Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeteri kadar ünlü olmadıkları için adlarını bilmediğimiz ama icatlarıyla hayatımızı değiştiren ve insanlığın ilerlemesine katkıda bulunan Silikon Vadisi’nin ilk mühendisleri mazbut, kendi halinde, sakin, sevimli adamlardı. Derken bir gün bu erkekler kulübüne Steve Jobs dahil oldu ve her şeyi yerle bir etti.

        Hep terbiyesiz, huysuz, kendini beğenmiş, egomanyak ve saplantılı biriydi Jobs. Bu özelliklerini para ve şöhretten sonra edinmedi, garajda yakın arkadaşı Steve Wozniak’la (“Woz”) çalışırken bile inatçıydı. Woz’a kalsa Apple sadece bir bilgisayar olarak kalacaktı, Jobs ise o garajda teknolojiyi hayatımızın bir uzantısı haline getirdi.

        Jobs’ın inadı sadece işiyle sınırlı değildi. Kendi bildiğinin herkesin bildiğinden daha doğru olduğuna hep inanıyordu. Bir ara sadece meyve diyetine başlamış, yıkanmayı ve deodorant kullanmayı kesmiş, yediği meyvelerin vücudunu otomatik olarak temizleyeceğine inanmıştı.

        KIZININ İFŞAATLARI GÜNDEMDE

        Walter Isaacson yazdığı “Steve Jobs” isimli biyografide Apple kurucusunun hemen hiçbir zaman hız sınırına uymadığı, arabasını bile bile engelliler için ayrılan özel yere park ettiğini anlatıyor. Kurallar Jobs için işlemezmiş, zaten bu kurallar sıradan insanlar için tasarlandığından dâhilere işlememesi gerekiyor onun mantığına göre.

        Hiçbir alanda sıradan biri olmayan Steve Jobs’ın aile hayatı da alışılmış norm, ezber ve geleneklerden uzak. Kızı Lisa’yla iniş-çıkışlı ilişkisi Aaron Sorkin’in senaryosunu yazdığı “Steve Jobs” filminin merkezinde, tıpkı Jobs’ın evlatlık olması gibi unsurlar huysuzluğunu açıklayacak hikayeyi sürükleyecek bir araç olarak kullanılıyor. Jobs kızı Lisa’yı önce reddetti, sonra bağrına bastı ve şimdi kızının önümüzdeki hafta yayımlanacak otobiyografisinden öğreniyoruz ki onunla dengesiz bir baba-kız ilişkisi kurmuş.

        Kitap hakkında yapılan uzun bir söyleşi dün New York Times’daydı; Brennan-Jobs’ın fotoğrafı daha önce eşini görmediğim şekilde bir koca gazete sayfasında poster boyutunda kullanılmış. Zaten İnternet sitesinde yayımlandığı geçen haftadan beri en çok konuşulan, en çok tartışılan haber oldu.

        (New York Times'taki söyleşi için tıklayınız)

        Steve Jobs, hastanede kendisini ziyarete gelen kızına “Tuvalet gibi kokuyorsun” demiş…

        Steve Jobs, “Baba bu ev çok güzel” diyen kızının beğendiği evi alıp yeni karısıyla yerleşmiş…

        Steve Jobs, kızının okul paralarını ödemediği için komşuya muhtaç etmiş…

        Steve Jobs, erişilmez servetinden kızına ve kızının annesine hiç para koklatmamış…

        Kısacası Steve Jobs iş dünyasında olduğu gibi aile hayatında da adi bir herifmiş.

        ABD’de ünlü figürlerin arkasından onlar hayattayken ya da öldükten sonra ifşaat kitapları yayımlayıp pastadan pay almaya çalışmak bir gelenek. Jobs’ın romancı kız kardeşi Mona Simpson da ana karakterinin ağabeyi olduğu belli bir roman yazmıştı.

        Brennan-Jobs’ın kitabından da Jobs’ın yine “adi bir herif” olduğunu anlıyoruz… ki bu haber bile değil. Öldüğünde, insanlar Apple mağazalarını türbeye döndürüp neredeyse bir aziz bu dünyadan göçmüş gibi yas tutulduğunda da biliniyordu. Üstelik Jobs öyle hayırsever bir işadamı da değildi. Silikon Vadisi’nde başarının adileşmek olduğu bir yanılsamanın yaygınlaşmasına sebep olup Über’in eski CEO’su Travis Kalanick ve Facebook’un Mark Zuckerberg’i gibi tiplerin benzer davranış biçimlerinin yolunu açtı.

        İYİ BİR BABA OLMAK ZORUNDA MI?

        “Hangi baba kızına böyle davranır ki?” diye soruyoruz. Oysa kendi etrafımızda bile Steve Jobs olmadıkları halde kendi çocuklarına çok daha kötü muamele eden baba örnekleri bulmakta zorlanmayız. Dahası, hepimiz iyi aile babası olmanın bize başkaları tarafından öğretilen kimi kurallarına körü körüne inandığımız için yargılıyoruz Jobs’ı; kızının da kitabı sattırmak için hedeflediği hassasiyet bu. Sattırmasına da itirazım yok, tabii ki babasının mirasını kullanacak.

        Ama kim bilir, Jobs’ın gerekçeleri neydi… Ya da adi bir herif, kötü bir baba olmak için bir açıklaması var mıydı?

        “Stece Jobs” filmini yazan Aaron Sorkin’in vardığı sonuç Jobs’ın bilgisayarların aksine “kötü üretildiği”. Ama bu bile bir dâhinin beyninin bizlerden farklı işleyebileceğini, kablolarının farklı kurulabileceği gerçeğini tam açıklamıyor. Belki de adi bir herif ve kötü bir baba olduğu için Steve Jobs oldu.

        Steve Jobs’ın Apple’ın başına yeniden geldikten sonra yapılan “Think Different” reklamı bir dâhinin kendi mirası konusunda da erken bir savunma olarak da okunabilir: “Delilere selam olsun… Kurallardan hoşlanmazlar, statükoya saygıları yoktur… Onlardan alıntı yapabilirsiniz, fikirlerine katılmayabilirsiniz, yüceltebilir ya da yerin dibine batırabilirsiniz… Yapamayacağınız tek şey onları görmezden gelmektir, çünkü bir şeyleri değiştirirler… İnsanoğlunu ileriye taşırlar…” Tam da bu yüzden Jobs’ın mirasına kurşun işlemiyor. İşlememesinin bir trilyon nedeni var.

        ***

        Trump’ın hizmetçisi

        Şöhretli erkeklerin evlerinde çalışan kadınların ya da çocuklarının bakıcılarıyla aşk yaşamaları alıştığımız haberler. O yüzden Trump Tower’da kapıda çalışan görevlinin Donald Trump’ın hizmetçiden çocuğu olduğu itirafları da şaşırtıcı değil. Yıllar sonra bakıcıdan çocuğunu sahiplenen Arnold Schwarzenegger gibi…

        Ben Affleck’ten Ethan Hawke’a bu erkeklerin sırf adlarını alt alta yazmaktan kitap olur.

        “Yardımcıyla birlikte olmak” bir erkek fantezisi mi? Eğer öyleyse çok klişe ve sıradan.

        Ama bilinçaltında daha çirkin bir motivasyon yatıyor. Küçük erkeğin kendi iktidarını herkes üzerinde kanıtlama inadı. Yardımcıdan hoşlanmak değil illaki amaç; sadece işveren olarak ona da erkek olduğunu, her şeyi yapabileceğini göstermek.

        Çok ilkel, çok acıklı.

        Diğer Yazılar