Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "Müzelerde hediyelik eşya işini devlet yapamıyorsa bıraksın; ben yaparım" gibi agresif bir başlık atmıştım, 2.5 yıl kadar önce Milliyet Gazetesi'ndeki bir yazıma...

        Dünyadaki en zengin kültürlerden birinin içinde yaşıyor olmamıza rağmen bunun pazarlanamamasından yakınıyor; "saray ve müzelerin işletmesi devlete kalsın, buralardaki yeme, içme, hediyelik eşya işlerini aklı başında birileri yapsın" diyordum kısaca...

        Agresif olmakta da haksız sayılmazdım ama...

        SOKAKTA HEDİYE ARAYAN TURİST!

        Türkiye'deki müzelerle ilgili hediyelik eşya işini DÖSİM (Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü) yapıyordu o dönem. Ama DÖSİM bu işte ne kadar iyiydi? DÖSİM'in internet sitesindeki takı ve eşyalarla müzedekilerin alakası yoktu mesela...

        DÖSİM sadece 12 ilde mağaza açmıştı. Kocaaaa İstanbul'da sadece 4 mağazası vardı ki, bunlardan sadece ikisi bir müzenin içindeydi. Yani turist gelecek, müzeyi gezecek ama bir şey satın almak isterse DÖSİM satış mağazası bulmak için sokak sokak gezinecekti! Muhteşem bir mantık!

        Yazımın ardından bir DÖSİM yetkilisi, çok kibar ve aydınlatıcı bir metinle "Bu konunun üzerinde olduklarını ve kısa bir süre sonra her şeyin çok daha iyi olacağını" yazmıştı bana. Ayrıntılar belli değildi yalnız o ara...

        ÇOCUKLAR DA DÜŞÜNÜLMÜŞ

        Ve şaşırdığımı da belirterek söylemeliyim ki; gerçekten bir şeyler düzelmiş. Bilintur Bilkent Turizm A.Ş. bünyesinde faaliyet gösteren Bilkent Kültür Girişimi (BKG), harikalar yaratmış.

        Topkapı Sarayı girişindeki mağaza mesela takdire şayan; yastıktan tişörte, Türk kahvesinden lokuma, çocuklar için çini motiflerini öğrenebilecekleri boyama setlerinden oyuncaklara, kolyeden kitaplara onlarca uygun fiyatlı ürün var. Üstüne üstlük Topkapı Sarayı içinde de minik mağazacıklar var.

        SAHLEP: HOT ICE CREAM

        Mağazalarda Türkçe ve İngilizce olarak basılmış kitaplar uzman bir danışma kurulunca belirlenmiş, kitapların yanı sıra Mevlânâ'nın özlü sözlerini içeren cep kitapçıkları gibi güzelliklerde düşünülmüş.

        Sarayın 'Konyalı'sı; Konyalı'nın yemekleri ve manzarası malum; ancak müze bahçesindeki sahlepe "hot ice cream" (sıcak dondurma) denilen kafeterya da yeterli.

        İŞİNİ BİLEN GÖREVLİLER

        Bu arada benim gerek içindeki eserleri, gerekse Sultanahmet karmaşası içindeki sakin bahçesini çok sevdiğim İslam Eserleri Müzesi de keza bu açıdan benzer bir yenilenmeden geçmiş.

        Kısa süre öncesine kadar derme çatma kafeteryasında bayat bisküvi ve çaydan başka şey bulamayacağınız müzenin şimdi hem içinde, hem de bahçesinde bir hediyelik eşya dükkânı var; hem de sattıkları çantanın üzerindeki desenin hangi eserden alıntılandığını bile bilen (normali bu ama genelde olmaz ya!), yaptıkları işe hâkim genç insanlar başında.

        Binalardan birindeki tadilat göz zevkinizi biraz bozsa da bahçesinde oturup kahve yudumlamak çok keyifli.

        MUHTEŞEM YÜZYIL KALABALIĞI

        Bence hâlâ çok şey yapılabilir; her müzenin kendi mağazasında, sadece oraya özgü, içerdeki zenginliklerden ilham alan ve dışarıda olmayan ürün sayısı artırılabilir. Ama daha bir sene öncesindeki hal düşünülürse bu gelinen nokta da büyük bir şeydir. "Muhteşem Yüzyıl" kalabalığını ve "Ama dizide altınlar buradan saçılmıyor" gibi cümleleri kaldırabilirseniz özellikle Topkapı Sarayı'na gidin kendiniz bir görün derim; emeği geçenleri de tebrik ederim.

        Diğer Yazılar