Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhurbaşkanı müjdeyi verdiğinden beri herkes gaz konuşuyor. Doğal olarak sevinç had safhada, koltuklar kabardı. Sevinip sevinmeme konusunda çekingen ya da şüpheci olanlar da var. Ülkenin kendi ekonomi bölgesinde gaz bulmasından şüphe duymuyorlar, "Acaba neyin kaldıracı olacak bu başarı?" sorusunun cevabından ürktükleri için söz konusu başarıya bigane kalıyorlar. Tramvay hattından, konut projesine su markasından okul kampüsüne kadar her şeyin aşırı siyasallaştığı bir iklimde kaybedilen ilk şey memleketin derdiyle dertlenme, çoğunluğun sevinciyle neşelenme duygusu oluyor.

        Öte yandan nihayet memlekette sevinecek doğru dürüst bir şey var. Fatih Sondaj gemisinin çalışma yaptığı Batı Karadeniz Tuna-1 bölgesinde ‘320 milyar metreküp’ gibi hiç azımsanmayacak seviyede doğal gaz bulması, duyulacak her mutluluğa değer diye düşünmek de mümkün.

        Neden mi?

        ENERJİ BAĞIMLILIĞINDAN AZAD EDECEK HER ŞEY İYİDİR

        Türkiye, tüketimi fazla olmakla beraber enerji fakiri bir ülke. Yılda 45-50 milyar metreküp doğal gaz tüketiyoruz ve tamamını yurtdışından tedarik ediyoruz. Ya Rusya, İran ve Azerbaycan’dan boru hatları üzerinden hem de uzun süreli sözleşmelerle doğal gaz satın alıyoruz ya da ABD, Katar, Cezayir ve Nijerya’dan da sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithal ediyoruz. Her yıl 50 milyar dolar yurt dışına aktarılıyor.

        REKLAM

        Batı Karadeniz Tuna-1 bölgesi ya da Sakarya Gaz havzası olarak isimlendirilen bölgede bulunan gazla Türkiye, Rusya, ABD ve İran gibi ülkelerle olan bağımlılığından azad olmuş oluyor. Bu da önemli bir şey, çünkü enerji bağımlılığı sadece ekonomik dengelere değil siyasi dengelere de darbe vuran bir durum. Dolayısıyla bulunan gazla kendimize yetme ihtimali, sadece ekonomik değil, siyasi ve stratejik bir ferahlama anlamına geliyor ya da en azından öyle bir umut beslemeye vesile oluyor.

        MİLLİ VİZYON VE İMKANLARLA

        Ayrıca gurur veren bazı şeyler de var.

        Türkiye bu buluşa kendi sismik ve sondaj gemileri, kendi teknik ekibi ile kendi egemenlik sahasında olmakla beraber ‘doğru yerde’ arama ve sondaj yaparak imza attı. Ortada bir milli vizyon ve başarı var. Bu vizyon ve başarının umut ve güven yaratmadığını söyleyemeyiz.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kuyudan elde edilen veriler yeni doğal gaz keşiflerine işaret ediyor. İnşallah devamı en kısa sürede gelecek” dedi ama miktarı az bulanlar var Sahiden az mı?

        Merakımı gidermek için enerji ve rezervler konusuna hakim olduğunu bildiğim Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ’ı aradım. Rezervin ‘yetersiz’ olduğu yönündeki iddiaları sordum.

        Kenan Tekdağ "Miktar az değil, ayrıca bu miktarın nihai olmadığı da biliniyor" dedi ve ve devam etti. “Miktarından bağımsız olarak bu milli vizyon ve başarı her türlü takdire şayan. Kendini ispatlayan bu vizyon muhakkak surette başka alanlarda da doğalgaz ve hatta petrol bulacak, bu neredeyse kesin. Büyük bir umut ve güven yarattı bu gelişme. Şu aşamada keşfedilen tahmini rezerv çokça sözü edilen Güney Kıbrıs’ta ve İsrail’de bulunan sahalardakine eşdeğer miktardır ve eğer çıkartılırsa Türkiye bu kadar miktar doğalgaz ithal etmemiş olacak, bu da Türkiye ekonomisinin özgül durumunda başlı başına büyük bir kazanım.”

        REKLAM

        Hiç kuşkusuz ki Türkiye’de daha önce de aramalar sondajlar yapılıyordu. Ama sonuç alınamıyor ve çalışma sonlandırılıyordu.

        Şimdi araştırmaların sonuç veriyor olmasını neye bağlamak lazım?

        “Türkiye kendi jeolojisine artık daha bilinçle yaklaşıyor ve jeolojisini milli imkan ve milli bir vizyonla değerlendiriyor. Türkiye kendi sismik ve sondaj araştırma gemilerine, kendi nitelikli teknik ekibine sahip artık.Buradan iş çıkmaz’ notu düşülerek kapatılmış sahalara yeniden dönüp bakılmasında fayda var sanırım. Sevindirici sürprizlerle karşılaşmak mümkün”.

        Kenan Bey bir yere yetişiyordu ve sözlerini şöyle tamamladı.

        “Bu başarı milli varlığımıza büyük değer katabilecek, jeopolitik jeostratejik dengeleri değiştirebilecek gelişmelerin de önünü açtı. Ben bu noktada başta sayın cumhurbaşkanımız olmak üzere, Sn Bakanlar Berat Albayrak ve Fatih Dönmez’e ve tüm görevli bürokrat ve teknik ekibe tebrik ve teşekkür sunmayı, başarıları ile gururlanmayı vatanseverliğin bir gereği olarak görüyorum.”

        ***

        Keşif keşfi teşvik eder, bir buluş başka bir buluşu çağırır. Umarız sahiden öyle olur.

        Türkiye’nin tek sorunu ekonomi değil, ama ekonomideki genişlemenin özgürlükleri geliştireceği yönündeki o çok eski ön kabule dayanmayı gerektiren bir an varsa, o da sanırım bu an.

        Diğer Yazılar