Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son zamanlarda Balkan Sinemasını mumla arar olduk. Neredesin Balkan Sineması öncüsü Emir Kustarica, terk-i diyar mı eyledin yoksa? Bizi oradan duyduğunu hepimiz biliyoruz. O nedenle içimiz rahat. Umarız ki, sen de bizi Miyazaki (yazısını yazmıştım, okumak için tıklayınız: http://www.haberturk.com/yazarlar/arzu-cevikalp/930351-miyazaki-ile-son-yolculuk-buruk-veda) usta gibi öksüz bırakmazsın. Kulağımıza çalınan bir bilgiye göre; yeni filmlerinin hazırlıkları için, harıl harıl çalışan Emir Kustarica çok kısa bir süre sonra aramızda olacak. Kustarica ile yeniden gülüp, yeniden ağlayacağız. İki duyguyu bir arada yaşayacak olmamız gerçekten çok anlamlı. En azından kaba komediyi öne çıkaran filmlerden birkaç saatliğine uzaklaşmış olacağız. Hepimize ilaç gibi gelecek. Sıkı durun tedaviniz çok kısa bir süre sonra eliyor!

        Balkan Sinremasının öncülerinden biri olan yönetmen Emir Kustarica uzun süredir sessizliğe gömülmüş durumda… Bu sessizliğini ne zaman bozacağı konusunda henüz net bir bilgiye sahip değiliz, ancak IMDB sitesinin verilerine göre Kustarica şu an iki proje üzerinde çalışıyor. Projelerinin isimleri ise şu şekilde: Words With Gods (2014), On The Milky Road (2015). Bu filmler ülkemize gelir mi, gelmez mi bilinmez! Çoğu Avrupa filmi ülkemizde gösterime girmediği için, yaramıza tuz basıyor. Hal böyleyken, üzerine konuşup, tartışmak da yalan oluyor. 2007 yılında ülkemizde vizyona giren, “Bana Söz Ver” isimli filmiyle seyircileri neredeyse gülmekten dans ettiren “aeteur” sinemacı Emir Kustarica, Türk komedi filmlerine konuk olan ender yönetmenlerden biri… İyi de nasıl oluyor bu? Şöyle: Bazı sinemacılar, Kustarica’nın filmlerinden bol bol besleniyorlar. Bu yüzden Kustarica’yı ‘esin kaynağı’ ya da ‘esin tohumu’ olarak nitelendirebiliriz. Oluşturduğu karakterler derin ve çok katmanlıdır. Her bir katmanda farklı özellikler yatar. Karakterlerin olumlu auraları da cabası… Yani doğaları gereği insan oluşlarının özünü yansıtırlar. Bu da, onlarda var olan doğaçlamanın ortaya çıkmasına yardımcı olur. Spiritüel enerjilerinin tedavi edici gücü de işin artı tarafı…

        HALKIN KAHRAMANI KUSTARİCA USTA

        Diğer bir okumayla; Kustarica oluşturduğu karakterlerini “halk kahramanları” gibi görür. Bu görüşünü filmlerine yansıtan Kustarica, komedide çılgınlığı ön plana alarak, temelhikâye izleğini ona göre belirler ve karakterler arasındaki ilişkiyi filmlerinin merkezine oturtur. Filmlerini, bel altı espirilerle süslemek yerine kamerasını karakterlerin mimiklerine doğru yöneltir. Düşünüp tasarladıklarını komik olsun diye yapmaz, tam tersine onları komedi unsuru ile nasıl donatacağını tahayyül eder. Buradan çıkan nihai sonuç; Kustarica’nın ‘durum komedisi’ yaptığı yönündedir. Espiri konusunda tandansı sağlam olan Kustarica’nın filmleri yer yer Peter Sellers filmleri-vari olabilir. Kustarica filmleri yarı ‘üşütük’ ve yarı ‘çatlak’ karakterlerin baskınlığındadır. Oysa ki, Sellers filmlerinde durum bunun tam tersidir. Sellers filmlerinde ‘mimikler’ ve ‘ifadeler’ ağır basmaktadır. Sözün özü; Sellers filmleri durum komedisinin pekiştirilmesine olanak sağlar. Dolayısıyla bu yöntemin, Kustarica’nın filmlerine sirayet etmesi de kaçınılmazdır. Kustarica, zamanla durum komedisinde uzmanlaşarak, onu yaşatmak için çabalar. Günümüzde yerini, slapstick (kaba komedi)’ye bırakan durum komedisi, yolundaki engelleri aşamadığı için solan bir gül misalidir. Onu yaşatan hiç şüphesiz Kustarica’dır. Kustarica, tesadüflere ve beklenmedik olaylara açıktır. Çünkü karakterler hiç ummadığımız bir anda ters köşe yapabilirler. Hafızalarımızda kayıtlı olan, kültürler arası imgeleri, sembolleri ve teorileri kapsar Kustarica filmleri… Karakterlerin kişisel deneyim yaşamalarına izin vermekle kalmaz, onları bizim sanal dünyamıza doğru ışınlar.

        BALKAN OLUŞUNUN AVANTAJLARI

        Basit kaydırma ve vinç hareketleriyle ‘ortaya çıkarma’ planlarını çılgın karakterler üzerine monte eden Kustarica, çerçeveyi doldurur ve hızlı kurgu ile bambaşka bir sahneye atlar. Spoof komediyi kadrajının içine dahi almak istemeyen Kustarica, izleyenleri güldürmek için abesle iştigal etmez. Eğer ortada su götürmez bir gerçek varsa, o da Kustarica’nın Balkan halkına olan bağlılığıdır. Balkan halkı her zaman güleryüzlü ve sempatiktir. Belki bu, Kustarica’nın biraz daha fazla avantaj sağlamasının müsebbibi olabilir. On parmağında on marifet olan Kustarica, filmlerinin müziklerini de kendisi yapar. Sahne aralarına serpiştirdiği Balkan müzikleriyle ilgimizi celbetmesi, sinemasal muvaffakiyetini gözler önüne serer.

        Balkan oluşunun avantajını doğru kullanan Kustarica, hikaye örgüsünün alamet-i farikasıyla hataları minimum seviyeye indirir. Sadece komedide ustalığını göstermez, güçlü hikayesiyle de seyircileri koltuklarına mıhlar. Tekdüze olmayı sevmeyen yönetmen çok yönlü oluşuyla ve geniş düşünebilmesiyle başarısını ortaya koyar. Bazı sahneler dimağımızda öyle bir kalır ki, kazısak da çıkmaz. Bunun haricinde; Kustarica’nın filmlerindeki ambalaj şıklığı; mekanlara oldukçarenklibirambians katar. Peki, Emir Kustarica’nın tüm filmleri böyle mi? Hemen hemen böyle. Bir de filmleri girift olmasa tadından yenmez. Çünkü durum komedisinde giriftlik perdedeki izleyiciyi zaman zaman sıkabilir. Ama eline geçen argümanları orantılı olarak kullanan Kustarica, filmlerinde ‘yineleme’ yapmaktan kaçınır. Başka bir deyişle; Kustarica filmlerinin ortak noktası hızlı başlayıp, hızlı bitmesidir. O tempoya ayak uydurmak bir hayli zordur. Kustarica filmlerini seyrederken koşmamız gerekir ki, hızına yetişebilelim.

        SPOOF GÜLDÜRÜ ‘OUT’, DURUM KOMEDİSİ ‘IN’

        Kustarica filmleri hakkında bu kadar kelam ettikten sonra biraz da spoof güldürmeceden bahsedelim. Hollywood Sineması ve Balkan Sineması arasındaki uçurumu büyüten/genişleten Kustarica spoof güldürmeceyi, elinin tersiyle iterek, anda kalmanın mutluluğuna vurgu yapar. Kustarica nezdinde; spoof komedi unsurları bir süre sonra geçerliliğini yitirir ve aklımızdan uçup gider. Ne yazık ki, Hollywood Sineması kafayı spoof güldürmeceye takmış durumda… İzleyenleri güldürmek için basit espirilerin, kırmızı halı misali, ayaklarının altına serilmesi gibi... Basit espiriler klişeleri doğurur. Halbuki eylemlerin komik espirilerle harman edilmesi, fikirleri yaratıcı kılar. Yangına körükle gitmek maalesef işe yaramıyor. Hollywood’da durum böyle belki ama, Türkiye’de farklı mı? Türkiye de Hollywood gibi nasibini alıyor. Bu nedenle durum komedisini iple çekiyoruz. Gerçi bu bir tercih meselesi. Çünkü eksi ve artı kutuplar sinemada her zaman var olmak zorunda. Ne de olsa zıtlık olmadan sinema olmuyor. Herkesin bildiği bir özlü söz vardır “Bir ipte iki cambaz yürümez” diye, her ne kadar yürümese de idare etmesini bilmek lazım.

        KUSTARICA SİNEMASININ SENTEZİ

        Kustarica sinemasını detaylı olarak incelediğimizde ortaya çıkan sentezşu yöndedir: her sınıftan bir araya toplanan insanların, beraber mücadeleleri ve zorda olanlara yardım elini uzatmaları… Filmlerinde sınıf çatışmasına meydan vermeyen Kustarica, hemen hemen herkesi filmlerine çekmeyi başarabilmiştir. Zaten Kustarica’yı Kustarica yapan da görsel hilelere başvurmadan doğallığı yansıtıyor oluşudur. Filmlerde gizemli olan olayların aniden su yüzüne çıkışı, karakterlerin ufak tefek atışmalarına sebebiyet verir ve hayatlarını sorgulamalarına vesile olur. İşte o noktada devreye giren komedi ortalığı yumuşatır. Süprizlere açık olmamızı ön gören Kustarica, filmlerini sanki hemen tüketmemizi ister. Sırf bu sebeple bazı sahneler çabuk akar. Ama herşeye rağmen Kustarica alkışı hak ediyor. Seni heyecanla bekliyoruz Kustarica usta!

        Diğer Yazılar