Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YILLAR önce, evde tek başıma izleyip kafa dağıtacağım, yoğunlaşmamı gerektirmeyecek saçma bir dizi ararken karşıma çıkmıştı “Scandal”. Henüz bir fenomene dönüşmemiş, hatta devam edip etmeyeceği bile belirsizdi. Birkaç bölüm izledikten sonra bırakmayı düşünüyordum, ama bir bağımlı gibi biraz daha diyerek devam ettim. Perşembe günü dizinin finalini izlerken en çok yedi senelik vakit kaybına yandım.

        Her seferinde absürtlük çıtasını biraz daha yukarıya çıkararak, daha da saçmalayarak, izleyiciyi bir saat boyunca gerçek dünyadan kopararak başarıya ulaştı dizi. “Scandal”ın dünyasında Başkan çalınan oylarla seçiliyor, bunu ortaya çıkaracak Anayasa Mahkemesi yargıçlarından birini bizzat boğup öldürüyordu.

        DERİN DEVLET

        Bu gerçeküstü dünyada Başkan metresi uğruna başka bir ülkeyle savaşa giriyor, Başkan Yardımcısı kendi kocasını öldürüp daha sonra “Bunu ben yapmadım, içime Şeytan kaçtı” diyebiliyor, “first lady” ise Beyaz Saray balkonunda pijamasıyla oturup kızarmış tavuk yiyordu. Bütün bunlar olurken de ABD’yi aslında Başkan’ı bile kontrol eden, CIA ve FBI’ın da üstünde bir gizli örgütün kontrol ettiği anlaşılıyordu. Gerektiğinde başka devlet başkanlarını ortadan kaldıran, suikastlar düzenleyen, gerektiğinde devletin yönetimini değiştiren bir derin devlet.

        Dizinin popülerliğinin doruk noktasında Washington’da siyasi iklim değişti. Ekrandaki solculardan bile daha ilerici Cumhuriyetçilerin aksine ABD’yi yerle bir etmeye kararlı Trump ve ekibi seçildi, “post-truth” (gerçek sonrası) sözlükler tarafından yılın kelimesi seçildi. Doğruyu söylemek siyasetçilerden beklenen bir şart olmaktan çıktı.

        “Scandal”ın Amerikalı ortalama seçmen üzerinde bizdeki “Kurtlar Vadisi” gibi bir etkisi var mıydı?

        Gazetecilerin en yaygın alışkanlığı taksicilerle sohbet edip buradan toplumun gidişatına dair projeksiyon yapmak ya... Birkaç sene öncesine kadar bu klişe yöntemi hem uygulayıp hem dalga geçerken artık şoförlerden duyduğum saçmalıkları daha fazla kaldıramayacağıma karar verdim. Türk siyasetine, seçimlere, gidişata dair taksici yorumları “Scandal” dizisinin bile hayal edemeyeceği bir saçmalık boyutundaydı.

        Sadece taksi şoförleri değil, 20’li yaşlarındaki gençler de televizyon dizilerinden öğrendikleriyle konuşuyor, hatta senaryolarda geçen kelimeleri kullanıyordu. Bir genç kadın bana babasının “fabrikatör” olduğunu söylemişti mesela.

        HER ŞEY KOMPLO

        İletişimcilerin en fazla atıfta bulunmayı sevdiği teorilerden “ekme kuramı”na göre televizyonun sunduğu paralel evrene yeteri kadar dahil olan izleyici bir süre sonra kendi gerçekliğini de ekranda gördükleriyle tanımlamaya başlıyor, siyasi tercihlerini buna göre yapıyor.

        Süpermarket kasalarında satılan ucuz aşk romanlarını okuyan ev kadınları üzerinde yapılan araştırmalar aşk ve ilişkiye dair kafalarındaki şablonun bu kitaplarla şekillendiğini ortaya koyuyor. Televizyonun tohumları da beyne ekiliyor ve etkisi tıpkı bir fidanın büyümesi gibi zaman içinde hissediliyor.

        Hayatı taklit etmesi gereken “Scandal” ya da “Kurtlar Vadisi” gibi diziler bir süre sonra gerçekliği dikte eder hale gelince dünya ekrandaki saçmalıklardan, komplo teorilerinden ibaretmiş gibi algılanıyor.

        Gerçeklik ile kurguyu ayırt edemeyen bir kitle ise ekranda gördüğünü gerçek, dışarıda yaşananı ise kurgu sayıyor. Zamanında Bergüzar Korel’i sokakta durdurup ekrandaki karakterine gönderme yaparak “O adamla birlikte olma” diyenler 15 Temmuz gibi olağanüstü olayların da “Kurtlar Vadisi” nden fırladığını düşünebilir.

        İkiz Kuleler’e uçakları ABD’nin bizzat çarptırdığı gibi komplo teorilerinin hâlâ alıcısı var.

        Televizyonun asli görevinin eğlendirmek olduğu tartışmasız. Ama giderek tek başına televizyonun, Neil Postman’ın dediği gibi kendi kendimizi ölüme doğru avutan bir eğlence olduğuna ise inanmaya başladım. Bu gibi diziler iyi hoş, eğlenceli ama kültürel tüketimi ekranla sınırlı kitlelerin ilişkisini görünce “Ne kadar gülebiliriz bu şakaya?” demeden duramıyorum.

        ***********

        YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN ‘SCANDAL’

        - OBAMA döneminde ekrana gelip ABD’ye ve siyasete dair bütün ezberleri yerle bir eden bir dizi oldu “Scandal”. Beyaz Saray’da tarihin en ilerici Demokrat başkanlarından biri otururken, ekrandaki yansıması Cumhuriyetçi beyaz bir liderdi. Obama döneminin ilerici ikliminin panzehri gibiydi. Irkın, cinsel kimliklerin geride bırakıldığı, önemli olmadığı bir alternatif evren.

        - Dizinin yaratıcısı Shonda Rhimes’ın ilham kaynağı Washington’da adı bilinen ve kriz anında devreye giren gerçek bir “fixer” kadındı. Ama Olivia Pope’un ekranda dahil olduğu krizlerin hiçbirinin gerçeklikle uzaktan yakından alakası yoktu.

        - Ekrandaki Başkan’ın siyah bir metresi vardı, sağ kolu ise yaşlı bir eşcinseldi. Politikaları ise solculardan bile daha ilericiydi. “Scandal” ana karakterinin siyah olduğu gerçeğine uzun süre değinmedi. Ancak izleyicilerden talep gelince ırk bir mesele oldu.

        - “Scandal” henüz “post-truth” kavramının yaygınlaşmadığı bir dönemde ekrana geldi. Ama dizinin her unsuru kasten gerçeküstü tasarlanmıştı. Dizinin ana karakteri Olivia Pope’un tek fonksiyonu Başkan’ın metresi olması değildi, Washington’ın en güçlü kadınını oynuyordu. Başı sıkışan Pope’u arıyor, o da krizi çözüyordu.

        ***********

        TWİTTER FENOMENİ

        ASLINDA “Scandal”ın başarısı sosyal medya sayesinde gerçekleşti. Dizi ABC televizyonu tarafından yedi bölüm olarak sipariş edilmişti, nereye gideceği belli değildi. İlk sezonunda pek de tutmamıştı.

        Başrol oyuncusu Kerry Washington sosyal medya uzmanı bir arkadaşıyla yemek yerken sohbet esnasında Twitter’ın gücünü duydu. Sosyal medya uzmanı ona bir-iki taktik verdi. Mesela dizinin bütün oyuncularının yayın saatinde canlı tweet atmaları gibi... Washington herkesi örgütledi, hiç Twitter kullanmamışların bile telefonuna app’i yükledi.

        “Scandal” canlı yayınlandığında etiketler, kadronun yorumları dizi izleme tecrübesinin bir parçası oldu. Kulaktan kulağa en iyi reklamsa bu taktiği sosyal medyada kullanarak başarıya ulaştı “Scandal”.

        Diğer Yazılar