Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        26 Ağustos’ta ABD dışında 41 ülkede vizyona giren ve 4 günde 53 milyon dolar hasılat yapan 'Tenet', sinemayı kurtarmasa da endüstriye en azından ferah bir nefes aldırdı.

        ‘Tenet’, Türkiye’de 5 günde 57 bin 182 kişi tarafından izlendi. Beklentileri tam olarak karşılamasa da içinde bulunduğumuz dönem için kötü bir sonuç olduğu söylenemez.

        ‘Tenet’ normal koşullarda Türkiye’de ilk 3 gününde en kötü ihtimalle minimum 100-150 bin arası seyirciyle açılış yapabilecek bir filmdi. Christopher Nolan’ın bir başka popüler filmi ‘Başlangıç’, 2010’da ilk 3 günde 143 bin seyirciye ulaşmıştı.

        ‘Tenet’ın ardından bugün gösterime giren 200 milyon dolar bütçeli Hollywood yapımı ‘Mulan’, pandemi dönemindeki genel manzarayı biraz daha netleştirecek bir film… Filmin ana karakteri genç Mulan’ın sadece Çin’i istila etmeye çalışan Orta Asya kavmi Cücenlere karşı değil, sinemacılar için savaştığı da söylenebilir.

        1998 yapımı ‘Mulan’, 1990’ların en popüler ve başarılı animasyonlarından biriydi…. Disney’in son dönemde sıkça karşımıza çıkan yeniden çevrimlerinden biri olan 2020 yapımı ‘Mulan’ ise animasyon değil.

        REKLAM

        Animasyonları normal filme uyarlamak ya da tam tersini yapmak, Disney’in yeni stratejisinin bir parçası… Belli ki hedef, geçmişte geniş kitlelere ulaşan hikâyelerle yeni kuşakları yakalamak… Disney, 1994 yapımı ‘Aslan Kral’ın yeniden çevrimiyle gişelerde ulaştığı parlak sonucun ardından şimdi ‘Mulan’la geliyor karşımıza.

        ‘Aslan Kral’ orijinal filme sadakatiyle öne çıkan bir uyarlamaydı. ‘Mulan’ için aynısını söylemek mümkün değil. Çin folklorundan gelen ve kökü 6. yüzyıla kadar gittiği düşünülen bir halk şarkısından uyarlanan hikâye, yeni bir yorum ve farklı karakterlerle ele alınıyor. Tarihsel açıdan daha gerçekçi olma adına, ilk filmdeki Hunların yerini bu kez Cücenler alıyor.

        İçinde bulunduğumuz dönem itibarıyla, cinsiyet ayrımcılığı temasının biraz daha öne çıkarılması, kuşkusuz sürpriz değil. Kaldı ki, öykü ayrımcılık üzerinden şekilleniyor. ‘Kadın savaşçı’ fikrini hiçbir şekilde kabullenemeyen bir toplumda geçiyor film… Star Wars’taki Güç’ü hatırlatan ‘Çi’ enerjisine sahip kadınlar cadı olarak görülüyor ve sosyal yaşamdan dışlanıyorlar. Mulan gibi Çi’ye sahip bir genç kızın yeteneklerini bastırıp gizlemesi ve evlenmesi gerekiyor.

        Mulan’ın (Yifei Liu), erkek kılığına girerek İmparator’un ordusuna katılmasının temel nedeni, babasının (Tzi Ma) yerine geçerek onun hayatını kurtarmak… Ama bir süre sonra, en az bir erkek kadar iyi bir savaşçı olduğunu kanıtlamaya ve ayrımcılığa karşı kendi kişiliğiyle var olmaya çalışıyor.

        REKLAM

        ‘Mulan’, kadınların kendilerine biçilen sosyal rollerin dışına çıktıklarında ötekileştirilmeleri ve dışlanmalarının altını çizerken ayrımcılığa da eleştiri getirebilen bir film… Ama sonuçta finalde ortaya çıkan ‘büyük resme’ baktığımızda Mulan’ın ataerkil düzenle uzlaştığını söylemek mümkün. Mulan, erkeklerin dünyasında kadınlığıyla değil, erkeklik kültürünün bir parçası olarak var olabiliyor. Filmde nerdeyse kutsal bir nesne olarak görülen babasının kılıcı; erkekliğin, erkeklik kültürü ve militer değerlerin simgesi… Mulan’ın ancak o kılıçla kendini ailesi ve toplumla bütünleşmiş hissetmesi, dikkate değer bir ayrıntı. Sonuçta bir ayrımcılık eleştirisi var ama hikâyenin erkek egemen düzenle ciddi bir sorunu yok.

        İlk ‘Mulan’ her yaş grubuna seslenen bir aile animasyonuydu. Yeni ‘Mulan’ ise ABD’de PG-13 sınıflandırması almış bir aksiyon… Kesinlikle sert bir film değil. Savaş, çatışma, dövüş sahneleri var filmde ama kan ve şiddet yok. Renkler öylesine canlı, kurulan setler öylesine rengarenk ki bir ‘animasyon estetiği’nden söz etmek dahi mümkün.

        ‘Mulan’ Uzakdoğu dövüş sineması ile Amerikan aile filmi geleneğini birleştiriyor. İnsanların yer çekimine meydan okuduğu fizik ötesi becerilerle dövüştüğü Hong Kong usulü ‘wuxia’ filmlerinden de esinlenildiği kesin… Kılıçlı, sopalı çatışma sahnelerinde akrobasi ile dövüş, estetize edilmiş bir koreografiyle buluşuyor. Li Gong’un canlandırdığı, yer yer Malefiz’i çağrıştıran Xianniang’ın doğaüstü yetenekleriyle fantezi türüne de yelken açan bir film seyrediyoruz… Mulan’ın fizik ötesi alemle kurduğu bağı temsil eden anka kuşu da filmin fantezi unsurlarından biri. Yeri gelmişken anka kuşunun Çin folklorunda barış ve refahı simgelediğini belirtelim.

        ‘Mulan’ yönetmen olarak Niki Karo’nun imzasını taşıyor. Karo’yu ‘Whale Rider’, ‘North Country’, ‘The Zookeeper’s Wife’ gibi filmleriyle hatırlıyoruz. Karo’nun büyük bütçeli bir Hollywood yönetmeni olarak üstüne düşeni yaptığı kesin ama ‘Mulan’a kişisel bir sanatçı damgası vurduğunu söylemem zor. ‘Mulan’ gösterişli bir Disney eğlencesi olmanın ötesine geçemiyor. Aslında, en başından farklı bir hedef konulduğunu da sanmıyorum. Eldeki hikâye ve senaryo, naif bir çocuk masalının sınırlarının dışına çıkamıyor. Sözgelimi, Mulan’ın saçlarını topuz yaparak ve biraz da sesini kalınlaştırarak erkeğe dönüşmesi, açıkçası ancak bir masalda olursa ‘idare edebileceğimiz’ bir durum… Kaldı ki, kostümler dahil olmak üzere prodüksiyon tasarımı öylesine şık, gösterişli ve egzotik ki olayların gerçek dışı bir masal dünyasında geçtiğini söylemek mümkün…

        Yaklaşık 1000 oyuncu arasında yapılan seçmeler sonucunda Mulan rolünü alan Yifei Liu, sadece oyunculuğuyla değil dublör gereksinimini minimuma düşüren binicilik, kılıç kullanma ve dövüş becerileriyle de filmin aksiyon hanesine çok şey katmayı başarıyor. Li Gong (Xianniang), Donnie Yen (Kumandan Tung), Jet Li (İmparator) ve baba rolünde Tzi Ma gibi deneyimli oyuncular da ellerinden geleni yapıyorlar. Yifei Liu’dan sonra öne çıkan diğer oyuncu ise Cücen’lerin lideri Böri Khan’ı oynayan Jason Scott Lee…

        ‘Mulan’ gösterişli, oyalayıcı ve estetik açıdan şık bir aksiyon. Sinema salonlarının pandemiye karşı verdiği varoluş mücadelesinde umarım elinden gelenin en iyisini yapar.

        6/10

        Diğer Yazılar