Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Zhang Yimou'yu “Kırmızı Fener” (Raise the Red Lantern - 1991) filmiyle tanımıştım. O yıllarda festivallerin gözde isimlerinden biriydi. Chen Kaige ile birlikte Çin sinemasının yeni yüzünü temsil ediyorlardı...

        Zhang Yimou, kariyerinin ilerleyen dönemlerinde gerçekçi dramların yanı sıra “Hero” (2002), “House of Flying Daggers” (2004) ve "Curse of the Golden Flower" (2006) ile olumlu eleştiriler alan, gösterişli “wuxia” filmlerine imza attı. Uzakdoğu dövüş filmlerinin bir alt türü olarak bilinen “wuxia”, Zhang Yimou'nun ellerinde görsel şova dönüşüyor; Çin'in feodal geçmişi, hayalle gerçek arasında zarif bir koreografi ve egzotik bir sinema estetiğiyle buluşuyordu... Filmler görsel atmosferlerinin yanı sıra sağlam hikâyeleriyle de öne çıkıyordu.

        “Gölge Savaşçı” (Ying) da aynı “damar”dan gelen bir film...

        Bir yanıyla, son derece estetik bir dövüş filmi; bir yanıyla da sağlam bir dram...

        Zhang Yimou, görüntü yönetmenliğinden gelen bir sinemacı... Filmlerinin her çerçevesini ressam titizliğiyle hazırlayıp çekiyor.

        Geniş ve ferah iç mekânlarda kasvetli bir karanlık hâkim. Dış mekânlarda ise yağmurlu günlerdeki o loş karanlığı görüyoruz. Zhang Yimou'nun özellikle dış çekimlerde sadece Çin sanatından değil, Batılı manzara ressamlarının yağmurlu gökyüzü tasvirlerinden de esinlendiğini düşünüyorum.

        Filmin renk paletini şekillendiren bir başka unsur da siyah ile beyazı karşı karşıya getiren Yin – Yang simgesi...

        Uzakdoğu felsefesini şekillendiren bir öğreti olan Yin – Yang, filmin sadece görsel estetiği değil, hikâyesi üzerinde de etkiye sahip.

        Yin – Yang öğretisi, doğadaki her şeyin karşıtlık ilişkisi içerisinde olduğunu savunur. İki karşıt kutup vardır ama kutuplar birbirinin özünü karşıtında barındırır. Dolayısıyla, Yin – Yang öğretisi iyi ile kötüyü kesin çizgilerle birbirinden ayırmaz. Kaldı ki, Yin – Yang iyi ile kötüyü temsil etmez. Karşıtlığa vurgu yapar.

        Saray entrikaları üzerine kurulan filmde de kimin iyi, kimin kötü olduğunu tespit etmek pek mümkün değil. Ama her şey karşıtlık üzerine kurulu...

        Yıllardır süren iktidar mücadelesinin, filmdeki tüm karakterleri hem fiziksel hem de ruhsal anlamda yiyip bitirdiğine tanık oluyoruz. Filmin temel meselesi, insanî değerleri ortadan kaldıran bu kanlı, iki yüzlü iktidar mücadelesi... Kimsenin kimseye güvenmediği bir ortamdayız... Diplomasi ve savaş, bir satranç oyunu gibi sürdürülüyor. İktidar tutkusu, ahlaki ve manevi değerlerin önüne geçmiş durumda...

        Ana karakterimiz, Kral'ın baş kumandanının yerine geçmiş bir “gölge savaşçı”... Her iki karakteri de Chao Deng yorumluyor...

        “Gölge savaşçı”, o yıllarda saray içi darbe ve suikastlere karşı bir tür güvenlik önlemi aslında... Filmdeki “gölge savaşçı”, sadece bu iş için yetiştirilmiş yoksul biri. Onun varlığını sadece yerine geçtiği kumandan ve eşi (Li Sun) biliyor... Kumandan, düşmanlara karşı verilen açık savaşı ve kendi kralına karşı yürüttüğü sinsi iktidar mücadelesini evindeki gizli dehlizlerden yürütüyor... Bu mücadelenin onu fiziksel ve ruhsal olarak tükettiğini görmek mümkün. Nerdeyse yarı deli, çılgın bir karaktere dönüşmüş durumda...

        Filmin hikâyesine tam anlamıyla vâkıf olmak, olup bitenleri bütün boyutlarıyla kavramak açıkçası biraz zaman alıyor. Zhang Yimou ilk bölümde sakin ama biraz kafa karıştırıcı bir akış içinde sadece karakterleri tanıtmayı tercih etmiş. Hikâyenin ana hatları, yani “büyük resim” netleştikçe karakterler arasındaki çatışmalar giderek daha da ilgiye değer bir hale geliyor.

        Kumandan, gölge savaşçısı ve eşi arasındaki gerilimi, “gölge savaşçı” ile eşi arasında duygusal yakınlaşma daha da derinleştiriyor. Eşin duyguları, vicdanı ve ahlaki değerleri arasındaki kararsızlığı filmin güçlü damarlarından biri...

        Senaryonun ana hattı ise genç kral (Ryan Zheng) ile kumandan arasındaki sinir savaşı ve her ikisinin düşmanlara karşı yürüttüğü strateji üzerinden ilerliyor..

        Ayrıca kral ile düşmanlara karşı bir piyon gibi kullanmak istediği kız kardeşi (Xiaotong Guan) arasındaki gerilimi de unutmamak gerek...

        “Gölge Savaşçı”, özellikle ikinci yarısında, karakterler arasındaki çatışmaları, savaş stratejileri ve iktidar oyunlarıyla bir Shakespeare trajedisi kıvamına geliyor.

        Savaş ve peşinden gelen “iç hesaplaşmalar” sırasında film, sürükleyici bir tempo kazanıyor, son kareye kadar ilgi ve merakla izleniyor. Ama ilk 40 dakika için aynısını söylemem ne yazık ki mümkün değil.

        “Gölge Savaşçı”nın en orijinal yanlarından biri kuşkusuz dövüş sahneleri... Yin – Yang öğretisinin görsel simgesinin üzerinde yapılan mızrak – şemsiye dövüşleri, karşıt kutupları temsil ediyor. Zhang Yimou, bu dövüş sahnelerinde kamerasını sık sık yukarı çıkararak dik açılı çekimler kullanıyor ve dikkatimizi Yin – Yang simgesine çekiyor. Ağır çekim (slow motion) tekniğini kullandığı bu sahnelerdeki dövüş koreografileri filme farklı bir hava kazandırıyor.

        Bu arada, şık olduğu kadar sert ve kanlı bir film bu...

        İki karakteri canlandıran Chao Deng başta olmak üzere, oyuncu kadrosunun da iyi bir iş çıkardığını belirtelim.

        7/10

        Diğer Yazılar