Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İtalyan sinemasının gururu Taviani kardeşlerden Vittorio’yu 15 Nisan’da kaybettik. Michael ve Peter Spierig kardeşlerin yönettiği “Winchester Gizemli Ev” (Winchester) ise cuma günü gösterime girdi. Biz de bu haftaki yazımızı sinemanın kardeş yönetmenlerine ayırdık

        Auguste ve Louis Lumiere

        Sinema sanatının öncüleri de kardeşti... Auguste (1862-1954) ve Louis (1864-1948), kendi icatları olan sinematografla ilk gösterilerini 28 Aralık 1895’te yaptıklarında “yedinci sanatın” öncüsü olduklarını henüz bilmiyorlardı. Seyircilere her biri 1 dakikadan daha kısa süren kısa metrajlı filmler göstermişlerdi. Özellikle trenin otogara girişini gösteren film, bazı seyircilerin yerlerinden kalkmalarına neden olmuştu. Sinemanın saflığıyla dolu o filmleri seyretmek hâlâ heyecan vericidir...

        Yanaki ve Milton Manaki

        Osmanlı İmparatorluğu zamanında Balkanlara ilk kamerayı onlar getirmiş, imparatorluğun ilk filmlerini onlar çekmişti. Günümüzde Makedonya sınırlarında yer alan Manastır şehrinde yaşıyorlardı. Aslen fotoğrafçıydılar. Londra’dan satın aldıkları 35 mm bir kamerayla, 1905’te çektikleri ilk filmlerinde 114 yaşındaki anneannelerini, koluyla çevirdiği küçük bir dokuma tezgâhında çalışırken gösterdiler. Kardeşler daha sonra Manastır’daki hayatı anlatan birçok başka belgesel de çekti.

        Paolo ve Vittorio Taviani

        Sinemaya başka yönetmenlerle ortak filmler çekerek başladılar. İkisinin birlikte yazıp yönettikleri ilk film 1968 olaylarını anlattıkları “I sovversivi”dir. İlk dönemlerinde yenilikçi filmleriyle dikkat çektiler. Altın Palmiye kazandıkları “Babam ve Ustam”la (Padre Padrone - 1977) uluslararası şöhrete ulaştılar. Pirandello’nun hikâyelerinden uyarladıkları “Kaos” (1984) başyapıtları olarak kabul edilir. 1929 doğumlu Vittorio, 15 Nisan’da aramızdan ayrıldı. 1931 doğumlu Paola ise artık tek başına...

        Jean-Pierre ve Luc Dardenne

        Belçikalı kardeşler sinemaya 1970’lerin sonlarında başladılar. 1990’ların başına kadar belgesele ağırlık verdiler. İsimlerini, “La promesse” (1996) ve Altın Palmiye kazanan “Rosetta” (1999) gibi konulu filmlerle duyurdular. Politik yaklaşımlarıyla tanınır; vicdan ve merhamet gibi temalara ağırlık verirler. Senaryolarını birlikte yazdıkları filmlerde, karakterin bakış açısını yansıtan hareketli bir kamera kullanırlar. Jean-Pierre 1951, Luc ise 1954 doğumlu.

        Joel ve Ethan Coen

        1984’te eleştirmenlerin çok sevdiği ilk filmleri “Blood Simple”dan bu yana işbirliklerini sürdürüyorlar. Ethan’dan 3 yaş büyük olan Joel (1954), 2003’e kadar filmlere yönetmen olarak tek başına imza attı ama senaryodan kurguya her aşamada birlikte çalıştıkları biliniyordu. Genelde kendi yazdıkları orijinal suç hikâyeleri ve ince mizah duygularıyla tanınıyorlar. Yönetmen ve senaryo yazarı olarak Oscar’ı, roman uyarlaması “No Country for Old Men”le kazandılar. Gerek sinemasal stilleri gerekse öyküleriyle günümüz sinemasının en önemli isimleri arasında yer aldıkları kesin.

        Lana ve Lilly Wachowski

        1996’da yazıp yönettikleri “Bound” ile parlak bir başlangıç yaptılar, 3 yıl sonra da “Matrix”le bir popüler kültür efsanesine imza attılar. İlk filmlerinin kalitesini sonraki işlerinde bir daha asla yakalayamadılar. Ama isimleri sinemaseverlere hâlâ heyecan verir. Son dönemdeki en iyi filmleri, Tom Tkywer’le yönettikleri “Cloud Atlas”... Sinemaya Larry (1965) ve Andy (1967) isimleriyle başlayan her iki kardeşin ameliyatla cinsiyet değiştirdiklerini belirtelim.

        Bobby ve Peter Farrelly

        İlk filmleri “Dumb and Dumber” (1994) ve “There’s Something About Mary” (1998) ile isimlerini duyurdular. Bu filmlerin ABD’de “tuvalet mizahı” olarak adlandırılan tarzı, belki çoğu seyirciye ters gelse de 90’lı yılların popüler kültüründe iz bırakmayı başardılar. Daha sonraki filmlerinde özenli ve anlamlı hikâyelerle kaba mizah arasında gidip geldiler ama 90’lardaki başarılarını bir daha yakalayamadılar.

        Yağmur ve Durul Taylan

        Taylan Biraderler’in ilk sinema filmi korku gerilim türündeki “Okul”du (2004). İsimlerini sadece 5 bölüm yayınlanan ve paranormal olayları konu alan “Sır Dosyası” (1999) adlı polisiye diziyle duyurmuşlardı. Son yıllarda televizyona ağırlık verseler de “Küçük Kıyamet” (2006) ve “Vavien” (2009) gibi sinema filmleri nedeniyle, Türkiye’de tür sinemasının en iyi temsilcileri olarak kabul edilirler.

        Albert ve Allen Hughes

        1972 doğumlu ikiz kardeşler ilk filmlerini, 1993’te çektiler. Silah, uyuşturucu ve şiddet batağındaki bir kenar mahalleyi anlatan “Menace II Society”, kendi hayatlarından izler taşıyordu. Filmdeki karakterlerden farkları, annelerinin onlara 12 yaşındayken bir kamera almış olmasıydı. Daha sonra “Dead Presidents” (1995), “From Hell” (2001) gibi filmler çektiler. Son yıllarda ayrı takılıyorlar ve sinemadaki ilk yıllarını mumla arıyorlar.

        Anthony ve Joe Russo

        İlk filmleri “Pieces”i 1997’de borç harç çekip tamamladılar; sonra Steven Soderbergh’in desteğiyle “Welcome to Collinwood”u çektiler. TV dizisi “Arrested Development”ın pilot bölümüyle Emmy kazandılar. Ellerine geçen tüm fırsatları iyi kullanmalarının sonucunda “Kaptan Amerika: Kış Askeri” (2014) gibi büyük bütçeli bir filmin yönetmenliğine getirildiler. Marvel, şimdi Avengers serisini onlara emanet etmiş görünüyor. Anthony 48, Joe ise 47 yaşında...

        Diğer Yazılar