Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Daha önceki yaptığımız röportajda Diego Vega ile söyleşmiştik, bu sefer de Diego Vega’nın kardeşi Daniel Vega ile söyleştik. Röportajın ikinci bölümü okuyanları oldukça şaşırtacak.

        Daniel Vega bize FernandoBacilio’nun oyunculuğundan çok memnun kaldığını ve kendisiyle yeniden çalışmak istediğini dile getirdi. En çok ilgimizi çeken de filmin müziği hakkında verdiği detaylı bilgiydi. Kafamızdaki tüm soru işaretlerini silen Daniel Vega, fikirlerini net bir dilde açıkladı. Tıpkı kardeşi Diego gibi kimseye benzetilmek istemediğini mantıklı bir şekilde bize aktardı. Vega kendisini o kadar net bir şekilde ifade etti ki, kendimizi adeta Vega ile özdeşleştirdik. Kimbilir belki de tüm bunlar beynini kemiriyordu. Bize anlatıp hafiflemek istedi. Özellikle verdiği iki sorunun yanıtı bizim için çok özeldi. Bize yaşadığı tüm evreleri detaylı bir şekilde aktardı. Hem şaşırdık hem de çok sevindik, ancak aklımız çok önemli bir noktaya takıldı: Vega yalnızca sinema yapmadığını söyledi. Acaba bununla neyi kast etti? Keşke öğrenebilseydik. Gelelim Vega’nın Peru sineması hakkındaki düşüncelerine… Vega bize Perú’da en çok basit filmlerin ve hafif romantik komedilerin izlendiğinin bahsini açarken, diğer filmlerin daha az izlendiğinin altını çizdi. Kendisiyle barışık olan Vega, filmlerin vizyona girmeden evvel festivallerde gösterildiğinden söz etti. Hatta sinemasal dünyaya girişinin çektiği kısa filmler sayesinde olduğunu da söylemeden edemedi. Çektiği kısa filmleri gerçekten çok merak ettik. Umarım yakın zamanda izleme şansını elde ederiz. Sorularımıza samimi bir biçimde yanıt veren Daniel Vega’ya teşekkürü borç biliriz.

        “FİLMİN MÜZİKLERİNİ OSCAR CAMACHO YAPTI”

        Filmde çok etkili bir müzik yoktu, bazı sahnelerde müziğin filme renk vermesini bekledik. Ama umduğumuz gibi olmadı. Bunu bilerek mi yaptınız?

        Daniel Vega: Biz filmin senaryosunu yazarken, Oscar Camacho dafilmin müzikleriniyapmaya başladı. Oscar bize sürekli yaptığı işleri yolluyordu. Hatta bize, evinde kaydetmiş olduğu bir demoyu gönderdi. Oscar’ın yaptığı demoyazdığımız hikâyeye çok iyi oturdu. Oscar hikâye hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Kendisine yapmış olduğu şarkının, filmin özünü yansıttığını söylediğimde, şarkının yeni versiyonlarını gönderdi. Hepsi farklı enstrümanlarla yapılmıştı. O versiyonları evinde, çalışma odasında kaydetmişti.

        Şarkı, önceki versiyonlarda olduğu gibi hikâyenin merkezi haline dönüştü ve bu yüzden filmi başka bir müzikle hayal edemedik. Son olarak, kendisine filmin kısa finalini gönderdik, daha sonra Oscar bize film için yaptığı özel bir çalışmayı gönderdi. Bu özel müzik çalışması, hem filmdeki bazı anlara aitti, hem de ana temanın farklı versiyonlarından biriydi.

        Filmin finalinde Oscar’ın kendi sesi ve akustik gitarıyla kaydettiği ilk demo çalışması yer alıyordu. Hatta içinde son kaydettiği değişiklikler de vardı. Bu değişiklikler şunu içeriyordu: kısa final için kayda aldığı trombon, kontrabas ve flüt sesi… Bu sefer kendi sesini eklememişti. Şarkı sanki filmin ruhuna damgasını vurmuştu, aksi söz konusu bile olamazdı. Bu yüzden filme aşırı müzik yüklemesi yapmadık. Biz, hangi nedenle olursa olsun filmi müzikle doldurmayı sevmiyoruz. Mesela EKİM filminde daha çok daha az müzik vardı.

        “GİŞE REKORLARI KIRAN OLAYLAR, BİRÇOK İNSANI SİNEMAYA ÇEKTİ”

        Perú filmlerinde genellikle gerçek hikâyeler seyrediyoruz tıpkı “Dilsiz”de olduğu gibi… Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

        D.V: Şu an neyse ki her türde film mevcut. Son zamanlarda gişe rekorları kıran olaylar, birçok insanı sinemaya çekti. Özellikle basit filmler ve hafif komediler… Üstelik başka yönetmenler de farklı türde filmler yapıyorlar. Bu yüzden düşüncenize katılmıyorum çünkü her türde film yapılıyor.

        “İYİ Kİ FERNANDO’YU TANIDIK”

        FernandoBacilio istediğiniz gibi rol yaptı mı bu konuda ne düşünüyorsunuz? Onunla yeniden çalışmak ister misiniz? “Dilsiz” filmiyle Fernando“En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandı, mutlu musunuz?

        D.V: Başrolü oynayacak bir oyuncu arayışındaydık ve bu yüzden onlarca adayla görüşmeler yaptık. Olasılıkları en aza indirgedik, sadece ikinci ve üçüncü deneme kalmıştı. Tüm adayların içerisinde en farklısı Fernando’ydu, onu ilk defa seçmelerde tanıdık, daha önce kendisiyle hiç bir tanışıklığımız yoktu.

        Fernando ile tanıştığımızda onunla çalışma kararı aldık. Hiç bir şekilde şüphe etmedik kendisinden. İlk deneme gününFernando’nun Lima’ya taşındığını öğrendiğimizde dünyamız başımıza yıkıldı. Kendisinin oyunculuk önerisi, bizim kriterlerimize uzaktı, o an aradığımız kişi olmadığını düşündük. Bu bizi biraz gerdi çünkü başrol her zaman sorumluluk ister. Ama hata bizimdi. Teklif konusunda biraz karışıklık yaşadık. Çekimlerin ilk aşamasında bayağı korktuk ama Fernando bize kapasitesini gösterdi.

        Sonuç olarak, eğlenceli ve güzel bir süreçten geçtik, oldukça tatmin ediciydi. Fernando ile çalıştığımız için çok mutlu olduk. Fernando, karakteri oturmuş, dürüst, alçakgönüllü ve işine bağlı bir profesyonel. Onu tanıdığım için çok mutluyum, ilerde kendisiyle yeniden çalışmak isterim.

        “KENDİMİ SORGULAMIYORUM”

        Filmi izledikten sonra beğenmediğiniz ya da içinize sinmeyen sahneler oldu mu?

        D.V: Hayır. Kendimi sorgulamamayı tercih ediyorum çünkü yapacak bir şey yok. Kurgu esnasında o sahneyi tekrar çekiyoruz, o zaman beğenmediğimiz sahneler ortaya çıkmış oluyor.

        “Ekim” filminde de kardeşinizle çalıştınız. Kardeşinizle çalışmak sizi mutlu ediyor mu?

        D.V:Kendimi yalnızca sinema üzerine çalışan biri olarak görmüyorum.

        “KİMSEYİ TAKLİT ETMEYİ SEVMİYORUM”

        Dünyada Wachowski kardeşler ve Coen kardeşler gibi yönetmenler var, onları tanıyor musunuz? Onlar gibi olmak ister misiniz?

        D.V: Kimseyi taklit etmek istemiyorum. Kendi sinemasal kimliğimi bulmak istiyorum. Tabii ki onları tanıyorum.

        “DİLSİZ PERÚ’DAKİ İZLEYİCİLER TARAFINDAN OLUMLU OLARAK DEĞERLENDİRİLDİ”

        Size göre insanlar filmi beğendi mi? Filmin 5 Haziran’da Perú’davizyona gireceğini öğrendik. Önemli bir şey eklemek istiyoruz: film Perú’davizyona girmeden evvel İstanbul Film Festivali’nde gösterildi. Çok şanslıyız gerçekten! Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

        D.V: “Dilsiz” Perú’daki izleyiciler tarafından olumlu olarak değerlendirildi. Bu oldukça pozitif bir yaklaşım… Her zaman bir denge vardır. İsteriz ki, filmimizi birçok kişi görsün. Göreceğiz bakalım.

        Filmimizin festivallerde yer alıyor oluşu normal. “Dilsiz” Perú’da gösterilmeden önce birçok film festivaline gitti. Filmlerin, vizyona girmeden evvel uluslararası bir yolculuğa çıkması çok anlamlı.

        “EN MANTIKLISI KISA METRAJDAN UZUN METRAJA GEÇMEK”

        Edindiğimiz bilgiye göre, önce kısa metraj film yaptınız. Kısa metraj film yapmaya nasıl karar verdiniz? Kısa film yapmayı önceden düşünmüş müydünüz?

        D.V:En mantıklısı kısa metrajdan uzun metraja geçmek. Ama biz öncelikle EKİM(Octubre) filmini geliştirmeye yöneldik, EKİM ilk filmimizdi. EKİM ’den önce SOL İÇ ALT (InteriorBajoIzquierda) isimli kısa filmimizi çektik. Daha sonra TARLAKUŞU (Alondra) isimli bir kısa film daha çektik.

        Perú sinemasını nasıl tanımlarsınız ve Perú sinemasının evrensel olmasını istermisiniz?

        D.V: Ulusal sinematografi hakkında bilgi vermek biraz zor. Bunu gençlere sormak lazım, onlar daha iyi tanımlayabilirler.

        Geleceğe yönelik planlarınız var mı?

        D.V: Sinema yapmaya devam ediyorum.

        Röportaj: ARZU ÇEVİKALP

        NOT: Röportajın aslı İspanyolcadır. Röportaj, İspanyolca aslından Arzu Çevikalp tarafından çevrilmiştir.

        Diğer Yazılar