almaması gereken filmler alıyor. Bunu biraz ters orantı gibi düşünebiliriz. Tabi bir de şu var; Altın Küre ve Oscar’ın tadına bir kez bakan daha da fazlasını istiyor. Inarritu da bunlardan biri! Geçen yıl “Birdman” ile öne çıkmayı başaran Inarritu bu yıl yeni filmi “The Revenant” ile aynı etkiyi yaratmaya çalışıyor. Mesela geçen yıl Wes Anderson’a büyük haksızlık yapılmıştı. Bu sefer de o haksızlık George Miller’a yapılacak gibi gözüküyor.

        Aslında şöyle bir önyargı var: “Eğer İnarritu yaptıysa iyidir” Her zaman için geçerli değil, bir örnek vermemiz gerekirse; Wachowski Kardeşler’in yaptığı son yaptıkları film “Jupiter Ascending” tam bir fiyasko oldu. Oysaki “V For Vendetta” ile ortalığı kasıp kavurmuştu. Önyargıları bir kenara bırakmak gerek!

        TAHMİNLER KONUŞSUN

        Oscar’ın nasıl sonuçlanacağını yazmadan önce kısaca bazı tahminlerimizi yazıya dökmek istiyoruz. “En İyi Senaryo” ödülü “Bridge Of Spies” filmine, “En İyi Uyarlama Senaryo” ödülü de “The Martian” filmine gider gibi gözüküyor. Listede “The Martian”ın forsu oldukça yüksek, rakipleri çok güçlü değil. Ama “En İyi Senaryo” dalı için durum biraz farklı… “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü ise bize uzun süreden beri yeşil ışık yakan Joy” filminin ünlü oyuncusu Jennifer Lawrance alacak gibi. Ne dersiniz?

        Netice itibariyle; Akademi bu yıl da çizgisinden sapmayıp, yine bildiğini okuyacak. Su götürmez gerçeğe göre; Akademi hak edene değil hak etmeyene ödül verecek ama bir kez olsun bu düşüncesine bir çizik atıp farklı bir yoldan yürürse sinemaseverler adına daha hayırlı olabilir. 28 Şubat tarihinde Los Angeles’takiDolby Tiyatrosu’nda gerçekleşecek olan Oscar Ödülleri’ni bakalım televizyondan sorunsuz bir şekilde izleyebilecek miyiz? Son olarak şunu belirtmek istiyoruz: Yabancı Dilde En İyi Filmi eğer bir değişiklik olur da Türk Yönetmen Gamze Ergüvan alırsa büyük bir sansasyon yaşanır. Belki o zaman Türk sinemacılar hakkındaki düşünceler daha net ortaya çıkar ve peşin hükümlü olmaya böylelikle de veda etmiş oluruz. Bir Türk yönetmenin Oscar almasından daha önemli ne olabilir ki? Her ne kadar Fransa’dan katılıyor olsa, o bir Türk!

        Diğer Yazılar