Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Futbol böyle bir şey.

        Maç boyunca saldırırsın, 90 dakika rakip ceza alanından neredeyse hiç çıkmazsın, rakibe tam bir kuşatma yaşatırsın ve bu görüntüde bile sahadan yenik ayrılabilirsin.

        Ama tüm bunlar, Trabzon’un müthiş bir şekilde disiplinli ve bu sezon ilk kez bir takım gibi oynadığı gerçeğini değiştirmez.

        Tamam, Galatasaray hep ataktı. Ama ben 90+4’te Eren’in direkten dönen topu dışında büyük tehlike yaratan tek bir atak görmedim. Böyle bir kuru gürültü durumu var...

        İkinci 45 dakikanın tamamı Trabzon yarı alanında oynandı. Ama Uğur ile Durica’nın olağanüstü oynadığı maçta, eski Onur’un geri dönüşü ve biraz da Mehmet Ekici’nin soğukkanlı futbolu ile ikinci yarıda dört kişiyle üç puanı aldı Trabzonspor.

        Galatasaray’ın elinde Bruma’nın dışında tek silah yok. Herkes onun eline ayağına bakıyor. Belki Trabzonspor, Bruma’nın markajında başarılı olamadı. Ancak Podolski ve Eren’e, neredeyse bitişik savunmayla nefes aldırmadı. Elinde böyle bir adam varken bu silahı ekonomik kullanmak lazım. Bir ara top toplayıcı çocuklar bile topu Bruma’ya veriyordu.

        Onun dışında alternatif hiç yoktu. Sneijder, Podolski bu maç için hazır değildi. Orta alanda sadece Tolga bu konuda Bruma’ya yardımcı olmaya çalıştı ama onun da kapasitesi bir yere kadardı.

        Trabzon belki olağanüstü oynamadı. Ancak çok diri oynadı. Hep topun arkasında kalmaya çalıştı. İstek ve mücadele gücü en üst düzeydeydi. Trabzon, Galatasaray’ı ancak böyle mücadele edebilirse yenebilirdi, öyle de yaptı.

        Tabii ki Ersun Yanal faktörü çok önemli. Takımının rakibi önünde kalite açısından geride olmasına rağmen Galatasaray’ı avucunun içi gibi ezberlemiş ve savunma önlemini ona göre almıştı. Oyuna sürekli müdahale etti. Üst düzey bir çalıştırıcı olduğunu böyle bir maçta yine herkese gösterdi.

        Buna karşılık Galatasaray’da Riekerink’in dokunuşları yetersiz kaldı. Sıkıntıyı çözemedi. Bazen yetersiz kalıyor, bu çok açık. Yani oyunun kokusunu alamıyor. Tamam, Selçuk istenilen Selçuk değildi. Ama buna rağmen oyundan çıkmazdı. Bu adamların ne yapacağı belli olmaz. Yani De Jong’un oyuna neden girdiği tam bir muamma.

        Bence bu yenilginin nedenlerinden birisi de rakibi küçümsemeydi. Ama futbol affetmiyor. Bazen Muslera da yetmiyor.

        Son olarak Cavanda konusu var. Ben artık Galatasaray’ın sağ bek bölgesinin lanetli olduğunu düşünüyorum. Ya da bu Cavanda o Cavanda değil, sahtesi.

        Fırat Aydınus’a tek bir eleştirim var. İkinci yarı Trabzon maçı yerde yatarak bitirdi. 5 dakika uzatma hakkı değildi. Hocaya maçı bir kez daha izlemesini tavsiye ederim.

        Diğer Yazılar