Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        21 Nisan 2019 Pazar günü pek çok açıdan ilklere sahne oldu.

        Çok uzun bir aradan sonra ilk kez İstanbul’u kazanan CHP’li bir belediye başkanı geniş katılımlı bir mitingde taraftarlarıyla buluştu. İlk kez CHP’den gelen bir büyükşehir belediye başkanının kutlama mitinginde mehter marşlarıyla beraber dua okundu. Normal şartlarda Pazar günü bu miting konuşulur, beğenen alkışlar; beğenmeyen somurturdu. İkisi de haktı, ikisi de olurdu. Ancak olamadı, onu yerine seçim sonrasının “ilk” şiddet eylemi yaşandı.

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye-Irak sınır hattındaki terör operasyonunda çıkan çatışmada şehit düşen sözleşmeli er Yener Kırıkçı’nın cenaze töreninde saldırıya uğradı.

        Cenaze namazının kılınacağı camide önce sesli sözlü protestoyla karşılaşan, namazın ardından ise kalabalık tarafından kıskaca alınıp yumruklu saldırıya uğrayan Kılıçdaroğlu, güvenliği için yakınlardaki bir eve alındı. Evin etrafını saran kalabalıktan özellikle bir kadının seslendirdiği talep korkunçtu: Yakın bu evi.

        SORUNLU OLAN AKAR’IN SÖZLERİ DEĞİL, VALİLİĞİN AÇIKLAMASI

        İlginç olan, Ankara’nın Çubuk ilçesinin Akkuzu mahallesindeki cenaze namazında Vali’nin, emniyet mensuplarının ve bakanların, korumaların, jandarmanın olmasıydı. Tüm bu ekabir ve güvenlik görevlisi bolluğu kalabalığın evin etrafında toplanıp “Evi yakın” diye çığlık atmalarının önüne geçemedi.

        İlginç olan, köylülerin ve mahallelilerin “dışardan gelen ve grup halinde hareket eden yabancı”lardan bahsetmesiydi. Nitekim başlayan soruşturmadaki ilk belirtiler şehit Kırıkçı'nın köyündeki cenaze törenine Çubuk'un yanı sıra Akyurt ve Ankara kent merkezinden gelenlerin olduğu belirlendi.

        İlginç olan Ankara Valiliği’nin yaptığı açıklamada saldırı eylemini müessif protesto eylemi olarak nitelemesiydi. Linç girişimi ne zamandan beri protesto oldu?

        Herkes Savunma bakanı Hulusi Akar’ın delirmiş kalabalığa “değerli arkadaşlar” diye hitap edip “mesajınızı verdiniz” ifadesini kınama peşinde. Ancak bu manasız. Zira mesele birinin canını kurtarmak olduğunda o an tehdit teşkil eden çılgın kalabalığı sakinleştirmek için söylenecek her şey mubahtır.

        Asıl sorunlu olan Ankara Valiliği’nin masa başında dingin kafayla hazırladığı o metinde geçen ve durumu fazlasıyla hafife alan ifadelerdir.

        MADDE MADDE SALDIRININ ZEMİNİNİ HAZIRLAYAN KOŞULLAR

        Ne oldu da, 2016 yılında Şavşat Artvin arasında PKK’nın suikast girişimine maruz kalan Kemal Kılıçdaroğlu, PKK’nın işlediği cinayetlerden sorumlu sayılır oldu?

        Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı tetikleyen pek çok etmen var.

        “Kemal Kılıçdaroğlu’nun şehit cenazesine katılmaması gerekiyordu ama katıldı” gibi bir mazeret o etmenler arasında değil. Dahası normal ve insani bir girişimi “kışkırtma” saymak için epey kötü bir insan olmak gerekir. Şükür ki değiliz. Dolayısıyla bu saldırıyı hazırlayan sebepler arasında böyle akla ziyan bir gerekçe yok. CHP’nin şehide şehit demediği bir ihtimalden korkmak gerekir, şehidin cenaze namazını kılmaya talip olmasından değil!

        4 ŞEHİDİN ACISI

        O nedenleri sıralayalım.

        İlk neden hiç kuşkusuz saldırıdan bir gün önce hayatını kaybeden 4 şehidin verdiği acı. Erhan Çiyapul, Murat Şahin, Şevket Çetin ve Yener Kırıkcı.

        Mekanları cennet olsun. Allah yakınlarına sabır ve dayanma gücü versin.

        SEÇİM SONUÇLARININ HAZMEDİLEMEMESİ

        Seçim sonuçlarının, özellikle İstanbul yenilgisinin bir türlü hazmedilememesi.

        Bu hazımsızlık üzerinden 4 şehit haberinin hemen arkasından, PKK’nın terör eylemlerinden Ekrem İmamoğlu’nu sorumlu tutan iktidara yakın gazetelerin “Mutlu musun Ekrem?” diyerek manşet atmaları. Seçime ittifakla gidilen bir iklimde, aslında AK Parti’nin de talip olduğu HDP tabanının oy desteğini almak, İmamoğlu’nun PKK cinayetlerinden memnun olmasını mı gerektiriyor? Bu nasıl bir akıl yürütme?

        CANAN KAFTANCIOĞLU FAKTÖRÜ

        Eski ama yeni “tweet”leri arasında namazdan başörtüsüne, şehitlikten HDP’lilikle özdeşleşen görüşlerine varana kadar pek çok tartışmalı fikir beyanı bulunan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun toplumsal değerlerle çatışma içinde olduğu bu kadar açık iken, İmamoğlu ile beraber çok fazla sahne alıyor olması. Canan Kaftancıoğlu, kendisini PKK’dan ayrıştıramayan HDP’nin CHP’deki temsilcisi gibi algılanıyor ve bu kadar ön planda olması Millet İttifakı’nın, seçimlerde kendisine küçük bir destek bahşetmiş olan HDP tarafından rehin alındığı korkusunu yayıyor.

        İÇİŞLERİ BAKANI’NIN TALİMATI

        İçişleri Bakanı’nın “Valilere talimat gönderdim; ‘CHP il başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole Kabul etmeyin’ diye… Onların gideceği bir adres var. PKK mensuplarının cenazeleri. Sandıkta beraberlerse, cenazede de olacaklar” sözünden kendisine vazife çıkaranlar olmuş mudur? Olmuştur.

        MUHALEFETİN BEKA TEHDİDİ OLARAK LANSE EDİLMESİ

        En önemlisi: iki yılda üç seçim geçirmemiz ve bu seçimlerin üçünde de Cumhur İttifakı’nın kampanyasının -MHP’nin de etkisiyle- muhalefet bloğunu beka tehdidi olarak damgalaması. Millet İttifakı’nın PKK ile iş tutan şer cephesi olarak takdim edilmesi. En önemlisi bu çünkü, halk oy verdiği yeni sistemin ve onun “ittifaklı” versiyonunun detaylarına vakıf olmadığı için bu söylem çok yanıltıcı oluyor.

        DEVLETİN HDP’Yİ KAPATMAYA DA ENTEGRE ETMEYE DE YANAŞMAMASI

        Doğru, evet, HDP sorunlu bir partidir ve Batılı liberal demokrasilerde bile HDP benzeri partiler Batasuna misali kapatılmıştır. Ancak kapatılmasını sağlayamıyorsanız entegrasyonunu sağlamak zorundasınız. İkisi arasında başka bir yol yok.

        YENİ HÜKÜMET MODELİ UZLAŞMA SAĞLAYACAK VAADİNİN UNUTULMASI

        Kaldı ki yeni sistem promote edilirken çatışmalı siyasi yapıları birbiriyle uzlaştıracak denmiyor muydu?

        Daha önce de yazdım: AK Parti MHP ile ittifak kurunca, HDP’ye gidecek tek bir blok kalıyor. O da diğer blok. Hem şapkadan, her seçime ittifakla gitmek gibi bir numara çıkarıp hem de sizin blokta yer almayan “sorunlu” partiyi mazeret ederek o partinin yanaştığı tarafı tümden şeytanlaştıramazsınız. Yaparsanız sonuç bu olur. Önceleri yeni sistemin toplumu demokratikleştirmesi bağlamında “bakınız toplumu uzlaşmaya zorlayan model” diyerek taltif edilen bu boyut, sonra üzücü bir ikiyüzlülükle, “bakınız HDP onların tarafında, demek ki orası millet değil zillet ittifakı” demenin dürüst hiçbir tarafı yok.

        Sözün özü büyük bir krizin çok tehlikeli olabilecek bir uçurumun kenarından dönüldü. Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun diyorum.

        Diğer Yazılar