Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Umudum var mıydı; çok fazla yoktu. Ama beynimin bir köşesinde bir şeyler kıpırdıyordu.

        Acaba diyordum, olur mu diyordum, umutlanmaya çalışıyordum.

        Geçmişin mutlu anıları bu kıpırtıyı yaratıyordu.

        Maça gelen herkes aynı duygulara sahipti. Bunu, maç öncesindeki pozitif enerjiden rahatlıkla anlayabiliyorduk.

        Aksine Çekler ise bizden daha umutsuzdu. Oysa bizim kalemiz içeriden yaralıydı. Sıkıntılıydık. Yaşananlardan dolayı üzgündük, keyifsizdik.

        Ama belli ki vidalar sıkılmış, fabrika ayarlarına geri dönülmüş. Nokta değişikliklerle, Emre Mor’la, Volkan Şen’le bir rüzgar yaratılmıştı. Ve bu rüzgar da bizim lehimize esti.

        Borussia Dortmund durup dururken çıkıp da o paraları vermez. Çocuğun ne olduğu belli. Ve O’nu milli takıma kazandırandan da Allah bin kere razı olsun. O kadar çok tekme yedi ki, Çekler’in konsantrasyonunu dağıttı. Burak’a mükemmel bir gol attırdı. Rakibimizi darmadağın etti. Eğer sakatlanmasaydı çok daha fazla etkili olabileceği dakikalar gelmişti. Bu zaferin baş mimarı kesinlikle Emre Mor’dur. Arda dün biraz daha toparlanmıştı. Ve en önemlisi de sorumluluk alıp Arda Turan gibi oynamaya başlamıştı.

        Oyunun kontrolü bizde olmasına rağmen kalede Volkan’ın kaç tane top çıkardığını sayamadık. Her pozisyon Türkiye’nin devam mı, tamam mı durumunun yaşandığı adrenalin yüklü anlardı.

        Dün hem İspanya hem de Hırvat maçından daha iyi oynadığımız kesin. Daha derli topluyduk ve en önemlisi de bir takımdık. Sorumluluğu paylaşan, heyecan yaşayan birlikte üzülen, birlikte sevinen bir takımdık. Zaten bizim tepkimiz, bizim isyanımız bunaydı. O iki maçta gördüklerimiz, bizim bildiğimiz, bizden parça olan Milli Takım değildi. Ama dün öyleydiler. Burak da dahil olmak üzere hepsi sanki evrim geçirmişti.

        Ve tabii ki ikinci golün sahibi Ozan Tufan... İlk maçta O’na demediğimizi bırakmadık. Saçından başladık, yanağındaki benine kadar çocuğa neredeyse psikolojik işkence yaptık. Ama futbolda bunlar var. Beni asıl mutlu eden 21 yaşındaki bir çocuğun bu kadar ağır baskıların altından dün sahaya çıkıp boynu dik bir şekilde elinden geldiğince kaplanlar gibi mücadele etmesiydi. İşte futbolcu böyle olunuyor. Eleştirinin, futbolun bir parçası olduğunu bilerek oynayabiliyorsanız, öyle iyi futbolcu oluyorsunuz. Dün Ozan açısından bence yaşanan buydu. Aferin Ozan, devam et Ozan...

        Fatih hocanın hiçbir turnuvada bu kadar stresli, gergin ve problemli olduğunu görmemiştik. Gerçekten enteresan şeyler yaşandı. Ama dün O da aynı Arda gibi Fatih Terim oldu Küskünlüklerine ve kızgınlıklarına rağmen takımına sahip çıktı.

        Gruptan çıkar mıyız, çıkmaz mıyız onu bilmiyorum. Ama Fransa’da yaşadıklarımız herkese tecrübe kazandırdı. En önemlisi Türk Milli Takımı’nın bu arenalarda savaşmadan, acı çekmeden, kanamadan, ağlamadan, üzülmeden, kavga etmeden başarılı olamayacağını net bir şekilde gördük.

        Diğer Yazılar