Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ‘Musul’un (Mosul) yapımcıları arasında ‘Avengers’ serisi filmleriyle tanıdığımız Joe ve Anthony Russo kardeşler var. Senaryo yazarı ve yönetmen ise Matthew Michael Carnahan… ‘Musul’, sonuçta Amerikan yapımcıların ağırlıkta olduğu bir Netflix filmi. Öykü, baştan sona Irak’ın Musul şehrinde geçiyor ama çok şükür, içinde Amerikalı bir kurtarıcı ya da kahraman yok…

        Film, Irak vatandaşlarından oluşan Ninovah Özel Harekat Timi’nin, şehri işgal eden DEAŞ militanlarına karşı verdiği silahlı mücadeleyi anlatıyor. Her şeyiyle bir savaş filmi; ama hikâyenin benzer savaş filmlerine oranla farklı bir yapısı var. Bu tür filmlerde timin, bir yeri ele geçirmek, birilerini kurtarmak gibi açık bir hedefi vardır genelde... Hedef, filmin ilk bölümünde net olarak açıklanır.

        ‘Musul’da daha ilk anlardan DEAŞ’lılara karşı verilen amansız bir mücadelenin içinde buluyoruz kendimizi ama ilk bölümde özel bir hedef ortaya konmuyor. Hatta, bir sokak çatışması sonrasında, amcasını kaybettikten sonra ekibe dahil olan genç polis Kava (Adam Bessa), hedeflerini birkaç kez sorgulamaya çalışıyor ama kimseden tatmin edici yanıtlar alamıyor. Öyküyü Kava’nın cephesinden izlediğimiz için, biz de uzunca bir süre Ninovah Özel Harekat Timi’yle ilgili gizem ve belirsizliği çözemiyoruz.

        REKLAM

        Şehirdeki herkesin ölü olarak bildiği bir tim bu… Kava dahil onları gören herkes şaşırıyor ama gelen soruları yanıtlamıyorlar. Kava, hiçbir yerden emir almadan kendi kafalarına göre hareket etmelerinin nedenlerini çözemiyor… Ama film ilerledikçe tüm sorular yanıt buluyor ve Özel Harekat Timi’nin ‘gizli hedefler’i ortaya çıkıyor…

        O gizli hedeflerle birlikte filmin kalbindeki mesele de netleşiyor. Sonuçta, sadece savaşla değil; ülkenin, şehrin ve insanların çektikleri acılarla ilgili bir film bu… Savaş filmlerinin çoğunda cephe ve ev kavramları birbirinden keskin çizgilerle ayrılır. Cephe savaşı ve ölümü temsil eder; ev ise uzaklardaki huzuru, aile sevgisini ve yuvanın sıcaklığını… ‘Musul’da ise cephe ve evi birbirlerinden ayırmak mümkün değil. O yüzden filmin isminin her şeyi özetlediği söylenebilir. Musul aynı zamanda onlar için hem savaş meydanı hem ev…

        Savaşın şehre verdiği zarar öylesine büyük ki, ortada kazanılacak bir savaş olup olmadığını sorgulamak dahi mümkün. Şehrin çoğu, harabeye dönmüş durumda. Irak ordusu tarafından kontrol edilen bölge dışında şehirde gündelik hayatın sürdüğüne dair izler bulmak kolay değil. Tek tük siviller ve yaşam belirtileri görüyorsunuz ama şehrin bütününde ölüm ve yıkım duygusu egemen... Kısa vadede zafer duygusunu tadamayacağınız bir savaşın içindesiniz.

        Cesim’in (Suhail Dabbach) liderliğindeki Özel Harekat Timi’ni tanıdıkça verdikleri mücadelenin anlamını daha iyi kavrıyorsunuz. Öte yandan, savaşmayı daha fazla sürdüremeyeceklerini hissediyorsunuz. Dönecek bir karargâhları ya da kışlaları yok. Arada boş ve güvenli bir ev bulduklarında televizyon açıp Kuveyt dizileri izlemekten başka bir eğlenceleri olmadığını görüyoruz. Onlar için cephane dahil her şey sorun… Savaş ganimetleriyle sürdürüyorlar hayatlarını. Öldürdükleri militanların silahlarına el koyuyor; karton sigaralarla değiş tokuş yapıyorlar. Nargileye karşı roket atar alıyorlar… Sürekli sıcak savaş peşinde koştukları için kayıp vermekten uzak duramıyorlar.

        REKLAM

        ‘Musul’ hüzünlü ve sert bir film… ‘The Kingdom’ (2007), ‘World War Z’ (2013), ‘Deepwater Horizon’ (2016) gibi filmlerin senaryolarıyla tanınan Matthew Michael Carnahan, Ninovah Özel Harekat Timi’nin gerçek hikâyesini anlatan ‘The Desperate Battle to Destroy ISIS’ başlıklı The New Yorker makalesinden esinlenerek yazmış senaryoyu. Filmin genellikle Iraklı oyuncularla Arapça çekilmesi de kuşkusuz önemli bir artı puan…

        Carnahan, yönetmenliğini üstlendiği ilk filminde doğru bir kararla aksiyonu stilize etmiyor; özellikle video oyunu estetiğinden uzak duruyor. Filmini gereksiz süslerden arındırarak belgesele yakın bir tarz benimsiyor. Arri Alexa Mini kamerasıyla karakterlerin yanından pek ayrılmıyor. Kamera sürekli olarak olayların içinde ve hareketli bir konumda… Ateş açtıkları bazı çekimler dışında karşı tarafın cephesine pek geçmiyor. Silahlı çatışmaları, neler olduğunu anlamakta zorlandığımız kısa planlı kaotik sahneler olarak düzenliyor.

        Gerçi hafızada çok unutulmaz bir sahne bıraktığı söylenemez ama Carnahan’ın anlatımını sevdim. Anlatım dışında, genel yaklaşım açısından, Iraklı ya da o bölgenin içinden gelen bir sinemacının filmi daha derin, etkileyici, gerçekçi ayrıntılarla dolu olabilir; yerellik hissi daha güçlü çıkabilirdi. Mesela, İranlılarla olan karşılaşma ve tartışma sahnesi biraz şematik duruyor. Öte yandan, fazlasıyla savaş ve çatışma ağırlıklı olması nedeniyle karakterleri derinlemesine ele alabildiğini söyleyemem. Carnahan keşke başta Kava ve Cesim olmak üzere karakterlere biraz daha geçmiş hikâyesi ekleseydi.

        Ninovah Özel Harekat Timi’nin konumu ve hedeflerine bağlanan hikâyeye itirazım yok ama sanki biraz yetersiz kalıyor. Çatışma sahneleriyle uzatılmış bir orta metraj film havası veriyor. ‘Musul’ bittiğinde çok iyi bir film seyrettim duygusunu veremiyor tam olarak… Doyurucu değil belki ama Ortadoğu’da geçen ve içinde beyaz kurtarıcının olmadığı bir film olarak övgüyü hak ettiği kesin.

        Ayrıca, deneyimli Iraklı oyuncu Suhail Dabbach ve genç Adam Bessa başta olmak üzere oyuncu kadrosunun iyi iş çıkardığını belirtelim. Musul’da gerçekleşen bazı drone çekimleri dışında Fas’ta çekilen ‘Musul’u, savaş ve aksiyon filmlerini sevenlere önerebilirim. Dünya prömiyerini 2019 yılında Venedik Film Festivali’nde yapan ‘Musul’, 26 Kasım’dan bu yana Netflix’te yayında…

        6/10

        Diğer Yazılar