Kutsal Yağ'ın tek adresi
Fener Rum Patrikhanesi’nin önü, ayıptır söylemesi gece kulübü gibi. Pahalı otomobillerden şık hanımlar, beyler iniyor. Perşembe günü, bereket yağmur durmuş, hava güneşli, sabah saat 09.00. Kalabalığın sebebi, Hıristiyanlığın onayı sayılan ve vaftizlerde vücuda sürülen “miron” yağının takdis ayini. Bu ayin 10 yılda bir yapıldığından bugün de kutsal bir gün. Aklıma sık sık Habemus Papam (Sevgili Papa) filminden görüntüler geliyor, Patrikhane’nin içinde bizim bilmediğimiz neler konuşuluyor acaba? Perdelerin arkasından bakıp da kalabalığı mı çekiştiriyorlar? Zira bu ayin bugüne kadar sönük geçen ayinlerden biriymiş, eskiden hıncahınç dolarmış içerisi... Fener Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos’un yönetiminde düzenlenen ayin yaklaşık 4 saat sürecek. Kilisenin çanlarının çalmasıyla fotoğraf makineleri de ceplerden çıkıyor. “Fotoğraf makinesi” dediğime bakmayın, genelde herkesin elinde bir iPhone. Buna iPhone’larıyla hatıra fotoğrafı çektiren papazlar da dahil! Ciddi bir organizasyon, akış katı; herkes duracağı yeri, hangi dakika hareket etmesi gerektiğini biliyor.
YUNANİSTAN’IN KRİZİ SOHBET KONUSU
Kiliseye önce beşer kişilik iki ekip halinde okuyucular giriyor. Bu kişiler bizim müezzinler gibi, ayin boyunca İncil’den dualar okuyacaklar. Ayin bir hatim indirme töreni adeta! Dualar, duaların ritmi bizim mevlitlerin o kadar yakınındaki. Ben de içimden ölmüşlerimizin ruhuna dua ediyorum. Ayin başlıyor, kilisenin avlusunda Patrik Hazretleri ve maiyetindeki episkoposlar, kıdemli papazlar tören kıyafetleri ve gümüş güğümlerle sıralarını bekliyor. 19 adet gümüş güğüm, içlerinde Kutsal Yağ miron var. Bu Patrik Bartholomeos’un yönettiği 3’üncü Kutsal Yağ ayini. Kilisenin protokol sıralarında önde gelen aileler oturuyor. Kimin nereye oturacağı belli. Protokolün sağ tarafında oturan beyaz ceketli beyleri ve bir hanımı sağlık ekibi sanmam cehaletimden tabii. Törende yaşı büyük çok insan var, sağlık sorunu çıkar da ondan mı acaba derken, işin sırrı ortaya çıkıyor: Kutsal Yağ’ın karışımı bu 9 kişilik eczacı, kimyager ve doktorlar tarafından hazırlanıyor. Onlar gönüllü bir ekip!
10 SENE SONRA BİR DAHA
Patrik Bartholomeos ayinin başlarında ilahileri bizzat kendisi söylüyor. Harika bir sesi var. Söylenen ayinin temposu, verdiği his, “Sordum sarı çiçeğe”den farklı değil. Dinlerimiz farklı olsa da, o sesin ritmin verdiği huzur aynı. Patrik, kendi söylemediği ilahilere eliyle tempo tutarak eşlik ediyor. Kıdemli papazlar arasındaki hiyerarşi gözle görülecek kadar net, göz temasları ruhumda korkutan izler bırakıyor. Bazen Türkçe bazen Rumca, “Hadi yürüsene oğlum, güğümleri takip etsenize, hâlâ duruyorsunuz” dediklerini duyuyorum. Dünya işlerinden elini eteğini çekmiş papazlar arasında, ancak yakından hissedilebilecek sert bir kariyer rekabeti var. Ayinin sonlarına doğru papazlarda yorgunluk belirtileri baş gösteriyor, esneyenler, bellerini tutanlar, arada fısıldaşıp gülenler. Ama hepimiz bitik durumdayız. Tütsünün dumanından iyiyiz. Şarap ve ekmek beklenirken âdettendir, mumlarımızı yakıp dualarımızı da ediyoruz. Ayin bitiyor. Arka bahçeye geçiliyor. Çanlar bir ayinin daha sonuna gelindiğini anonsluyor. Sıra Bartholomeos ve metropolitlerin aile fotoğrafı çektirmesinde... Buraya sadece basının girme izni var. Halk bahçede Bartholomeos’u bekliyor. Bahçeden patrikhanenin balkonuna geçecek ve Hıristiyanları selamlayacak. Arkamdaki iki papaz dertleşiyor, “Oğlum benim ayaklar bitti!” “10 seneye geçer, ayaklarınızın ağrısı diner” diyorum, selamlaşıp vedalaşıyoruz. 2022’ye kim öle kim kala!
Yunanistan’ın krizi
Gazetecilere bir platform ayrılmış ancak bir Yunan televizyonu var, yazılı basından da iki kişiyiz. Bu ilgisizliğin sebebini anlamak güç, zira bu kaçırılmaması gereken gerçek bir gösteriş, ihtişam sunumu. Kilisenin bahçesi zaman zaman kalabalıklaşıyor. Ayine Atina’dan gelenler var. Suyun öte yanı, kaynaşmak kolay. Atina’da yaşayan Bayan Natalie soruyor, “Nerelisin?” “İstanbul”, “Ne zaman geldin?” “Hep buradaydım”, “Ortodoks musun?” “Değilim”, “Ne işin var burada?” “Gazeteciyim!” Dünyada “Gazeteciyim” cevabını duyan herkese verilmiş bir komut varsa, o da şu: Dünyanın dertlerini dinlemek boynumuzun borcu! Bana Yunanistan’daki ekonomik krizi, Atina’nın artık yaşanmaz bir yer olduğunu anlatıyor. Trafik çok, insanlar kaba, insanlar delirmiş! Yanıtım: “Hepimiz aynı çukurdayız!”
Miron Yağı nedir?
“Hıristiyanlığın mührü” anlamına gelen ve sadece Türkiye’de hazırlanmasına izin verilen Kutsal Yağ Miron’un formülü 8’inci yüzyıldan kalma. Kutsal Yağ esas olarak vaftiz törenlerinden hemen sonra yapılan ancak vaftizden farklı, bağımsız bir dinsel tören olan Hrizma (Kutsama) töreninde kullanılıyor. Bebeklerin tüm vücuduna, ayak altlarına kadar sürülen yağdan sonra bebek iki gün ayaklarını katiyen yere basamıyor. Ekümenik Patriklik’te bulunan resmi “Kutsal Yağ” formülünde 57 malzeme var. Zeytinyağı, şarap, muhtelif maddeler ve esanslardan oluşuyor. Yağ, dünyanın dört bir yanındaki kiliselere İstanbul’dan dağılıyor. Patrikhanede hazırlanan miron, Rusya hariç, bütün Avrupa, Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda’daki Ortodoks kiliselerine gönderiliyor. “Kutsal Yağ’ın” temel malzemesi sıfır derece asitli saf zeytinyağı. İçine, ön hazırlığı tamamlanan, baharat ve esanslar pişim sırasına göre katılıp, kalaylı büyük bakır kazanlarda hazırlanıyor. Üç günlük pişim sonunda “Kutsal Miron” metal amforalara boşaltılıp perşembe günü yapılan takdis töreninden sonra özel depoda korunuyor.
- Nick Cave anlatıyor6 yıl önce
- Skandallara girmeyelim!6 yıl önce
- Adalet yoksa sosyal medya var6 yıl önce
- 'Geç kalmış olabilirim ama benim için doğru zaman şimdi'7 yıl önce
- Göçmenler kütüphanesi7 yıl önce
- Çıldır Kristal Göl Şenliği'nde atların buz dansı7 yıl önce
- 'Ringden inersem herkes beni unutur'7 yıl önce
- Mars'ta mültecilere yer var mı?7 yıl önce
- 8 günde data detoksu7 yıl önce
- Cate Blanchett 12 karakter... Zamana direnen manifestolar7 yıl önce