Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün akşam saatlerine doğru yaşanan gelişmeler, Türk demokrasi tarihinin utanç karelerinden biri olarak kayda geçti. Umudumuz odur ki bu kayıt aynı zamanda “Türk demokrasi tarihinin en kısa süren utancı” olarak şerh edilebilsin.

        Sırayla şunları yaşadık: TSK içinde, emir-komuta zincirinden bağımsız olarak hareket eden bir cunta, bomba ihbarını bahane ederek kısa süreliğine de olsa kontrolü ele geçirdi. Korsan bildiri hazırlayarak sıkıyönetim direktifi verdi ve her şeyin 80’lerdeki gibi olduğu yanılsamasıyla bu iş için TRT’yi seçti.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan doğal olarak halkı sokağa, sivil siyasetin yanında olmaya davet etti. AK Parti’nin askeri vesayet biçimleriyle verdiği mücadelede ön safta olmuş geçmiş ve mevcut bütün simaları; Binali Yıldırım’dan Abdullah Gül’e, Ahmet Davutoğlu’ndan Ömer Çelik’e, Bülent Arınç’tan Numan Kurtulmuş’a kadar önemli bütün kurmayları aynı mesajı verdiler.

        Pek çok önemli isim ve medya kuruluşu da önemli bir demokrasi sınavından geçerek testi sağ salim geçtiler. O nokta, ne olursa olsun, sivil siyasetin ve demokrasinin yanında durmaktı. Halkı, tercihlerinin yanında durmaya çağırmaktı. Milleti yönetimine sahip çıkmaya teşvik etmekti.

        Darbelerle azalmış, eritilmiş, çok acı çekip çok yitirmiş millet bu korsanlığa prim vermezdi, vermedi de. İnsanlar sokaklara akın etti, tankların üzerine yürüdü. Fındıklı’dan Dudullu’ya kadar camilerde müezzinler selâ okudu. Vatan Caddesi ile tek yönü trafiğe ve yaya geçişine kapatılmış Boğaziçi Köprüsü’nden silah sesleri duyuldu. Yer yer havaya, yer yer halkın üzerine ateş açıldı.

        Ayrıntıları bu yazının yazıldığı saatlerde netleşmemiş can kayıpları yaşandı. An itibarıyla sosyal medyada kamuoyunun yakından tanıdığı simaların hayatını kaybettiği iddia ediliyor. Vatan Caddesi’nde bulunan altı askeri araçtan çekilme basiretini göstermeyenlerinin içindeki askeri personelin, halkın lincinden polis sayesinde kurutulduğu gibi haberler sökün ediyor.

        Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı, “Başarılı olamayacaklar, görevimizin başındayız” diyerek, cuntacıların sadece milleti değil kendi silah arkadaşlarını da karşılarına almış olduğu mesajını teyit ediyor.

        Atatürk Havalimanı’nı “ele geçirmiş” iken birkaç saat bile tutamayarak geri çekilmek durumunda kalan cuntanın, giderek büyüyen ve isyan haline gelen millet galeyanına karşı durması imkânsız. Bugün dursa, yarın duramayacaktır. Yarın dursa, tarih önünde dik duramayacaktır. Çünkü milleti karşısına alarak bir memleketin kaderine vesayet edebileceği yanılgısına düşenlerin hareket noktası ahlaki olmadığı gibi, demokratik değildir, dahası irrasyoneldir.

        21. yüzyılın 2016 yılında “hukukun üstünlüğü”, “devletin itibarı”, “insan haklarının ayrım gözetmeden uygulanması” gibi değerleri sağlama almanın yolu postmodern Talat Aydemir’cilik oyunlarına gönül indirmek değildir.

        Gerçek şu ki, mevcut siyasi iktidarla çatışmasını ve hesaplaşmasını askeri kalkışmalarla, cunta yönetimleri eliyle kullanma fikri, aklı başında muhaliflerde bile karşılık bulmamıştır. Bulamayacak. Çünkü hepimiz hukukun üstünlüğünü istiyoruz. Ve ideal hukuk sistemine insan onurunun, millet izzetinin ezilerek varılamayacağını biliyoruz.

        Biz kim miyiz? Türkiye’ye darbeyle kader tayin etmenin hem gayri insani, hem gayri İslami, hem arkaik, hem hukuk dışı olduğunu bilenler. Ne olursa olsun çözümü sivil siyasetin imkânları dahilinde aranmasını, bütün hesaplaşmaların hukuk ve demokrasi sınırları içinde yapılmasını sağlamak gibi dertleri olanlar. Yani halk. Yani millet.

        Diğer Yazılar