Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sanırım ilk imzamı ortaokuldayken attım ancak bu iddiamın altına imzamı atmam çünkü ilkokul da olabilir... İlk imzama dair hatırladığım tek şey saçma sapan bir şekil olduğu. İmzadan çok rastgele karalanmış bir ‘şey’di. İki imza arasında geçen süre ne kadar uzarsa çizdiğim şekil de o kadar değişiyordu.

        Sonra Altan Erbulak’ın karikatürlerine attığı imzasını keşfettim. Erbulak’ın imzası başında şapka olan bir tırtıla benziyordu (?) ama aynı zamanda ‘Altan’ yazıyordu sanki. O günden sonra ‘kendi imzamın arkasında durmayı’ bırakıp yeni bir imza oluşturdum. İmzamdan ‘tavşan’ yapacak yetenekte olmadığım için ‘el yazımla’ düz adımı yazmaya başladım ‘resmi’ belgelerin altına.

        Bir süre sonra adımı yazamadığımı fark ettim! Karmakarışık bir yün yumağı gibi görünen o ilk imzam bile ‘el yazısı imzamdan’ daha anlamlı görünüyordu. Ama artık çok geçti. Ehliyet ve pasaport için bu imzayı atmıştım. İlk kredi kartımın arkasında da ‘aynı’ imzam vardı.

        30 yıldan fazladır ne zaman bir şey imzalamam gerekse panik oluyorum kimi zaman adım bir belgede italik, diğerinde küçük harfle başlıyor. Pasaportta ‘i’ harfinin noktası varsa, ehliyette ‘r’nin çengeli alıp başını gidiyor.

        Hayatım boyunca imzamı iki kez üst üste aynı şekilde atabildiğimi hatırlamıyorum.

        Ne kadar çok belge imzaladıysam o kadar çok imzam var ve hangisinin benim gerçek imzam olduğunu ben de bilmiyorum!

        BAŞKOMİSER NEVZAT ‘İMZA’YI KİM ÖLDÜRDÜ?

        Ankara’da ‘Aşkımız Eski Bir Roman’ adlı yeni kitabının imza gününde kitaplarını ‘imzalamak’ yerine ‘mühür’ basan Ahmet Ümit’in fotoğrafını gördüğümde, “Pratik ve her seferinde başka imza atmanın önüne geçmek için harika bir fikir” diye geçirdim içimden.

        Twitter’da fotoğraf paylaşan 'hesap', “Ahmet Ümit’e bak, imza yerine tapu kadastro memuru gibi kitaplarına mühür basıyor. Kitaplarını da ticari ve mekanik buluyordum ben, yanılmamışım” yazmış.

        Ve tartışma başlamış!

        Daha önce de 'imza günlerinde kitaplarını 'kaşe'leyen Ahmet Ümit, Hürriyet’ten Fulya Soybaş’a “Benim iki kolumda da iki dirseğimde de lateral epikondilit var. Parmaklarımın arasında da yastık tabir edilen bölge çok yazmaktan erimiş. Bir buçuk yıldır tedavi altındayım. Doktorum ‘Kolunu kullanmaya devam edersen daha büyük sıkıntıların olacak’ dedi! Aslında imza günü yapmak istemiyorum ancak o kadar büyük bir talep var ki. Ya imza yapmayacağım ya da bu şekilde yapacağım. Zorunlu olarak kaşe yapıyorum. İstemeyen de gelmesin” diye açıklamış durumunu.

        Benim ‘manasız’ imzamın kimse için bir önemi olmayabilir ama konu bir yazarın imzası olduğunda işin rengi değişiyor.

        Yıllar içerisinde gittiği her yerde gelen imza taleplerinde ikrah eden Beatles’ın davulcusu Ringo Starr, yıllar önce bir video mesajıyla artık kimseye ‘imza vermeyeceğini’ açıklamıştı. ‘Fanları’ndan gelen mektupları da hiç açmadan yakacağını ya da geri dönüşüme yollayacağını belirtmişti Ringo.

        Ahmet Bey, ‘imza günü afişlerinde ‘kaşe-imza günü’ ibaresi olduğunu, oraya insanları imzaya davet etmediğini söyleyip, “Kaşe olduğunu bile bile geliyor insanlar” demiş.

        Ancak yine de ben Ringo Starr’ın tavrının, ‘imza’ günü düzenleyip kitaplarına ‘kaşe’ basan sonra da “İstemeyen de gelmesin” diye racon kesen Ahmet Ümit’ten çok daha ‘samimi’ bir şey olduğunu düşünüyorum...

        İMZA TURNESİ DÜZENLEYEN ÜNLÜLER

        İlk olarak 4-5 bin yıl önce Sümer tabletlerinde görülen, 1600’lerin sonunda İngiliz parlamentosunda sahteciliğe karşı belgelerin imzalanmasının zorunlu hale gelmesiyle ‘resmiyet’ kazanan ‘imza’ ‘kağıtlar’ üzerinde kişilerin kimliğinin onayı olarak kullanılmanın dışında yıllar içerisinde edebiyattan müziğe, spordan politikaya birçok alanda bir tür ‘gelir’ kapısı da olmuş...

        Shakespeare’in bilinen 6 imzalı eserinin fiyatı 5-6 milyon dolarlara kadar çıkıyor örneğin. James Joyce’un imzalı bir ‘Ulysses’ kopyası 10 yıl önce 400 bin dolara satılmıştı açık arttırmada.

        Mektuplarını yakan Charles Dickens’ın yazar arkadaşı Mary Ann Evans için imzaladığı ‘İki Şehrin Hikayesi’ 2014’te 400 bin dolara alıcı bulmuştu.

        Bu örnekler çoğaltılabilir. İnternette ünlü yazarların imzalı kitaplarını satan onlarca site var... Fiyatlar 3-5 dolardan başlayıp milyon dolarlara çıkıyor.

        Sporcuların imzaladığı ‘malzemeler’, oyuncuların imzaladığı posterler, ‘oyuncaklar’ hatta biletler on binlerce dolara alıcı buluyor.

        İmza işinden para kazanan ‘eski ünlüler’ var mesela.

        Batı’da, bir zamanlar bir filmde popüler bir karakteri oynayan oyuncular, eski şampiyon sporcular vb. gibi ‘şöhreti hoş bir seda olarak sırtlarında taşıyan ünlüler’ şehir şehir, kasaba kasaba gezip ‘ürün’ başı 40-50 dolara imza atıyorlar ‘hayranları’ için!

        Hayran ile ünlüler arasındaki bu ‘imza’ alışverişi yıllar içinde o kadar dejenere oldu ki tıpkı Ringo Starr gibi başka ünlüler de duruma isyan etti.

        Usta oyuncu Bill Murray yıllar önce, “Hayran mektuplarına cevap vermiyorum. Ünlülerden imza alarak milyoner olma hayali kuran salaklara ayıracak vaktim yok!” diyerek bir ‘imza’dan servet yapma peşindeki uyanıklara ayar vermişti.

        İMZA YERİNE SELFIE İSTENİYOR ARTIK

        Bugüne kadar herhangi bir yazarın ‘imza’sı için kitapçılarda kuyruğa girip beklemedim. Ama bekleyenleri anlayabiliyorum. Kütüphanesinde yazarı tarafından ‘imzalanmış’ kitabı kutsal bir emanet gibi kutu içinde saklayan arkadaşlarım var benim!

        Hafta sonu, dev bir AVM’deki kitapçıda, saatlerce kuyrukta bekleyenlerin ‘imza’dan servet yapmayı düşündüğünü sanmıyorum;)

        İmzalı kitap okur için yazarla arasında ‘adını koyamadığı’ bir bağa neden oluyor. İmzalı kitap sahibi ile yazar arasında, yazarın ‘imzasız’ kitaplarını okuyan okurlardan farklı ve özel bir bağ bu. Başka birisi için bir önemi var mı bunun? Kesinlikle yok! Ama gelin siz bunu bir de imzalı kitap sahibine anlatın...

        O imzanın ‘manasını’, ‘büyüsü’nü sadece o imza sahibi bilir ve Ahmat Ümit’in (ya da başka bir yazarın) ‘kaşe’sinin bu ‘mana’yı o sayfalara geçirebileceğini hiç sanmıyorum.

        Hayran mektuplarının yerini Instagram, Twitter ‘yorum’larının aldığı, ünlülerle ‘selfie’nin ‘imza’dan daha makbule geçtiği, ‘kağıt’ üzerine atılan imzanın yavaş yavaş ortadan kalktığı bir çağ bu çağ! Britanya’da yapılan bir araştırmada yetişkinlerin yarısının artık imza atmadığı, 5’te 1’inin tutarlı bir imzalarının olmadığı, 24 yaş altındakilerin yüzde 15’inin ne zaman bir kağıt parçasına imza attığını hatırlamadığı ve tüm imzaların yüzde 40’ının elektronik ortamda atıldığı bir çağda hala sevdiği ‘yazar’la arasında eski model bir ‘bağ’ kurmaya uğraşan, saatlerce sıralarda bekleyen ‘romantik’ okurları elinde kaşeyle karşılamak kelimenin tam anlamıyla ona ‘aşkımız eski bir roman’ demek bence!

        Diğer Yazılar