Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Temmuz ve Ağustos’u bitirdik. Eylül ayına geldik bile...

        Dünyada ilk defa kendi halkına silah sıkan bir gurup ihtilal yapmak sevdasıyla silaha sarıldı.

        Ve yine dünyada ilk defa elinde her türlü silah, uçak, tank olan ihtilal sevdalıları halkın protestosu ve fiili direnişiyle karşılaştı. Evet, halkımız ihtilal bezirgânlarını gövdelerini siper ederek mağlup etti.

        Bu sebepten 15 Temmuz ve halkımızı aynı bayrak altında birleştiren 7 Ağustos çok önemlidir.Maalesef yüzlerce şehit binlerce gazi verdik. Onların kahramanlıklarını unutmak mümkün değil.

        Ancak, 15 Temmuz sonrası yeni bir Türkiye ile karşı karşıya geldik. Doğrusu, her şeye aklım eriyor da Anayasa Mahkememize kadar sızan ayrıca adliyemizde pervasızca kararlar veren savcı ve hakimlerimizi, bunları ayaklanmaya sevk eden askerlerimizi anlamak hiç ama hiç aklıma gelmezdi. Bugün Cumhurbaşkanımız da Başbakanımız da, adil ve tarafsız yargılamadan bahsediyorlar. Dilerim, bu söz ve beyanlar yerel mahkemelere, Yargıtay’a, Danıştay’a verilmiş, hukukun üstünlüğüne yönelik bir dilek bir algı olarak yorumlanır.

        BİRLİK VE BERABERLİK

        Bakın 15 Temmuz ve 7 Ağustos tarihlerinde, Türkiye belkide tarihinde ilk defa tek vücut olarak birlik ve beraberlik çağrısı yapılmıştır. Bu çok önemlidir. Bu çağrı tutmuştur. Konu, vatansa her şey teferruat kalır. Biz yeniden bir ülke kazandık. Yaşayan hiçbir vatandaş, istisnasız, ama istisnasız kazandığımız bu birlik ve beraberlik mesajını kendisine ya da bir gruba mal etmeye çalışmasın.

        15 Temmuz’dan sonra, artık her şey farklıdır. Birlikte olmak artık ruhlarımıza işlemiştir. Halkımızın gözünde bir kahraman yoktur. Kahraman milletimizin kendisidir.

        İktidar ve muhalefetin doğru çizgilerde birleşmesi çok önemlidir. Onun için AK Partisi, CHP si yoktur. Millet her konuda anlaşmanızı istiyor, bekliyor.

        Şimdi bize ne oluyor. Yine her şeyi Beştepe’den görme eğilimine girdik. OHAL bütün kamu çalışanlarını korkuttu.

        Korkuyorum. On binlerce kamu çalışanı ya işten atıldı veya tutuklandı. Acaba kurunun yanında yaş da yandı mı... Gerçek suçlularla birlikte günahsız insanlarımız da tutuklandı veya işten atıldı mı? Bu beni tedirgin ediyor. Bakın insan ömrü zannettiğimiz kadar uzun değil. Geçen gün Özbekistan’ı 2007’den bugüne kadar demir yumrukla yöneten İslam Kerimov vefat etti. Bendeniz 88 yıllık ömrümde, son beş yılda görmediğim değişik olaylara şahit oldum.

        BİZİ ALLAH KORUDU

        Acaba içimizdeki hainlerin hepsi toparlanıp yakalandı mı... Tereddüdüm var. Şunu biliyorum. Ülke yeniden kuruldu ve yeniden dizayn ediliyor. Bugün dördüncü kez sizlere mütefekkir, din adamı, tam bir filozof, insan sevgisini ruhunda taşıyan Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in kayınpederi Şeyh Edebali’nin bizlere miras bıraktığı gerçek sözlerinden bir demet sunmaya devam edeceğim.

        Ey Oğul, insanlar vardır, şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler. Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir.”

        Hırsımız, bencilliğimizdir...”

        Ey Oğul, güçlüsün, kuvvetlisin, ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârlarında savrulur gidersin.”

        Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

        Ululanma, düşmanını hor görme. Kendini başkalarıyla kıyaslarsan ya mutsuz ya kibirli olursun. Çünkü her zaman senden iyi ve kötü durumda birilerini bulursun.

        Ey Oğul artık Bey’sin.

        Bundan sonra öfke bize, katlanmak sana, bölmek bize, bütünlemek sana.

        Ey Oğul sabretmesini bil.

        Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma, insanı yaşat ki, devlet yaşasın.”

        Beni Edebali’yi öğrenmeye teşvik eden Cumhurbaşkanımız Erdoğan olmuştur. Ne diyor “insanı yaşat ki, devlet yaşasın” Bunu Tayyip Bey’in ağzından belki on kez duydum.

        Hoşça kalın.

        Diğer Yazılar