Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Adlarını kamuoyunun bilmediği ama Türkiye’nin en parlak beyinlerinden oluşan bir WhatsApp grubunun üyesi bir arkadaşım. En iyi üniversitelerde okumuş, her biri kendi alanında başarılı, kariyer ve beyin olarak hepimizin ilerisindeki parlak isimler bunlar. Kendi aralarında tartıştıkları konular bazen yıllar sonra kitlelere yayılıyor.

        Yaklaşan yerel seçimlerle ilgili ne düşündüklerini merak ettiğimde California’nın Berkeley şehrindeki Chez Panisse isimli lokantadan yeni çıkmıştım. Daha evvel anket paylaşan, analiz yapan, “içeriden” aldıkları bilgileri aktaranlar organik tarım konuşuyorlarmış artık. Anadolu’nun bir şehrinde buldukları küçük bir üreticiden heyecanlanıyor, çiftlik kurmayı düşünüyorlarmış. Gündelik sohbetlerini tohum çeşitleri, toprak belirlemeye başlamış.

        Hiç kimse seçimden bahsetmiyormuş bile.

        Beyaz Türkler’in yenilgi yorgunluğu mu, diye aklımdan geçti önce. Ama hayır, bu bir ilerleme.

        Bu konuşmayı yaparken tam da Chez Panisse’ten çıkmış olmam yıldızların arka arkaya denk gelip kurduğu ufak bir oyunun işaretiydi sanki.

        BİR DEVRİMCİNİN PORTRESİ

        Bölgeye her geldiğimde ziyaret etmeye çalıştığım Chez Panisse’in sahibi Alice Watersın yolu zamanında Anadolu’ya da düşmüş, yolda karşılaştıkları birine nerede yiyebileceklerini sormaya çalışırken karşısındaki köylünün kendi yemeğini tereddütsüz paylaştığını görüp çok etkilenmiş.

        Bugün Chez Panisse sadece Berkeley’nin değil dünyanın en önemli lokantalarından biri. Waters’ın önemi ise yeme-içme kültürüne sadece bir aşçı olarak yön vermesi değil, bir öncü oluşu.

        Chez Panisse açıldığı ilk günden beri küçük üreticiden temin ettiği gıdaları mutfağındaki usta şeflerin yorumuyla taptaze gelenlere sunuyor. “Farm to table” denen ve bugün birçok lokantanın benimsediği prensipleri ilk uygulayan Waters. İşlenmiş gıdalara, katkı maddelerine şiddetle karşı ve kullanılmaması için mücadele veriyor.

        Alice Waters
        Alice Waters

        Chez Panisse’de tatlılar arasında meyve tabağı var. Yemekten sonra sofraya meyve gelmesi bize çok yabancı değil, ama genelde Batı’daki şık lokantalarında böyle bir seçenek olmaz. Chez Panisse’in 12 dolarlık meyve tabağı küçük çiftçilerden lokantaya gelen koliler arasından teker teker seçiliyor; her biri yiyebileceğiniz en taze ve tatlı meyveler. Lokantanın malzeme satın aldığı üreticiler de bu sayede şöhrete kavuşuyor, tüketiciye doğrudan ulaşıyorlar.

        Son 40 yılda Alice Waters sadece yemek yapmadı, beraberinde yeni bir ekonomi de yarattı. Chez Panisse’in izinden giden binlerce lokanta ve şef bir yana, organik gıda, semt pazarlarının yeniden rağbet görmesi, bilinçli tüketiciye hitap eden ve büyük süpermarket zincirlerine alternatif doğan Whole Foods, Trader Joe’s gibi mağazaların köklerinde bir yerde Waters’ın izini bulmak mümkün. Öyle ki Coca Cola bile şekerli içeceklerin satışlarının düşmeye başladığını görüp markayı gelecekte de yaşatacak yeni alternatifler arıyor.

        Waters politik bir kişilik değil, ama iki katlı lokantasında gerçekleştirdiği seküler değişim bir devrime eşdeğer. Türkiye’deki kentli tüketici giderek organik ürünlere, kaynağını bildiği gıdalara, antibiyotikle yetişmeyen tavuklara yöneliyor, en azından küçük bir kesimin bile aklında bu konularda bir bilinç oluşuyorsa Alice Waters’a teşekkür borçluyuz.

        İLERLEMENİN FORMÜLÜ

        Küçük bir elitin ezoterik kaygıları olarak görmezden gelmemek gerek bu bilinçlenmeyi. Bizdeki birkaç parlak beyinin gündelik siyaseti bırakıp organik tarıma yönelmeleri seçimlere dair aldığım en iyi haber oldu. Her toplumu şekillendiren ve dünyayı değiştiren insanlar sonuçta sınırlı bir azınlıktan çıkar. Ancak Beyaz Türkler son yıllarda enerjilerini toplumu ilerletecek adımlar atmak yerine gündelik siyasetin kısır döngüsüne harcar olmuşlardı.

        Özellikle 2013’te Gezi olaylarından ve sosyal medyanı yaygınlaşmasından sonra çevremdeki birçok parlak beyinde Tayyip Erdoğan takıntısı oluştu. Bugün benzer bir takıntı ABD’de Donald Trump için geçerli ve toplumun gündelik siyaseti takıntı haline dönüştürünce nasıl gerilediklerini buradaki gündelik yaşamdan görmek mümkün. Amerikan toplumu kültür-sanat başta olmak üzere her alanda gerilemeye başladı.

        Türkiye’den de çoktandır iyi romanlar, iyi filmler, hatta iyi kıyafetler bile çıkmıyor. Kent hayatında 90’ların ortasından 2000’lerin ilk 10 yılına kadar süren o parıltılı dönem yok oldu. Düşünün, hala Tarkan’dan başka “megastar” yok, futbol bile çöktü.

        Oysa ileri toplumlarda toplum siyaseti değil, siyaset toplumu takip eder ve yetişmeye çalışır. Değişen tüketim alışkanlıkları hükümetleri ekonomi politikalarını buna adapte olmaya zorlar. Kültür sanat politikaları, şehircilik, hatta dış politika bile değişen hayatın ritmine uyum sağlamak zorundadır.

        Önemli olan gündelik siyasete takılmayıp üretmeye devam edebilmek; zira siyaset her dönem ve her yerde zaten bildiğiniz gibi olacak. Üstelik bazen bir sinema filmi, bir pop şarkısı, hatta bir kıyafet bile politiktir. Tıpkı gıda gibi.

        Geleceğimiz bugün organik tarımla kafayı bozan birkaç parlak beyin tarafından kurtarılacak.

        Not: Alice Waters’ın hikayesini benden daha iyi anlatacak kişi yıllarca San Francisco’da yaşayan pasta şefi Cenk Sönmezsoy. Cafe Fernando isimli blog’unda Chez Panisse ziyareti hakkındaki yazısına mutlaka göz atın.

        REKLAM

        ***

        Apple şimdi de gazete ve TV işinde

        Bugün Türkiye saatiyle 20.00’de Apple yeni bir lansman yapacak. Televizyon ve gazete servislerini açıklaması bekleniyor. Sırlarıyla bilinen Apple’ın ne açıklayacağı şimdilik tahminlere dayanıyor.

        Ama belli bir ücret karşılığında abone olunan bir haber platformu beklentisi var. Ayda 10 dolara içinde çeşitli gazetelerin olduğu bir servise abone olup haber okumak mümkün. Apple daha önce aynı servisi aylık ve haftalık dergiler için sunan Texture’u satın almıştı.

        Apple’ın bir başka açıklaması da kendi streaming platformlarıyla ilgili olacak gibi görünüyor. Halihazırda birçok dizi siparişi verdi zaten şirket, şimdi tıpkı Netflix gibi yarışa girecek gibi.

        Apple lansmanını takip etmek için Cupertino’dayım ve bu akşam 20.00’de Haberturk.com’dan an be an açıklamaları aktaracağım.

        Diğer Yazılar