Konya'da katliam: Arazi husumeti var, ırkçılık var, mafya bağlantısı da araştırılmalı...
Meram’da Hasanköy mahallesinde bir aile diğerini resmen katletti. Dedeoğlu ailesinden 7 kişi öldürüldü.
Caniler, insanları, öldürdükleri yetmemiş gibi evlerini de yaktılar.
Kamuoyunda hadisenin ırkçı bir saldırı olduğu yönünde bir mutabakat oluştu.
Çünkü öldürülen Dedeoğlu ailesi Kürttü ve nüfusları Kars ili kütüğüne kayıtlıydı.
Aralarında 11 Temmuz’da Gazete Duvar’a "Canımızdan endişe ediyoruz. Burada ‘Kürtleri barındırmayacağız’ diyen komşumuz ve akrabaları bize 15 yıldır saldırıyor. 12 Mayıs gecesi evimizde bıçaklarla demir sopalarla saldırıya uğradık. Saldıranlar Keleş ve Çalık aileleriydi ama o gece yanlarında başkaları da vardı. Müdahaleye gelen polisler bizi suçlamaya çalıştılar. Oysa hepimiz yaralıydık ve evinde saldırıya uğrayan bizdik” açıklamasını yapan Barış Dedeoğlu da vardı. Barış, katliamda hayatını kaybetti.
Barış Dedeoğlu’nun anlattığı hadisenin yaşandığı günden iki gün sonra 14 Mayıs’ta gözaltına alınan 10 kişiden 6’sı tutuklanmıştı. Ancak Haziran ve Temmuz’da peşpeşe tahliye edildiler ve tahliye gerekçesi evlere şenlikti:
“(…) çiftçilik işi ile iştikal etmeleri nedeniyle, gelen günlerin yaz günü hasat zamanı olması, üzerlerine atılan suçun vasıf ve mahiyetinin şüpheliler lehine değişme ihtimali bulunduğu, şüphelilerin tutuklulukta geçirdiği süre, tutuklama tedbiri ile sağlanmak istenen maksadın hasıl olduğu, aynı maksadın bu aşamada adli kontrol tedbiri ile de sağlanabileceği, hak, nesafet, ölçülülük ilkeleri gereğince ve vicdanı kanaat.”
Dedeoğlu ailesinin avukatı Abdurrahim Karabulut Barış Dedeoğlu’nun 11 Temmuz’da verdiği demeçten de anlaşılacağı gibi, ailenin yeni saldırılardan dolayı endişeli olduğunu, faillerin neden salıverildiğini anlayamadıkları için kendisine sürekli sorular sorduklarını aktardı. (Bkz.)
Devlet yetkililerimiz, "Olayın ırkçılıkla ilişkisi yok, bu saldırıyı etnik kökenle açıklamak provokasyondur" derken kendi zaviyelerinden sosyal medyadaki bir grup zibidiyi yalanladıklarını zannediyor olabillirler. Ama aslında şu an aramızda olmayan, hunharca öldürülmüş olan Barış Dedeoğlu’nu yalanlamış oluyorlar.
Oysa Barış Dedeoğlu "Yeni saldırılardan endişe ediyoruz" demiş ve Yunan trajedyalarındaki kahramanlar kadar haklı çıkmış bir maktul. Dolayısıyla Keleş ailesine ve akrabalarına atfederek aktarmış olduğu "Burada Kürtleri barındırmayacağız" sözünü ciddiye almama gibi bir lüksümüz yok.
Öte yandan benim kaynaklarım, iki aile arasında bir arazi mal mülk husumeti olduğunu doğruluyor.
Ama bu durum sonucu değiştirir mi? Irkçlığı ne zannediyoruz ki? İyiyken kimse ırkçı değil sonuçta. İş ki çıkarlar çatışmaya görsün!
Irkçı eylemler, nadiren kendisinden başka bir duygu ya da motivasyona ihtiyaç duymadan, tekil olarak herekete geçer.
Genelde başka husumet gerekçeleri de olur ve ırkçı motivasyon çoğunlukla 'tutuşturucu' olarak devreye girer.
Kızaran, ısınan ve patlayarak bir molotof kokteyli gibi fırlayıp yangını başka boyuta taşıyan kozalaklar gibi...
"TANIMADIĞIMIZ BAŞKALARI DA VARDI"
Ayrıca önemli bir detay var.
Barış Dedeoğlu’nun 11 Temmuz’da söylediği "12 Mayıs’taki saldırıyı gerçekleştirenler arasında tanımadığımız başkaları da vardı” ifadesi benim bir diğer kaynaktan elde ettiğim ‘saldırganların mafya bağlantısı’ olduğu verisiyle örtüşüyor.
Son aylarda mafyanın nasıl serpildiği, nerelerden güç kuvvet topladığı ve ırkçılıkla nasıl bir senkronizasyon içinde olduğu ile ilgili mebzul miktarda kurs aldık diye düşünüyorum. Uzaktan eğitim gibiydi.
Diyorum size…
Mordor diyarında sıradan bir gün…
Güneş küçülmüş, küçülmüş ve Sauron’un zehir sarısı gözü gibi parlıyor kapkara bulutların arasından…