Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sinema sanatı, yollarda başlayan ve güçlenen dostlukları sever. Yollar, yeni keşifleri temsil eder. Filmlerdeki yolculuklarda sadece yabancı coğrafyalar keşfedilmez. İnsan kendisiyle de yüzleşir ve dostluklar bu yüzleşmeyi kolaylaştırır.

        “Yeşil Rehber” (Green Book) bir yolculuk, dostluk ve yüzleşme hikâyesi... Ama yola çıkmadan önce olanlar da önemli. Önce Tony Vallelonga'yı (Viggo Mortensen) tanıyoruz. New York'un ünlü bir gece kulübünde garsonluk yapıyor, gerektiğinde kavgalara ve olay çıkaranlara müdahale ediyor. Tony, Brooklyn'de yaşayan İtalyan kökenli, orta sınıf Amerikalı bir aile babası. Ağır bir İtalyan aksanıyla konuşuyor. Sosisli sandöviç yeme yarışmasına katılacak kadar iştahlı ve biraz kaba saba biri... Çalıştığı kulüp bir süreliğine kapanınca işsiz kalıyor.

        “Yeşil Rehber”, bu yıl ABD'de yaşanan ırk ayrımcılığı sorununa “Karanlıkla Karşı Karşıya” (BlacKkKlansman) ve “Dul Kadınlar”a (Widows) kıyasla çok daha yumuşak, iyimser, naif bir noktadan bakıyor. Ama ele aldığı meselenin suyunu çıkarmıyor. ABD'nin bugününe dair herhangi bir şey söylemiyor ama ırkçılığın “nesilden nesile aktarılan, öğretilmiş bir küçümseme” olduğunun altını çiziyor. “Yeşil Rehber”, zengin Yahudi bir kadınla, Afrika kökenli şoförünün hikâyesini anlatan 1989 yapımı 4 Oscarlı “Bayan Daisy ve Şoförü”nü (Driving Miss Daisy) hatırlatan bir film...

        Kardeşi Bobby Farrelly'yle birlikte yönettiği filmlerle tanıdığımız Peter Farrelly tek başına kamera arkasına geçtiği “Yeşil Rehber”de elindeki hikâyenin hakkını vermiş. Kendi varlığını hiç belli etmeden, öncelikle karakterlere yoğunlaşmış ve oyunculara geniş bir alan açmış. Özellikle “Ay Işığı”nda canlandırdığı karakteri hatırlayanlar Mahershala Ali'nin kendi sade tarzı içinde rolü ne kadar derinden kavrayıp yorumladığını fark edebilirler. Don Shirley'nin kibarlıkla maskelediği kırılganlığını, öfkesini gerçekten mükemmel yansıtıyor. Viggo Mortensen ise kelimenin tam anlamıyla şov yapıyor; beden dili ve aksanıyla rolün gerektirdiği kişiliğe dönüşüyor. Don Shirley için için yanan bir kor gibi. Tony ise aniden alev alan biri... Karakterler arasındaki bu karşıtlık, filmin sadece mizahını değil ruhunu ve özünü de belirliyor. Gerçekten de zıt kişilikler bazen birbirlerine çok iyi gelmezler mi?

        Filmin notu: 7

        Diğer Yazılar