Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tatile gidemeyip İstanbul’da kalacak sinemaseverler için, Temmuz ayının öne çıkan filmlerine dair kısa bilgiler… Zaten kavurucu sıcaklarda yapılacak en güzel şey, serin bir ortamda film seyretmektir. Hem sinemalarda kışa nazaran daha boş olur. Eğer kış sezonunda kaçırdığınız önemli filmler varsa yazın onları sinema salonlarında seyredebilirsiniz. Bunların dışında, mutlaka açıkhavada film izleme şansını yakalayın, cidden çok zevkli oluyor. Böylece nostaljiyi de yaşamış olursunuz.

        Kim demiş yaz aylarında film izlenmez diye? Yaz aylarında izlenecek bir sürü film var, bu filmlerden en önemlisi hiç şüphesiz “Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti”dir. Filmin ismine dikkatlice baktığımızda aklımıza direk, “Twilight: Şafak Vakti” geliyor. Gerçekten isim olarak aralarında büyük bir benzerlik var. Tabi şu gerçeği de yadsıyamayız: “Twilight” serisi büyük bir gişe rekoru kırdı. Gerçi “Maymunlar Cehennemi” için de durum pek farklı sayılmaz. 2001’de vizyona giren serinin ilk filmi olan “Maymunlar Gezegeni” ni ‘gotik yönetmen’ Tim Burton çekti. Tim Burton’ın yönettiği filmin hikayesi şu şekilde başlar: Bir uzay gemisi uzun süre boyunca uzayın derinliklerinde hareket eder. Ne zaman ki, uzay gemisi dünyaya döner, işler sarpa sarar. Astronotlar maymunların egemen olduğu bitik bir gezegene inerler. Maymunların egemen oduğu bu gezegen, herkesin başına iş açacaktır.

        TIM BURTON’LI “MAYMUNLAR GEZEGENİ”

        Vizyona girdiği andan itibaren dikkatleri üzerine çeken film, iyi bir başarı elde etti. Tabi başında Tim Burton gibi bir isim olunca herkes sinema salonlarına koştu. Kimisi aradığını buldu, kimisi de bulamadı. Hatta film çoğu eleştirmen tarafından topa tutuldu, ama buna rağmen film gişe rekoru kırdı. Şunu da hatırlatmakta fayda var: İlki 1968 yılında çekilen“Maymunlar Gezegeni” aslında başarılı bir adaptasyondu. 1968 yılının hikayesini farklı bir şekilde bugüne taşıyan Tim Burton bu projede kalıcı olmak istedi fakat sonradan geri çekilme kararı aldı. Sanırız aradığını bulamadı ya da filmi kendi tarzına uyduramadı. Tim Burton’dan bayrağı alan yönetmen Rupert Wyatt da 2011 yılında “Maymunlar Cehennemi Başlangıç”ı çekti.

        “MAYMUNLAR CEHENNEMİ BAŞLANGIÇ VE ŞAFAK VAKTİ”

        Safkan bir bilim-kurgu aksiyon olan “Maymunlar Cehennemi Başlangıç” genetik mühendislerinin, maymunların beyinlerini geliştirmek için yaptıkları deneyleri konu alıyor ve deneyler sonucunda maymunların insanlardan üstün olup olmadıkları test ediliyor. Yani maymunlar ve insanlar arasında ufak çaplı bir savaş başlıyor ve film bize şunu sorgulatıyor: Dünyaya maymunlar mı, yoksa insanlar mı egemen olacak? James Franco’nun başrolünü üstlendiği film, kendine özgü bir hikaye yaratıyor, tabiki önceki serilerden beslenmeyi ihmal etmeyerek… Mitolojiyi ön plana alan film, son çekilen “Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti” ne atıfta bulunuyor. Genleri değiştirilmiş isyancı maymun Ceaser’ın kaçmasının üzerinden tam 10 yıl geçmiştir. Genetik evrim sayesinde zekiliğine zekilik katan Ceaser, kendisi gibi akıllı diğer maymunlarla beraber maymunlar ordusu kurmayı başarmıştır. Ceaser’ın öncülük ettiği maymunlar 10 yıl öncesinde yayılan ölümcül bir virüs salgınından kurtulmayı başaran bir grup insanla, karşı karşıya gelir. Amaç: yeni dünyanın düzenini sağlayan farklı bir tür olabilmek…

        DARWİNİZM VE EVRİM

        Her bir serinin yönetmenliğini farklı kişinin üstlendiği “Maymunlar Cehennemi” bu kez Matt Reeves’in önderliğinde beyazperdeye yansıtıldı. Serinin üçüncü halkası olan “Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti”nde çok önemli bir isim var, o da Gary Oldman. Darwin’in evrim teorisinden yola çıkan film, 120.000.000 dolar gibi bir bütçeyle çekildi. Peki, serileri bu kadar özel kılan ne? Edward Muybridge’in evrim teorisini anlattığı hareketli fotoları baz alan film, organizmaların evrim sonucu ortaya çıktığını öne sürüyor. Doğal seçilime göre; yeni bir türün halihazırdaki bir türden yavaşça farklılaşarak oluştuğu kanısına varan Darwin’in teorisi 3 ana kural üzerine kurulu.

        İlk kural: bir canlı popülasyonunda çeşitli karakteristikler mevcuttur ve bu değişken karakteristikler popülasyondaki bireyler tarafından yeni doğanlara aktarılır. İkincisi: canlılar ölenlerin yerine geçerler. Üçüncüsü: popülasyon rakamları sabit kalır ve hiçbir popülasyon sonuna kadar büyüme göstermez. Bu teoriyi hem fiziksel hem de bilimsel olarak ele alan “Maymunlar Cehennemi”, hikayeye fantastik motifler ekleyerek yeni bir tür kırması elde ediyor. İnsanlar ve maymunlar arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları derinlemesine irdeleyen “Maymunlar Cehennemi” maymunların kromozom değerlerini istatistiki verilere dayandırıyor. Darwinizmin savunucusu olan film, bilimsel gerçekleri bütünüyle aktarmak yerine, maymunlar üzerinde yapılan korkunç deneyleri ele alıyor. İnsan hükümranlığının maymunların oyuncağı haline gelişini sert bir dille aktaran film, insanlar ve maymunlar arasında yaşanan taht kavgasına ayna tutuyor. 11 Temmuz’da vizyona girecek olan “Maymunlar Cehennemi Şafak Vakti” bakalım nasıl bir sonuca varacak?

        “NIGHT MOVES” VE THE “ROVER”

        Gelelim diğer önemli filmlere… Dakota Fanning ile Jesse Eisenberg’in baş rollerini paylaştığı “Night Moves” !f Film Festivali’nde gösterilmiş ve hatta “Venedik Film Festivali” nde ‘Altın Aslan’ için yarışmıştı. Film, ekolojik politikaya tepkili olan üç anti-kapitalist çevreciyi konu alıyor. Çevre duyarlılığını arttırmak adına akıl almaz bir plan yapan üç anti-kapitalist çevreci, kapitalizmin yıkıcı etkisini dağıtmak için çalışmalar yaparlar. Çevreyi kirleten tüm duyarsız insanlara karşı atıfta bulunurlar.

        Yine buna benzer bir temayla öne çıkan ve 67. Cannes Film Festivali’nde yarışma dışı filmler arasında gösterilen “The Rover” toplumun çöküşünden 10 yıl sonrasını anlatıyor. Kanunlar yok olmuş durumdadır ve hayat iyice basitleşmiştir. Tabi bu basit hayatın bedeli sonradan ağır bir şekilde ödenecektir. Orası ayrı konu! “Alacakaranlık” serisinin romantik vampiri Edward Cullen (Robert Pattinson) bu sefer çok farklı bir rolle karşımıza çıkıyor. Karşısında ise Guy Pearce gibi güçlü bir oyuncu var. Yaz aylarında böyle doyurucu filmlerin gelmesi gerçekten mutluluk verici. Özellikle de Robert De Niro ile John Cusack’ı baş rolde seyredeceğimiz “The Bagman” temmuz ayının en iyi ikinci filmi olabilir. Film, bir kiralık katilin başına gelen olayları hikayelendiriyor.

        Bu filmlerin yanı sıra, geçen yıl İspanya’da beğeniyle izlenilen “Quién mató a Bambi?” de iyi şeyler vaat ediyor. Hikaye şu şekilde gelişir: David çalıştığı şirketin patronu Bay Larea’nın kızı ile aşk ilişkisi yaşamaktadır. Kendisini bir anda egzantirik olayların içerisinde bulur. Yönetmen Emir Kusturica’nın filmlerini anımsatan “Quién mató a Bambi?” kara komedi ile durum komedisini birleştiriyor ve komik sahneleriyle sakar ajanlara selam çakıyor. Bu filme bir şans vermek lazım.

        “BORGMAN” MUTLAKA İZLENMELİ!

        Bana kalırsa Temmuz ayının en ilgi çekici filmi “Borgman”. Çünkü “Borgman” burjuva sınıfının zenginlerini eleştiriyor ve yarattığı sıradışı atmosferle, seyircileri koltuklarına zımbalıyor. İzleyiciyi kahkahaya boğarak mistikliği de elden bırakmayan film, gerçeküstü motiflerle daha da enteresan hale geliyor. Hikayedeki hicvin iyi ayarlanmış oluşu da, filmi başarılı kılıyor. Alt tabaka ve burjuvazi arasında bir denge kuran film, tamamiyle kara mizahi öne çıkartıyor ve ben sıradışıyım diye bağırıyor. İzlemek gerek öyle değil mi?

        YENİ BİR ÇİZGİ ROMAN UYARLAMASI: ”HERCULES”

        Geldik son filme… Gerçek bir dünyada geçen klasik efsanenin versiyonu olan “Hercules” doğaüstü öğelerin olmadığı bir çizgi roman uyarlaması. Kısaca hikayesinden bahsedelim: Geçmişi yakasını bırakmayan Herkül, sonunda paralı asker olmuştur. Kendine sadık beş savaşçıyla Antik Yunanistan’a gidip yeteneklerini altın karşılığı kullanmaya karar verir ve düşmanlarını yenmek için var gücüyle çalışır. Ancak Thrace adlı hükümdar Herkül’den yapamayacağı bir şey ister. Herkül de üstün bir savaşçıya dönüşerek yeni bir efsane yaratır. Herkes tarafından bilinen ‘Herkül karakteri’ tam anlamıyla bir mit olmuştur. Umarız çok fazla görsel efektle Herkül’ün ruhuna zarar vermezler. Brett Ratner’ın yönettiği ve Dwayne Johnson’ın başrolde olduğu film, temmuzun son haftası vizyona giriyor.

        Sonuç olarak; kara komedi, komedi, aksiyon, bilim-kurgu ve aksiyonun ağırlıklı olduğu filmler Temmuz ayına damgasını vuracak. İmdb.com’da daha şimdiden 8.8 puan alan “Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti” açık ara farkla önde gidiyor. Rakiplerini sollayarak baş köşeye oturan “Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti” öyle görünüyor ki, temmuz ayının en çok izlenen filmi olacak. İnşallah yüzümüzü kara çıkartmaz.

        Diğer Yazılar