Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen gün 686 sayılı KHK ile görevden alınan akademisyenler hakkında yazmıştım. Her KHK sonrası gelen sitemler ve serzenişler arasında ok gibi saplanan hikâyeler var, sorular var. Yine sordular: “Öğretmenin, polisin ve dahi diğer kamu görevlilerinin canı can değil mi, onlar arasında da masum yere hakkı yenen vatandaş yok mu sanıyorsunuz?”

        15 Temmuz darbesine fiilen ve fikren destek verenlerin devlet birimlerinde, kamu kurumlarında çalışmaya devam etmesi düşünülemez. Hatta sivil olup darbeci generallerle darbe tasarımı-projesi işlerine girmiş kişilerin de cezalandırılması elbette gerekir; bu 15 Temmuz şehitlerine verilmiş sözdür, milletin hakkıdır, devletin de borcudur.

        Tamam, devletimiz olağanüstü bir dönemden de geçmektedir.

        BOYNUMUZU UZATTIK

        Yeni de değil, 4 yıldır Türkiye’de siyaset kurumu ve demokratik düzen, sırasıyla sokak hareketi-emniyet-yargı vesayet girişimi ve en son askeri darbeyle ipotek altına alınmaya çalışıldı. Bu arada Türkiye, IŞİD’e yardım ve yataklık gibi suçlamalara maruz bırakıldı. Bu saldırılara göğüs germek için her seferinde boynumuzu ilk uzatanlardan olduk.

        Niyetim geçmişte durduğum doğru yeri, bugün söyleyeceğim şeylere pelesenk yapmak değil. Amacım geçmişte böyle durmuş biri olarak, geriye baktığında o gün için doğru şeyi yapmış olduğunu düşünen biri olarak bugün yapılan bazı şeyleri anlamakta zorlandığımı ifade etmek.

        Merak ettiğim şu: Solu PKK’ya destek üzerinden, sağı FETÖ’ye destek üzerinden kriminalize eden KHK’larla yapılan kitlesel ihraçlar bizi nasıl bir Türkiye’ye hazırlıyor?

        İşte bakın daha geçen gün 28 İslami STK bir araya gelip 686 sayılı KHK ile “PKK iltisakları” bahane edilen ve görevden ihraç edilen HAKDA Platformu’nun kurucusu Nihat Gür ve eski Şemdinli İlçe Milli Eğitim Müdürü Fahrettin Çelik’in göreve iadesini istedi. İhraçların toplum nezdinde derin bir kırılma ve infiale sebep olduğunu da ifade ederek...

        17 yıldır İmam Hatip Meslek Dersleri öğretmeni olarak görev yapan Ahmet Genç, en son Şehitkamil Şehit Ömer Harun Demir Kız İmam Hatip Lisesi’nde görevliyken son KHK ile FETÖ gerekçesiyle mesleğinden ihraç edildi. Genç, yıllar önce Afganistan’da şehit olan Bahattin Yıldız’la aynı çevredenmiş. Artık bu nasıl bir FETÖ’cülük siz hayal edin.

        Çıdam Derneği ve İnsan ve Medeniyet Hareketi Konya Genel Kurulu üyesi Gülbey Yaman, Gülenizm’le uzaktan yakından ilgisi olmadığına hayatı pahasına kefil olanlara rağmen şimdi FETÖ tutuklusu. Anlat anlatabilirsen.

        Ayrıca biz, “Tabanı ibadet, ortası ticaret, tepesi ihanet” diye bir ayrım yapıyorduk. Varsayalım ki “sohbet ablası”dır, böyle bile olsa Alanyalı F.G.’yi, 1 günlük loğusa hali ve kucağında yeni doğmuş bebeğiyle gözaltına alıp karakolda süründürmek, merhamete sığıyor mu? Nitekim Mirat Haber sitesinde Ali Rıza Demircan sormuş: “Bu loğusa kadın, cinayet işlemiş bir katil midir? Bilerek vatana ihanet etmiş profesyonel bir casus mudur? Kaçma ihtimali yüksek uyuşturucu kaçakçısı mıdır? Nedir bu işgüzarlık? Bir günlük loğusa kadını alıp ifadeye götürmek vatana mı hukuka mı hizmettir?”

        ADALET TESİS EDİLMELİ

        Kritik görevlerde yer almayan, ByLock indirmemiş, Gülenist yapının kurmay tabakasıyla iş tutmamış, hadiseyi “din hizmeti” zannederek yapının dini boyutuna sempatiyle bakmış ama asla cemaatçi olmamış, Bank Asya’da parası olmayan ya da bankayla ilişkisi fi tarihinde konut ya da araba kredisi kullanmak olan o kadar çok eğitimli ve iyi yetişmiş kişi Resmi Gazete’de ifşa edilerek ortada kaldı ki, onlara sabır temenni etmekten dilimiz kurudu. Özel sektörde iş bulmalarına da engel olunan, yoksulluk eşiğini geçmiş kişilere ne diyebiliriz, bilmiyoruz, çaresiz kalıyoruz.

        Biliyorum, göreve iadeler de oluyor. Biliyorum isabetsiz kararların geri döndüğü de oluyor. Ama adalet duygusunu inciten uygulamalar hâlâ devam ediyor. Yalvarıyoruz: Adaleti tesis etmeyi intikam duygusunun önünde tutun. İçinde bulunduğumuz zor koşulların dayattığı zaruretlerden doğan istisnaların, ideal bir durum hatta kalıcı bir realite olduğu duygusunu vermekten kaçının.

        Diğer Yazılar