Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KARL Lagerfeld 2004 yılında kendisiyle özdeşleşen dar kalıplı siyah smokin ceketlerini, pantolonlarını ve beyaz gömleklerini İsveçli hazırgiyim firması H&M’le sınırlı bir koleksiyonda ürettiğinden beri moda dünyasında yeni bir akım başladı. Ucuz hazırgiyim firmaları, pahalı markalarla işbirliğine girerek modayı erişilebilir kılmaya başladı.

        Kanye West’in Adidas’la, Rihanna’nın Puma’yla kendi koleksiyonlarını yaratmasına varan bu modanın öncülüğünü her sene “hızlı moda” zinciri H&M yapıyor. Birçok hazırgiyim firması gibi üçüncü dünya ülkelerinde ucuza işçi çalıştırarak seri üretim yapan ve sık sık mağazalarına yeni koleksiyon gönderen H&M aslında bu yüzden tartışmalı bir marka.

        Ama her kasım ayında bu kusur görmezden geliniyor. Daha önce aralarında Versace, Isabel Marant, Alexander Wang, Maison Margiela, Kenzo ve Balmain’in olduğu markalar, kapış kapış satılan ürünleri H&M’le ortak ve normalden daha ucuz fiyata satıyorlar.

        BALMAIN FURYASI

        Balmain koleksiyonu sırasında Fatih Ürek başta olmak üzere birçok kişinin mağazayı nasıl talan ettiğinin, milletin birbirini adeta öldürürcesine askılara saldırdığının görüntüleri arşivlerde. Ürek haklı olarak 10 bin dolara satılan Balmain etiketli bir ceketi onda bir fiyatına H&M koleksiyonundan almaktan ne kadar memnun olduğunu açıklamıştı. İki sene önce tesadüfen Los Angeles’ta

        H&M mağazalarında askılarda nöbet tutan, iadelerin peşinde koşan, daha mağazadan çıkmadan ikinci el pazarı açan insanlara tanık olmuştum.

        Sunset Bulvarı üzerindeki mağazadan elimizde Balmain X H&M poşetleriyle çıktığımızda otoparka gidene kadar birçok kişi durdurup ne aldığımızı soruyordu.

        Şarkılara da konu olan Balmain dünyanın en pahalı markalarından biri olmanın ötesinde son yıllarda Kardashian’lar gibi reality yıldızları ve rap’çiler sayesinde daha da gözde oldu. Genç tasarımcısı Olivier Rousteing, “Balmain ordusu” adını verdiği ekibiyle (mankenler, atölye çalışanları, markanın tutkunu ünlüler vs.) markayı sosyal medya çağında patlattı. Instagram’da bir statü sembolüne dönüştü Türkiye’de ancak futbolcuların parayı basıp alabildiği Balmain kot pantolonlar. H&M koleksiyonu çıktığında da izdiham normaldi.

        YILDA BİRKAÇ GÜN

        New York’taki Opening Ceremony adlı butiğin kurucuları iki gencin baş tasarımcısı olduğu Kenzo koleksiyonu bir sene sonra geldiğinde o kadar ses getirmedi, ama ürünler yine de kısa sürede bitti. Kenzo tasarımlarının hemen hepsi markanın kendi kalitesine eşdeğerdi, tıpkı Balmain gibi çok iyi üretilmiş kıyafetler daha ucuza satılıyordu.

        Kuşkusuz bu işbirliğini önemli kılan yüksek modanın halkla bütünleşmesi, iyi giyinmenin adeta demokratik bir hak gibi görülerek ilk kez erişilebilir fiyatlarda satılması. Askılarda duran Balmain özellikle herkes alamasın diye fiyatını çok yukarıda tutuyor, bilinçli bir strateji bu. Ama işte yılda bir kez bu markalar kendi egolarından taviz verip halka iniyor. Merter’de kiloyla tekstil ürünü satan firmalardan farkı, üzerinde ciddi emek verilmiş ve çok parlak beyinlerin çalıştığı ve sadece çok sınırlı bir kitleye hitap eden bu dev markaların yılda birkaç gün de olsa kitleselleştirilmesi.

        **************

        BU SEFER TÜRK ASILLI MODACI

        GEÇEN perşembe sabahı Erdem Moralıoğlu’nun H&M’le yaptığı işbirliğini görmek için mağazaya gittiğimde de müthiş bir hayal kırıklığı yaşadım. The Guardian’dan okuduğuma göre İngiltere’de bir gece önceden kamp kurulmuş, müşterilere 10’ar dakikalık alışveriş dilimleri ayrılmış ve genel olarak olumlu karşılanmış koleksiyon.

        ABD’de ise Erdem markası çok iyi bilinmediğinden olsa gerek H&M’in bu sezonki hamlesi yaprak bile kıpırdatmadı. Ne bir parti yapıldı, ne Balmain’de olduğu gibi agresif bir tanıtım.

        OBAMA’YI GİYDİRDİ

        Koleksiyon daha evvelki sezonların aksine ne Beverly Hills’te ne de Sunset üzerinde H&M’lerde vardı. Sabah 08.00’de Los Angeles şehir içindeki mağazaya gittiğimde 10 kişilik kısa bir kuyruktan daha fazlasını bekliyordum. Güvenlik bile bu boşluktan şaşkındı.

        Mağazaya ilk girenlerden biriydim ama ne alayım diye uzun uzun dolandım ve sonunda hiçbir şey beğenemedim. H&M’de daha önce Diana Ross, Michelle Obama ve de sık sık Kate Middleton’ı giydiren Erdem markasının ilk kez erkek koleksiyonu da vardı. Tiftik kazak battığı için giymiyorum, doğrudan geçtim. Beyaz gömlek üretmiş mesela, hiç kimse almamıştı. Gri takım elbise ceketi de hiçbir özelliği olmadan bir köşede duruyordu.

        Kapışılan kapüşonlu sweatshirt’e ise dokunduğumda kumaşının verdiği his kalitesizdi. Ikea mobilyada neyse H&M de giyimde o, ama Erdem işbirliği ürünleri markanın kendi standartlarının bile altındaydı. Üstelik Avrupa’da üretim yapıldığı için bu koleksiyonun daha kaliteli olduğu söylenmesine rağmen. Anlamamış olabilir miyim? Bir Givenchy gibi değildi hissi ama.

        Michelle Obama

        PEK TÜRK DEĞİL

        Normal şartlarda H&M bu marka ürünlerden bol bol üretirdi. Mağaza müdürüyle konuştum, bu sefer çok az ürün yollanmış. Sınırlı sayıda kıymete çabuk binsin diye değil de, sanki elde kalmasın diye az sayıda üretilmiş gibi.

        Erdem bilindiği İngiltere’de kıyametleri kopardı, ama rüzgâr ABD’ye ulaşmadı. Moralıoğlu’nun şahsının Türkiye’yle bir ilgisi yok zaten, tıpkı Dr. Öz gibi Türklüğünü hemen hemen hiç vurgulamıyor. Fatih Ürek ve Nur Yerlitaş’ı H&M’de görmediysek Türkiye’de de pek heyecan yaratmadığını söylemek güç olmaz.

        Temmuz ayından beri bekliyordum halbuki, salı günü ben de mağazadan müthiş bir hayal kırıklığıyla ayrıldım. Bir sırt çantası aldım, onu da geri veririm belki.

        **************

        #ERDEMXH&M

        NEDEN OLMADI?

        - Instagram’da patlayacak kadar şaşaalı bir kıyafet yok.

        - Aceleye getirilmiş, çok önemsenmemiş gibi duruyor koleksiyon.

        - İlk kez erkek kıyafeti yapan Erdem, beyaz gömlek eklemiş koleksiyonuna, pek yaratıcı değil.

        - Marka dünyada yeteri kadar bilinmiyor.

        KİM BU ERDEM?

        -MARKASININ adı Erdem, kendi adı Erdem Moralıoğlu. Londra’da yaşayan 1977 doğumlu Türk asıllı modacı. Kanadalı.

        - Babası Türk bir kimya mühendisi, annesi İngiltere’nin ortasından bir ev kadını. Şimdi belgesel sinemacı olan ikiz kardeşi Sara ise Kanada’nın Montreal şehrinde büyüdü.

        - Babası kansere yenik düştü, birkaç sene sonra da 2007’de annesini kaybetti. Erkek arkadaşı mimar Philip Joseph’le 14 yıldır birlikte. Mayfair’deki Erdem mağazasının tasarımı da Joseph’e ait.

        - Güne sabah 06.30’da başlıyor, 07.30’da cimnastik dersi var. Atölyeye 09.30’da gidip öğleden sonra 13.00’e kadar hiç durmadan çalışıyor. Erkek arkadaşı Philip’in hazırladığı akşam yemeklerini 20.00 gibi yiyor.

        - Londra’da yaşıyor, markası en çok İngiltere’de biliniyor. Vogue’un yazdığına göre Erdem markasının yıllık geliri 13 milyon pound civarında.

        Diğer Yazılar